Pigeon tradutor Português
56 parallel translation
- İkisi de yanlış, soyadımız Pigeon.
- Errou nas duas vezes. Pomba.
Cecily ve Gwendolyn Pigeon.
Cecily e Gwendolyn Pomba.
Pigeon kardeşler.
As irmãs Pomba.
Veya Chelsea'deki dostlarımızın dediği gibi Coo-Coo Pigeon kardeşler.
Os nossos amigos chamavam-nos as irmãs Cucurucucú Pomba.
İki odalı sıcak evlerinde geceyi Coo-Coo Pigeon kardeşlerle geçirmek üzere davet edildin. "Gelmiyorum" demekle ne demek istiyorsun?
Convidaram-nos para passar a noite numa sauna de dois quartos... com as irmãs Cucurrucucú Pomba. Como que é que não vais?
Sizi nehrin yukarısındaki Pigeon ( Güvercin ) Adası'na kadar çekeceğim.
Depois, levos-vos rio acima, até à ilha das pombas.
- Kim? Bilirsin işte, şu şişman olanı, Pigeon.!
Tu sabes, o gordo!
Bob Pigeon kan ter içinde.
O Bob Pigeon vai suar até à morte.
Pigeon.
Pigeon.
- Beni özledin mi güvercinim?
- Teve saudades minhas, Pigeon?
Pigeon drop, Ear Wigger, Brillstein Grab'ı anlatıyor. *
Tem a Queda do Pombo, o Falinhas Mansas, o Agarra o Peixe.
Kendi işini kendisi görme örneği. Herkese merhaba. Ben Rita Pigeon.
Por isso, preciso que me ponhas em contacto com um dos teus amigos famosos.
Drew Pigeon'ın evine git, kızıyla konuş.
Vai à casa do Drew e fala com a filha e a amiga.
Eve Pigeon ve Diane Cestra mı?
Com a Eve Pigeon e a Diane Cestra?
Burası Pigeon Point. - Gidelim.
Fica em Pigeon Point.
- "Güvercin düşüşü" nü göstereceğim.
- Vou mostrar-te o "Pigeon Drop".
Güvercin pislemesini biliyor musun?
"The Pigeon Drop" mesmo?
Sana, Pigeon koyunda yakaladığımız... - Kılıç balığından bahsetmiş miydim?
Alguma vez te falei sobre o peixe espada que apanhámos em Pigeon Key?
Belki de güvercin dediği kişidir, kredi kartını çalan ve Utah'da kullanan kişinin ismi.
Talvez Pigeon ( pombo ) seja uma pessoa. O apelido de quem lhe tenha roubado o cartão de crédito e o usou no Utah.
Utah'da soyadı Güvercin olan 14 kişi var.
Há 14 pessoas com apelido Pigeon no Utah.
Pigeon kişi ismi değil.
Pigeon não é um nome de uma pessoa.
Pigeon, Utah.
Pigeon, Utah.
Pigeon yakınlarındaki saha ofisiyle bağlantı kurduk.
Já confirmámos com a agência local perto de Pigeon.
Pigeon'a hoş geldiniz.
Bem-vindos a Pigeon.
Güvercin kız kardeşlerle uzun bir gece mi geçirdin?
Noite com as irmãs Pigeon?
Pigeon'da bulduğunuz satranç taşı.
A peça branca que encontraste em Pigeon.
Bu, Pigeon Utah'ta beni yakalamanıza da ramak kaldığı anlamına gelir.
Significa também que tivemos um desencontro em Pigeon, Utah.
Kimsenin Pigeon Utah'a gideceğimizden haberi yoktu.
Ninguém sabia da viagem a Pigeon, Utah...
Pigeon, benim.
Pombo, sou eu. O Yuvi.
Ya Pigeon ve Truck hiç iş yapmazsa hı?
E se "O Pombo e o Camião" não der dinheiro?
Pigeon Point yakınlarında bir köprünün altında.
Algures em Pigeon Point, debaixo de uma ponte.
Pigeon Point'ten gelen bir çocuktum sadece.
Era um rapaz de Pigeon Point.
Pigeon Point'taki ilkokul.
É a Escola Primária em Pigeon Point.
- Pigeon Adası'na tekne gönderiyoruz.
- Enviar agora um barco para a Pigeon Island.
Adının Pepper olması gerektiğini biliyordum, Polis memuru Pepper O'Pigeon.
Soube logo que devia ser Pepper. Agente Pepper O'Pombo.
Belki 300 yerli öldürmüştür, ama Pigeon kardeşlerle hiç karşılaşmadı.
Pode ter matado 300 crow, mas nunca tinha encontrado os irmãos Pigeon.
Pigeon kardeşlerin şöhreti kısa sürdü.
Os irmãos Pigeon não foram famosos por muito tempo...
St. Francis Hastanesi, Tennesee'de. Doğru mu?
No Hospital Saint Francis, em Pigeon Forge, Tennessee, é isso?
119 Pigeon Hill Sokağı.
- Rua Pigeon Hill, número 119.
- Pigeon Hill Sokağı mı yoksa Pigeon Hill Yolu mu?
- Rua Pigeon Hill, ou estrada?
Pigeon Hill Sokağı.
- Certo.
Pigeon Hill Sahası, Pigeon Hill Yolu.
Rua Pigeon Hill. - Rua.
- Burası Pigeon Hill Yolu. - Tamam.
Aqui é a estrada.
Çay, güvercinim.
Ainda vivo. Chá, Pigeon.
Güvercine ver.
Entregue-a ao Pigeon.
Spanish prisoner, the pig in the poke, the pigeon drop. ( * )
"Prisioneiro Espanhol", "Porco no Buraco", "Caca de Pombo"...
"Davet edilmediğiniz yere gitmeyin." "Pigeon, Utah'a gitmeyin." "Washington'a gitmeyin."
Quando a Jericho... recomeçou a procurar por mim, depois do apagão, senti que tinha de sair dali, que ninguém estaria em segurança tendo-me a mim por perto.
Duyduğuma göre sen de Pigeon Pointli'ymişsin.
- Constou-me que é de Pigeon Point.
Pigeon?
Pombo?
- Sokağı.
- Rua Pigeon Hill.
Pigeon Hill Sokağı.
Sabes o que é?