Piskopos tradutor Português
764 parallel translation
Zavallı Piskopos.
Coitado do arcebispo.
Yarın piskopos yolun kalanında ona refakatçi versin.
Amanhã, o bispo escoltá-la-á a partir de lá.
Belki başka bir zaman. Ya da yola ara verip yarın benimle yemek yiyin. - Piskopos efendimiz çok nazik.
Fica para a próxima ou talvez queirais jantar comigo amanhã.
Piskopos bir Norman.
É normando.
Ama piskopos onunla karşılaşmakta hic zorluk çekmemiş.
Mas o bispo encontrou-o sem problemas.
Gülümseyin Piskopos!
Senhoria... um sorriso!
St. Margaret'te düğün, Piskopos Manners, resepsiyon.
Casamento em St. Margaret's, Bispo Manners, copo-d'água.
Sevgilim, gitmeliyiz. Yemeğe piskopos geliyor.
Vamos, temos o bispo no almoço.
Sayın piskopos, bir itirafta bulunmak istiyorum.
Quero fazer uma confissão.
Ben de kendi kendime "Yorkshire büyük bir yer" diye düşündüm sayın piskopos.
Então, pensei... Yorkshire é grande.
Piskopos'un bana garezi olabilir. Ağzımda bir dolu yonca olduğunu ve vaaz veremeyeceğimi düşünebilir, ama Piskopos bile böyle bir şeyi yapmazdı bana.
Pode ser que o bispo me guarde rancor,.... que pense que tenho a boca cheia de capim e que não sei pregar,... mas mesmo o bispo não me faria algo assim.
Piskopos'la konuştuğumda anlaşmaya vardık ;
Quando falei com o bispo combinamos que o Padre...
Ama Piskopos onu kolayca çayırlara atamazdı zaten değil mi?
Mas o bispo não iria mandar-lhe fazer pregações fora, não?
Biraz düşünün. Eğer yine Piskopos'u görmek isterseniz...
Pense um pouco, e depois se realmente acha que deve ver o bispo,...
Hem onu buraya gönderen de Piskopos'tu.
E depois de tudo foi o bispo que o colocou aqui.
Ve yine Piskopos'un kendisi onu başka yere gönderecek.
Sim, e o bispo o colocará em outro lugar.
Sadece ikimizin farklı olduğunu söyleyeceğim Piskopos'a.
Direi ao bispo que o jovem e eu não nos entendemos.
Gidip Piskopos'la konuşmam lazım.
Irei ver o bispo!
- Piskopos'la görüştünüz mü, Peder?
- Falou com o bispo, Padre?
Peder O'Malley, Piskopos'la görüştüm.
Padre O'Malley, fui ver o bispo.
Kabul etmeliyim ki Piskopos'la görüşme amacım senin... yerinin değiştirilmesiydi.
Admito que o meu objetivo ao ir ver o bispo... era que ele transferisse você.
Piskopos ne dedi?
Que disse o bispo?
Piskopos'tan geldiğine göre gayet iyi bir iltifat.
Vindo do bispo é um grande cumprimento.
Piskopos.
O bispo.
Piskopos kimseyi incitmez.
Sabe que ele não magoaria ninguém..
"Piskopos" dedim...
"Bispo", eu disse,...
Piskopos çok rahatladı.
O bispo pareceu muito aliviado.
Piskopos'la aşağı-yukarı... bunları konuştunuz, değil mi?
Quando você e o bispo falaram,... foi mais ou menos assim, não?
Piskopos vaaz veremeyeceğimi düşünürdü bir de.
E o bispo achava que eu não podia pregar.
Bugün Piskopos ile beraberdim ve beni başka bir cemaate gönderiyor.
Estive com o bispo esta tarde, e ele está me transferindo para outra paróquia.
Ama Piskopos yardımcı olmamı istedi ve ben...
Mas o bispo me pediu para ajudá-lo em outro lugar e eu...
Keşke Piskopos'un hakkınızda söylediklerini duyabilseydiniz.
Oxalá tivesse ouvido o que disse o bispo a seu respeito.
Her dakika Piskopos'a gidebilir, ama bu canını sıkmasın.
Pode ser que ele vá ao bispo em pouco tempo, mas não se preocupe.
Sanırım Piskopos gitmen gerektiğini söylediğinde gitmelisin.
Sei que quando o bispo diz que tem que ir, tem que ir.
Piskopos onun yerine kimi gönderecek bilmiyorum ama... - her kim ise...
Não sei quem me enviará o bispo em seu lugar,... mas quem é que seja...
- Piskopos bunu tekrar yapmaz.
- Não! O bispo não me faria isto outra vez!
Bu nedenle, tatilini, ülkedeki kiliseleri dolaşıp pirinç kabartma koleksiyonu yaparak değerlendiren bir piskopos karakterine büründüm.
Adoptei o garbo e o carácter de um bispo colonial a coleccionar decalques de Igrejas durante as férias.
Herbie Morton piskopos olmuş.
Herbie Morton agora é bispo.
Piskopos da iyi adamdır, belki sorun çıkarmaz.
O bispo é boa pessoa, talvez tudo corra bem.
Steve çok büyük biri olabilir, bir piskopos veya bir kardinal.
Talvez o Steve venha a ser alguém importante, como bispo ou cardeal.
Ulusal tiyatroya asmak istedim onu da direktör ve baş piskopos protesto etti.
Então, resolvi pendurá-lo no Teatro Nacional. Mas o director e o arcebispo opuseram-se.
Belki Piskopos amcanız sizin için sorgulattırabilir.
Talvez o seu tio, o Bispo, possa fazer algumas perguntas por si.
Bu mikrofilmin içinde Piskopos Dresev'ın hapishanedeki son yıllarında yazdığı günlüğün bir kopyası var.
Neste pacote estão os microfilmes do jornal do bispo Dresev... Escrito a mão durante seu último ano na prisão.
Piskopos Dresev şu duruşmasından hemen önce ölen adam değil mi?
O bispo Dresev foi o homem que morreu faz uns meses...
Ha unutmadan, Piskopos gelecek, biraz uslu durursanız iyi olur,... piskopos hakkımızda kötü düşünsün istemeyiz.
E enquanto isso eu tenho que dizer o bispo vem ai como sabem, e vocês vão precisar se comportar melhor por aqui porque você não quer deixar o bispo pendurado entende.
"Piskopos bey," diyor kadın.
É o bispo, ela disse.
Demiryolu şairi. İyi akşamlar, Piskopos.
O poeta da ferrovia : boa noite, bispo.
- Piskopos ne alırmış sordun mu?
- Você perguntou ao bispo o que ele queria?
Piskopos...
Bispo,
Piskopos, size budizmle ilgili bazı önemli sorular sormak istiyorum, ki anladığım kadarıyla bu konuyu bayağı iyi biliyorsunuz.
Eu gostaria de fazer algumas perguntas sérias sobre Budismo pelo que entendi você conhece tudo sobre.
- O şimdi piskopos oldu.
- Foi há muito tempo. - Ele é bispo agora.