Poker tradutor Português
2,299 parallel translation
Her neyse, o ve diğer hanımlar, her hafta poker oynuyorlar.
De qualquer forma, ela e as outras senhoras, jogam pôquer todas as semanas.
Poker oynuyordunuz ve ben davet edilmedim.
- A jogar póquer... E eu não fui convidada.
Haydi, biraz poker oynayalım.
Agora vamos lá jogar póquer.
Tatlım, sekiz senedir seninle poker oynuyorum ben.
Querida, já jogo póquer contigo há nove anos.
- Yüksek bahisli poker oyunu mu?
- Um jogo de póquer com apostas altas?
Video poker oynarken floş ruyavel yapan birini gördün mü hiç?
Já soubeste de alguém que conseguiu um Royal Flush a jogar vídeo Poker?
Online Poker mi?
Póquer online?
Ücretin poker kulübünden... geldiğini görünce, banka güvenlik altına aldı.
O banco bloqueou a minha conta depois de um depósito de um clube de atiçadores offshore.
Helen Nova Scotia'da bir şömine poker almıştı.
A Helen comprou um atiçador da lareira de Nova Scotia.
Hey, poker bilir misin?
Ei, gosta de póquer?
Şarap kadehlerimi, çarşamba akşamları yaptığımız poker oyunlarını, Mets ve Rangers maçlarına gitmeyi ve manzarımı seviyorum.
E adoro as minhas aulas de vinho e os meus jogos de póquer às quartas à noite com os meus amigos e adoro ir ver os Mets e os Rangers e adoro a minha vista.
Bir numara yazarlardan oluşan bir poker grubum var.
- Eu jogo póquer. Com outros escritores.
Poker oynamıyorsan tabii.
Não se estiver a jogar póquer.
- Poker oyununda ne oldu?
O que aconteceu no jogo de póquer?
Ayda bir poker oyunu organize ediyoruz tabii bölüm içi olarak.
Temos um jogo de póquer que organizamos uma vez por mês. Com pessoal da unidade.
- Poker oynamaya geldim.
Vim jogar póquer.
Casey'ler ve Miller'larla poker oynuyorlar.
Estão a jogar póquer com os Miller e os Casey.
Strip poker'e her zaman varız.
Podíamos jogar strip póquer.
Cuma akşamki poker oyununa kadar ödeşmiş olduk.
Com isto estamos quites antes do jogo de póquer de sexta à noite.
Bazıları uçakla gezmek ve poker oynamaktan hoşlanıyor.
Alguns homens gostam de voar e jogar póquer.
Travis Slocum burada poker ve kız soymanın dışında başka bir şey mi gördü?
O Travis Slocum viu alguma coisa que não se prendia penas com póquer ou disfarces?
... pokerle alakalı ya da değil ama son zamanlarda bazı mali sorunlarım ortaya çıktı.
Eu tenho tido uns problemas financeiros Isso não terá a ver com jogos de poker em rede?
Altın fırsatı ellerimle kavramam gerek. Bu işi en iyi poker suratımla bitireceğim.
Ainda devia estar a perseguir o meu sonho.
Anlarsınız ya. Dürüst olayım ki strip poker tercihimdir. Çünkü kaybetsen de kazanırsın.
Prefiro o strip, porque mesmo quando perdemos, ganhamos.
- Nasıl yani? - Poker...
Como assim?
Poker suratıma daha çok çalışmam gerek.
Tenho de trabalhar as minhas caras no poker? Sim.
Yanında pisliğin tekinden yolduğun 100 poundla, poker masasından kalkıp doğruca laboratuara gidişini hala hatırlıyorum.
Ainda me lembro de entrares de manhã no laboratório vindo das mesas de póquer, depois de teres papado 100 libras a uns totós.
Video poker, kazı kazan, at yarışı...
Esperem, rapazes, rapazes. Esperem. Video poker, raspadinhas, cartões...
Benim için olay pokerdi.
Para mim, foi no poker.
Yani onu pokerde yenmem mi gerek?
Então tenho que lhe ganhar no poker?
Poker oyununa kadar.
Só até começarmos o jogo de póquer, depois..
Kumarda kaybettim.
Apostei-o ao poker.
Kumar borcun karşılığında Rex'i kullanmaya hiç hakkın yok.
Não tinhas direito de usar o Rex para pagar uma dívida de poker.
Poker nasıl oynanır biliyor musun?
Pelo menos, sabes jogar póquer?
Bu yüksek bahisli poker.
Isto é um jogo de póquer de limites altos.
Yüksek bahisli poker, evet.
Póquer de limites altos, sim.
Evet. Strip Poker oynuyoruz.
Sim, o strip poker.
Strip Poker, evet.
Strip poker,
Bir dostumu, poker oyunundan almaya geldim.
Vim só buscar uma amiga que teve um jogo de póquer.
Kartlarınızı açık oynadığınız bir poker gibidir.
É como jogar póquer com as nossas cartas à mostra.
Bu durumda, yapılacak en doğru şey... iyi bir poker yüzü takınıp, her şeyi reddetmektir.
Normalmente, a melhor opção, é simplesmente pôr uma cara de indiferença e negar tudo.
Bir sanayicinin karısı, kocasının kumarhanelerde gecelerini poker masalarında geçirmesine ve metreslerle yatmasına izin vermez.
A esposa de um industrial não o deixa ir para os casinos. Passar noites no póquer, com qualquer um... e manter amantes.
Bazılarıyla iş, başkalarıyla poker ve iki kategoride de bulunmayanlarla ava gitmiş.
Negociava com uns, jogava com outros. E caçava com gente fora desse grupo.
Müdürleri çok kötü bir poker oyuncusu, ben de borcunu kapadım.
O Director é um jogador de poker horrível, por isso saldei-lhe a dívida.
Saat 6-7 arası poker masasında olur.
Nas mesas de poker, entre as 6h00 e as 19h00
Aynı iyi poker oyuncuları gibi casuslar da kan dolaşımındaki adrenalin patlamasının geldiğini gizlemenin imkansız olduğunu bilirler.
Tal como os bons jogadores de póquer, os espiões sabem que é impossível esconder os sinais associados a uma circulação sanguínea cheia de adrenalina.
O gece poker gecem var.
Jogo póquer no Lodge.
İşte baba, poker gecesi için çıkıyor.
Ali está o pai, a sair para o seu jogo de póquer semanal.
Evde poker gecesi.
Noite de póquer em casa.
Poker arkadaşın mı?
Jogam póquer juntos?
Bir poker arkadaşı.
É um companheiro do póquer.