Premier tradutor Português
85 parallel translation
Kendisine karşı olanların başındaki ise yanında yer aldığını sandığı Başbakan Yardımcısı Anton Kudnow.
Opõem-se a ele aqueles a favor da coexistência, liderados... por Anton Kudnov, o vice-premier.
Josef Varsh'ın iktidar için tek önemli rakibi Başbakan Yardımcısı Anton Kudnov.
Josef Varsh tem um rival mortal pelo poder... Anton Kudnov, vice-premier.
Kudnov henüz bunu bilmese de kendisi mazeretimiz olacak.
Kudnov ainda não sabe... - O VICE-PREMIER mas ele é nosso álibi.
- Başbakan Yardımcısı Kudnow mu?
- Vice-premier Kudnov?
Başbakan Yardımcısı Kudnov senin ofisinde.
O vice-premier Kudnov está no seu escritório.
Başbakan Yardımcısı.
O vice-premier.
Kendisi Başbakan Yardımcısı.
Ele é o vice-premier.
Yarın Başbakan Yardımcısı'nın şahitlik etmesini istemiyorum.
Bem... não quero que o vice-premier possa testemunhar amanhã.
Mahkeme izin verirse, Başbakan Yardımcısı Anton Kudnov'u çağırıyorum.
Com a permissão do tribunal, chamo o vice-premier Anton Kudnov.
Başbakan Yardımcısı mahkemeye bunun ne demek olduğunu açıklayacak mı?
O vice-premier pode explicar ao tribunal o que isso significa?
Başbakan Yardımcısı, lütfen mahkemeye anlatın 17 Ekim gecesi saat 09 : 00 ile 10 : 00 arasında neredeydiniz?
O vice-premier poderia contar a esse tribunal... onde estava na noite de 17 de outubro... entre 21 : 00 e 22 : 00?
Sayın Yargıç tüm bunlara karşı Başbakan Yardımcısı Anton Kudnov'un şahitliği.
Meritíssimo... pese isso tudo contra a palavra de um homem como o vice-premier Kudnov.
Üst düzey bir subay ve kadrosuyla beraber bir toplantıya katıldım.
Participei numa reunião com o premier e o seu grupo.
52 rue Pierre Premier de Serbie, Paris.
Rua Pierre Premier de Serbie, 52, Paris.
Washington'da söylentiler aldı yürüdü.. JFK, Rus Genel Sekreteri Kruşçev'le... gizli bir anlaşma yapmıştı. Rusların füzelerini çekmelerine karşılık o da Küba'yı işgal etmeyecekti.
Em Washington, boatos afirmam que JFK assinou um pacto secreto com o Premier russo Kruschev, de que não invadiria Cuba em troca dos russos retirarem os seus mísseis.
Ama kendinize bir sorun. 22 Kasım 1963 tarihinde... yalnız bir kapitalist militan Moskova'da bir binanın tepesinden...
Mas pergunte a si mesmo se nós tivéssemos sabido em 22 de Novembro de 63 que o Premier russo tinha sido alvejado de um prédio em Moscovo por um solitário simpatizante capitalista o qual, passadas 48 horas, foi morto por um patriota moscovita
- Le premier étage. ( Birinci kat. )
- É no 1º andar.
Bekleme salonu hemen aşağıda ve sağ tarafınızda.
A Sala Premier é ao fundo, à direita.
Ve Kilnockie'nin bu kez saha avantajından vazgeçme şansı yok. Çünkü tarafsız bir saha olan Premier Park'tayız.
Não há hipótese do Kilnockie renunciar... à vantagem de jogar em casa desta vez, porque estamos em campo neutro no Premier Park.
Sanki bunu simgelercesine Premier Park'ta yağmur başladı.
Quase simbolicamente começou a chover no Premier Park.
Bu gece Cannes'te birsürü premier oluyor, Travolta'nın partisi ve işte diğerleri.
Há muitas estrelas em Cannes esta noite, e a festa do Travolta e coisas do género.
- Bana çok şey yaptın, kariyerimde.. Sana premier ile borcumu ödemek istedim, ama bunu kaybettin.
Queria compensar-te com a estreia, mas tu não a viste.
Premier kartım var. - Eminim öyledir.
- Tenho a certeza que sim.
Baş dansçısı.
O seu premier danseur. Gostava de conhecê-los?
Avukatının, Sam Holbrook, onun Premier Lig'in en... önemli oyuncularından biri olmasında önemli bir katkısı oldu.
O seu advogado Sam Holbrook, parece destinado a um grande futuro.
FDR, Truman, Eisenhower, Jack Kennedy, Johnson, Premier Khrushchev, İran Şahı, İsveç Kralı, hepsini.
