English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ P ] / Plum

Plum tradutor Português

112 parallel translation
Erik beni yalnız mı muayene etsin?
E deixar que o Plum me examine sozinho?
Senindir, Erik.
É todo seu, Plum...
# # Sugar plum, cinnamon and lemon tart
# # Ameixa, açúcar, canela e limão azedo
1732'de Plum Warner'ın çok benzer bir topu yalnız bırakışını hatırlıyorum.
Recordo-me bem de Plum Warner deixar uma bola parecida, em 1732.
Siz Plum Creek'ten gelen yeni çocuklar olmalisiniz degil mi?
Devem ser as alunas novas de Plum Creek, não é verdade?
Babamin burada insa ettigi evi yazim, kurtlari yazdim, kizilderilileri yazdim, tasindigimizi yazdim, ve Plum Creek'e nasil geldigimizi.
Sobre o pai, de quando construiu a casa na pradaria. Sobre os lobos e os índios e de quando tivemos de nos vir embora. E de quando chegámos a Plum Creek.
Eğer bir günlüğüm olsaydı, Plum Creek'e geldiğimiz ilk günü muhakkak yazardım.
Se tivesse um diário, escreveria sobre o dia em que chegámos a Plum Creek, e do que senti ao ver o que seria a nossa casa.
Babam şafakta Plum Creek'ten gidip bütün gün Hanson'ın mil atölyesinde çalıştı.
O pai ia para Plum Creek ao amanhecer e trabalhava o dia inteiro na oficina do Sr. Hanson, para assim poder comprar a madeira para construirmos a casa.
Babam Plum Creek'te nehrin kıyısına yerleştiğimize memnun olduğunu söylemişti çünki burada, ektiğinden haberi bile olmadığı bir mahsülü biçmişti.
O pai disse que estava muito feliz por estar em Plum Creek porque tinha uma colheita que não tinha sequer semeado.
Ben de "Plum" dedim.
- Eu disse Clump.
PIum IsIand.
Até Plum Island.
"PIum IsIand Hayvan Hastalıkları Araştırma Merkezi."
"Centro de Pesquisa de Plum Island em Doenças de Animais."
Kütüphanede şamdanlı Profesör Plum olmalıydı.
Matou-o com o candelabro!
Haydi, Eve's Plum grubuna koca bir alkış.
Um forte aplauso para os Eve's Plum!
Vic dinle, Coco Plum cinayeti hakkında...
Formaste-te em comunicação. Vic, escuta. O homicídio da dona-de-casa de Coco Plum...
Bir de Coco Plum cinayeti var.
O Harvey tem o Anders e há o homicídio de Coco Plum.
Ya da Erik Sokağı'nda.
Ou em Plum.
Yemek odasındaki Profesör Plum'du, bir iple öldürmüş.
Foi o Professor Plum na sala de jantar com a corda.
Profesör Plum yaptı konservatuvarda, şamdanla.
Foi o Professor Plum na estufa, com um candelabro.
- Plum.
- Plum.
Tamam, belki de katil bilardo odasında İngiliz anahtarıyla Profesör Plum'du
OK, talvez tenha sido o Prof. Plum com a chave inglesa na sala do bilhar.
- Profesör Plum dersindendi.
- Isso foi o "Professor Plum".
- Adım Plum.
- O meu nome é Plum.
Bayan Plum.
Menina Plum.
Bayan Plum, ne yapmalıyım?
Sra. Plum, o que faço?
- Erik rengi, hmm, ahenk, coşkunluk, bir nebze feminenlik ile ilgili, ama belli bir şıklık ve kontrol ile... - Biliyorsun, kayak dünyasında, hot-dog gibi şeyler var ya da daha free-style. Yani aynı ekipmana sahip değiliz...
Plum-colour está aproximadamente, hum, a curvatura, o calor, uma relativa feminilidade, mas com, elegância e controlo... porque como tu sabes, numa simples palavra, há coisas tipo cachorro quente, ou estilo livre.
Sugar Plum'ın rüyalarıyla uyur, başındaki amigo kıza karşı gelmeyen jüri önünde şanslı olacaklarına inanırım.
Vou dormir, sonhando com o destino destes rapazes nas mãos de um júri que não está às ordens de uma líder de claque.
Clacktiel, clacktiel...
Cataplim! Cataplim! Ca-ta-plum!
"Tatlı Erik Perilerinin Dansı." çalıyor.
Toca "Dance of the Sugar Plum Fairies."
Her neyse, Maxwell'in mekanındaydık. Maçtan önceki cumartesi gecesi.
Seja como for, estávamos no Maxwell's Plum, no sábado antes do jogo.
Bu akşam San Francisco'da Altın Erik İthalat'ın başkanı ile bir toplantı ayarladık.
Acabámos de marcar uma reunião com o presidente da Golden Plum Imports, esta noite, em São Francisco.
- Altın Erik'e.
- Sim. - À Golden Plum!
Bu akşam için Altın Erik'in başkanıyla San Francisco'da bir görüşme ayarladık.
Acabámos de marcar uma reunião com o presidente da Golden Plum Imports, esta noite, em São Francisco.
Hepsinin ötesinde, Altın Erik, anlaşmayı tatlandırdı.
E a Golden Plum ainda fez mais.
Peki, Altın Erik anlaşması imzalandı ve resmi.
O negócio da Golden Plum está assinado e já é oficial.
Bu kesinlikle seni Altın Erik'ten ve tüm bağlayıcı anlaşmalardan kurtarır.
Isso punha-te fora da Golden Plum e dos negócios suplementares.
Altın Erik iflasını açıkladı.
A Golden Plum abriu falência.
Altın Erik iflasını açıkladı.
- A Golden Plum está falida.
Altın Erik yerine başkasını bulmak için elimizdeki tüm iletişimleri tükettik. Yok.
Já usámos todos os contactos que temos para substituir a Golden Plum.
Golden Plum anlaşmasına imzayı atan bendim, şimdi Ojai'nin bu finansal çıkmazının sebebide bu.
Fui eu que aprovei o negócio com a Golden Plum, e é por minha causa que a Ojai está com problemas financeiros.
PLUM ADASI, DELAWARE SAHİLİ YAKINLARI
ILHA PLUM AO LARGO DA COSTA DE DELAWARE
Adamız hep insanların gururla yaşadığı bir yer oldu.
A ilha Plum sempre foi um lugar seguro, onde um homem pode viver uma vida com dignidade.
Bugünleri geçirmenin en iyi yolunun burada, Plum'da, kalmak olduğunu düşünüyoruz.
Pensamos que a melhor maneira de vencermos isto é ficar aqui em Plum.
Buraya Plum'a gelin.
Venham para Plum.
- Plum'a nasıl gidiliyor?
- Para que lado é Plum?
- Erik mi?
- Plum?
- Erik.
- Plum.
- Üstat Plum.
Senhor Plum.
Altın Erik anlaşması imzaları tamamlandı.
O negócio com a Golden Plum foi assinado.
Plum Adasına gitmek istiyoruz.
Queremos ir para ilha Plum.
O da Plum'da mı?
Ela está em Plum?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]