Poster tradutor Português
672 parallel translation
Bu sizin resminiz mi?
Este poster é seu?
Bu Moulin için güzel bir poster olur.
- Daria um bom "poster" para o Moulin.
Bunu poster yaparsam, bir aylık içkiniz bedava olur.
Você faz aquele "poster", e eu dou-lhe bebidas grátis durante um mês.
- Benden bir poster istemiştin değil mi? - Evet?
Você encomendou-me um "poster".
Bir poster yapacaksan Henri, benimki olmalı.
Se vai fazer um "poster", devia ser de mim.
Üstelik o poster bir yüz karası.
Aquele revoltante "poster" é uma vergonha.
Posterlerin sayesinde çok kalabalık.
- Demasiada, graças ao teu poster.
Sen o posteri yapmıştın. Ve tam ortasına da La Goulue'yu çizmiştin.
Quando você fez o'poster'... foi La Goulue que pôs no meio dele.
- Gerçekten mi? - Evet.
O poster ainda está lá, amigo.
Öğretmen burada gökten düşen bir poster kızı yüzünden zavallı Antoine Doniel'i yok yere cezalandırdı.
Aqui sofreu o pobre Antoine Doinel, punido injustamente... por uma modelo caída do céu.
Bu poster benim çalışmam.
Este cartaz é trabalho meu.
Bir sonrakinde daha çok poster olacak.
será mais que cartazes.
Ben gideceğim, onu alıp başka bir yere, Poster'a götüreceğim.
Vou eu e levo-a a outro sítio, ao Poster.
Poster'a gitmeyi teklif ediyorum.
Se quiser, vamos a outro sítio. Podíamos ir ao Poster.
Bayan bana Poster'ı bağlayın.
Ligue-me ao Poster, por favor. - Não está bem aqui? - Estou, mas ligue-me ao Poster.
Cruchot, Poster'da olacağına söz vermiştin.
Cruchot? Cruchot! Devia estar no Poster!
Nureyev'in posteri onu alabilir miyim?
- Muito bem. Que lindo poster de Nureyev! Posso levá-lo?
New York'a gittiğimizde poster değil, dev afişler istiyorum.
Quando chegarmos a Nova lorque não quero posters, quero grandes cartazes.
Bay Jergens, poster yanlış.
Sr. Jergens, o cartaz não está bem.a
Hiç poster görmedim.
Não vi nenhum anúncio.
Emma, Michael'ın bulduğu şu postere bak.
Emma, veja o poster que Michael encontrou.
- Posterimi imzala!
- Assina-me o poster!
Posterimi imzala!
Assina-me o poster!
Delikler açmaya devam etti ve orta sayfayı mahvetti.
Começa a pôr pioneses e a dar cabo do poster.
Orta kapağın, Playmate ropörtajı... Yılın Playmate'i yarışması.
Tenho o poster, a análise da playmate... o especial playmate do ano.
- Poster çok güzel.
- Aquele cartaz é lindo.
Yılın poster çocuğu Vinnie Cuntino mu var? Hadi.
Vinnie Contino, o rapaz do ano?
Tüm bu olanlar... bir serinin içinde ve bu posterde var.
Este é, por acaso, um poster... o primeiro de uma série.
İstersen Mick Jagger posteri getirebilirim.
Se não gostas, tiramo-lo e pomos um poster do Mick Jagger.
Bronski, işte poster.
Bronski, o novo pôster.
Kapısında Gardel * posteri vardı.
Na porta tinha um pôster do Gardel.
Dekorasyon, birkaç poster ve resimden ibarettir.
A redecoração consiste em alguns posters e talvez alguma tinta.
Bakın, bir posteri de var elimde.
Veja, tenho um poster dele.
Yeni posterimi imzalamasını istiyordum.
Queria que autografasse o meu novo poster.
Şimdi sana lazım olan şey reklam. Çok bilet satabileceğin ve bir sürü poster asabileceğin büyük bir konser.
O que tu precisas é de um lugar com muitas pessoas, um lugar grande... onde se vendem muitos bilhetes e se pode pôr muitos cartazes.
Poster kağıdı, boyalı kalem, renkli raptiye, gönye... çizim masası, çok sayıda kurşun kalem lazım, bir de öğle yemeğim.
Preciso de quadros para afixar notas, lápis de cor, pinos de cor... esquadro, estirador, montes de lápis e o meu almoço.
Tezgahın arkasındaki tabelayı hatırladınız mı?
O Argelino, na rua Dean. Recorda o poster que havia atrás do mostrador?
Çok komik.
- O poster?
5 numaralı panoyu gönderin!
Vamos meninos, adiante o 22! Adiante com o pôster não 5!
O panoyu burada mı bırakacaksınız?
me diga... - Esse pôster o vão deixar assim?
İyi de reklam panosu nereye konur, depoya mı? Hayır, bir saniye!
Perdoe, mas onde quer que ponham um pôster, em um porão?
O pano müstehcen! Farkında değilsiniz ama bir bakış yeter! - Neden?
... e esse pôster é manifiestamente obsceno... você não se dá conta, mas basta olhando-o, Por Deus!
Siz de gelip bu panoyu tam önüme dikiyorsunuz!
Ali! E você vão e me colocam esse pôster justo diante de minhas janelas!
Bunu bu şekilde bırakamazsınız.
lhe diga ao condutor que pare! Não podem deixar esse pôster assim!
İzin verin komiser bey, pozun göstermek istiyorum. Komiserim, imzalar...
Se me permitir isso, quero lhe mostrar como está exatamente no pôster.
Reklam panosundan sızan zehir radyoaktif yağmurdan daha tehlikeli!
O veneno segue destilando-se do obsceno pôster... mais perigoso que a mais perigosa chuva radioativa!
Aşağıda yürüyen insanları sarmalayan bir rahatsızlık bulutu seziyorum. Yazdın mı, evladım? Panonun önünde sanki âni bir fenalık geçiriyorlar!
Desde minha janela vejo que uma confusão se apodera dos paseantes... que ante o pôster se mostram como poseídos de um repentino mal-estar... interrompendo seu agradável e restaurador passeio.
Birkaç gün içinde, altın heykelli tapınaktaki cadı Çirçe gibi, erkek milletinin bütün pisliklerini etrafında toparladı bu pano!
Vergonha! Em poucos dias, repito, em poucos dias... o horrendo pôster, a monstruosa cerque...
Panona geri dön!
Retorna ao pôster!
Lanet olasıca!
Retorna ao pôster!
Artık yeter!
Você volta para seu pôster e eu volto para minha casa!