FDR, Truman, Eisenhower, Jack Kennedy, Johnson, Premier Khrushchev, o Shah do Irão, o rei da Suécia, entre outros.
Premier lig oyuncuları olan bizlerin, ne matematiğe ne Shakespeare'e ya da geberik Tutankamon'a ihtiyacımız var.
Jogadores de futebol da 1ª Liga não precisam de matemática ou Shakespeare ou do Tutan-Foda-Kamon, estás a perceber?
Ve diğer gelişmeler : Sovyet Premier Kruschev barışçıl çözüm politikasında büyük gelişme sağladı.
Noutras notícias, o Soviético Primeiro Khrushchev deu um grande passo na sua política através da coexistência pacífica com países não Comunistas.
Bana kalırsa Premier Kruschev, bence barış için çok önemli adımlar atmış biridir. Hem de bütün ülkeler adına.
E acredito que o Primeiro Khrushchev deu um grande passo na sua política através da coexistência pacífica com países não Comunistas.
İngiltere Premier Ligi bilgin, çevirdiği dolaplardan birinin parçası.
O teu conhecimento da Premier League de futebol faz parte de um dos esquemas dela.
Stop. Birinciliği aldık.
Ficou em primeiro lugar para os Premier Cru.
'Premier League stadyumunda olası bir patlama.'
Possivelmente, uma explosão num estádio de futebol da Primeira Liga.
Kendimi süper-platin ilk gece yarısı ekspresiyle yolladım.
Enviei-me a mim próprio. Super Platinum Premier Expresso Nocturno.
Premier Shaw'ın, ülkenizle barış anlaşmasını, Asla imzalamamamış olması gerektiğine inanıyoruz.
Acreditamos que o primeiro-ministro Shaw nunca deveria ter assinado a paz com o vosso país.
Perşembe günü Travel Lodge'da parti veriyoruz.
Vamos dar uma festa na quinta, no Premier Travel Lodge.
Kral ve Gaht Premier'i yarın öğle vakti Refah Limanı'nda buluşacaklar.
O rei e o primeiro-ministro de Gate encontrar-se-ão no Porto da Prosperidade amanhã ao meio-dia.
Eğer bu böyle biliniyorsa uzun süre kontratsız durmayacaksın demektir, telefonumda bir çok menajerin numarası var hiç bir Premier Lig dizlerimden ayrılmıcak.
Quando aqueles tipos andarem a tua volta não vais ter contractos ou treinadores para o campeonato.
Daha demin Nick aradı. Tekrar Premier Lig'te oynayacağım.
Acabam de me chamar, tenho de regressar.
1989 yapımı, Château Haut-Brion'a ait Premier Grand Cru ünvanına sahip bir Pessac-Leognan şarabıdır.
Consiste num "Chateau Haut-Brion 1989". "Premier Grand Cru Classe Pessac-Leognan".
Red takımının maçına iki biletim var. Carole, Finn'in hiç premier ligi maçına gitmediğini söyledi.
Arranjei dois bilhetes para o jogo dos Reds, e a Carole disse que o Finn nunca viu um jogo da liga principal.
Cincinnati ile oynuyorlar, yani zor bela premier ligi sayılır, ama olsun.
Quer dizer, é Cincinnati, mal é da liga principal, mas mesmo assim...
Cheverny ve Chablis Premier Cru.
O Cheverny e o Chablis Premier Cru.
Premier Cru.
Premier Cru.
Bunun iyi olduğunu ifade ettiğini biliyorum. Premier Cru.
Sei que isso significa que é bom, Premier Cru.
Premier, bir numara, en iyisi.
Premier, em primeiro lugar, o melhor.
Bu bir ilk. Bu çok iyi. Bu bazı şeylerin bir ilki.
É um premier, isso é bom, é o primeiro de alguma coisa.
Premier'e katıldığım için memnunum.
Bem, estou encantado por presenciar a grande estreia!
Bir premier oyun kurucu seni playy-off'a yaklaştırmayacaktır.
Um organizador principal não te vai pôr mais perto das eliminatórias.
İlk Premier Lig maçını 18 Ocak 1998'de Aston Villa'ya karşı oynadı.
A estreia dele na primeira liga foi contra o Aston Villa a 18 de janeiro de 1998.
60'larda ve 70'lerde yarışan ve sekiz kez premier sınıf tacını alan Giacomo Agostini. Ve 2009'da yedinci derecesine doğru yol alan Valentino Rossi.
Giacomo Agostini, que correu nos anos 60 e 70 e que arrecadou o troféu da classe rainha oito vezes, e Valentino Rossi, a caminho do seu sétimo título em 2009.
Premier Cru?
O premier cru?