Programlar tradutor Português
1,632 parallel translation
- Harold, senin gibi insanlara yardım edecek programlar var.
Há programas para ajudar pessoas como você.
Elinizdeki dosyalarda detaylı bütçe ve programlar var, bizim çektiğimiz ruhsat kopyalarında da.
Os orçamentos e calendários detalhados estão nas vossas pastas. Juntamente com as autorizações que conseguimos.
Demek istediğim ona programların ve bütçelerin ötesini göster.
Devias mostrar-Ihe quem tu és fora dos horários e orçamentos.
Burası, en iyi spor programlarını yaptığımız sıra.
Aqui é onde fazemos o melhor programa de desporto, ponto.
Ve burası da, en kötü komedi programlarını yaptığımız sıra.
E ali é onde fazemos a pior série de comédia, ponto.
Eğitim programları, her türlü belgeseller... her insan izlemez onları, ama yine de televizyondalar.
Há programas educacionais, todo o tipo de documentários... Não há muito quem os veja, mas estão lá.
20 dakika, ama tabii... not counting previews and ads gelecek programları ve reklamları saymazsak. Daha patlamış mısır ve dev "pretzel" el ele tutuşacak, büyük meşrubat küçük meşrubatı içecek ki açıkçası bu yamyamlık.
Pois, claro, 20 minutos sem contar com trailers e publicidade, as pipocas, o pretzel gigante, os casais de mãos dadas a bebida grande a beber a bebida pequena que, francamente, é canibalismo e o lembrete para desligar os telemóveis e para se calarem.
Yemeğimiz kadın programlarına dönüyordu. Hey, çocuklar, iş arkadaşlarımdan birinin kardeşi sizin okula başlamış.
Na verdade, acho que já gosto de outra pessoa.
Hayır, sadece Büyü Okulu kayıtları, ders programları Leo'nun planladığı saha gezileri.
Só memorandos da Escola da Magia, horários de cursos, viagens de estudo que o Leo andava a planear.
Derste sürekli onun programlarını dinliyordum, bu yüzden kulaklık takıyordum.
Tenho andado a ouvi-lo sem parar, daí os auscultadores.
Uzman doktorlar sürekli programları değiştiriyor, J.D.
Os médicos responsáveis trocam horários a toda a hora.
Seyahat programları, telefon aramaları, toplantı raporları.
Viagens, telefonemas, relatórios de reuniões.
Garcia, havaalanındaki yüz tanımlama programlarına bakabilir misin?
Garcia, é possível rodar o software de reconhecimento facial no aeroporto?
Kaçırdığım programları izliyorum.
Estou apenas a ver televisão.
Basit programlar, basit sevgililer...
O que é isto? "A confissão do Joey." Carrega aí.
Müfettişler eyalet sınavına hizmet etmeyen.. ... bütün programları kapatıyorlar.
Querem cortar qualquer programa que não se ligue aos exames nacionais.
Söyle ona, programları uyumlu hale gelene kadar herhangi bir bağlantı donanımı sağlamayı reddediyoruz.
Diz-lhe que nos recusamos a fornecer qualquer hardware de transição a não ser que a programação deles seja compatível.
Magazin programlarında, bloglarda ya da dergilerde bunun hakkında hiçbir şey duymadım.
Nunca ouvi dizer nada nos programas de coscuvilhices, ou na blogosfera, ou na revista que me oferecem no supermercado.
Devlet programlarından nasıl yararlanacağımı bilmiyorum.
Não sei como aproveitar-me dos subsídios do Estado.
Her yıl Stan, CIA'den her yıl bu yapay zeka makinalarını alır, siz salakları içine koyar ve harika bir tatil'e programlar.
Todos os anos, o Stan traz estas câmaras de memória artificial da CIA ; põe-vos aí dentro e depois programa umas férias em beleza.
"Elimizde diğer ülkelerin de benzer programlar üzerinde çalıştığını gösteren kanıtlar var."
Temos provas que outros países têm programas similares.
Ve sanırım iyi oldu, çünkü bu işi yapmak... Sacred Cross Hastanesi için bazı programlar başlattım ki bence bu bayağı umut verici oldu.
E acho que fiz bem porque estou a trabalhar num programa do Hospital da Cruz Sagrada que eu penso ser muito prometedor e...
Odamda kalıp berbat TV programları izleyebilirim.
Acho que vou ficar no quarto a ver TV de má qualidade.
Televizyondaki eski programları bizim kadar seyretmiyor.
Ela não vê tanta televisão antiga como nós.
Programlarında, komutları başlatmak yoktur.
Não estão programados para iniciar comandos.
Yani, öpüşmek onların programlarının bir parçası olamaz.
Beijos não fazem parte da programação.
Düşüncelerin, bilinçaltı düşüncelerin ve rüyaların onların programlarına gönderilmiş olmalılar.
Os seus pensamentos e sonhos foram transmitidos para o programa deles.
Lojmanlar için yazılan programlar üstünde çalışan bir bilgisayar dahisi.
Ela é uma programadora da marinha que trabalha no programa da base.
Ayrıntılı seyahat programları, mimari planlar ve bir maket.
Itinerários detalhados, fotografias, e uma maquete.
Ooh, ve sonra TV'nin etrafını da temizle, O açık saçık programları izlemiş Olma ihtimallerine karşın.
E depois purifica a zona da televisão, para o caso de terem visto programas indecentes na TV por cabo.
Eğer kanalın gerçekten çevreye bağlılığını göstermek istiyorsa neden mesela bütün bir hafta boyunca çevresel temalı programlar yaparak başlamıyorsunuz?
Se a estação quiser mostrar que está comprometida com o ambiente pode começar, por exemplo, por fazer uma semana de programas em que se fale apenas de temas ambientais.
Larry'de aynı süreyi alabileceğimizi biliyorum ama aslında ne dediğine bağlı olarak şu sabah programlarından birini yapmak zorunda kalabiliriz.
Sei que conseguimos ir também ao "Larry", mas temos de ir a um programa da manhã, dependendo do que ela diz.
İkiniz için de röportajlar planlardım, özellikle kadın gazetecilerle ve gündüz programları sunucularıyla.
Marcaria entrevistas para os dois. Especialmente com jornalistas femininas, programas de televisão.
Bağımlı olacaksın ve sonra televizyondaki kadın programlarındakilere benzeyeceksin.
Só irás ficar tensa e transformar isto numa daquelas terríveis séries juvenis.
Karma listemi Nicole'e anlatırken, Randy, TV programlarının nasıl yapıldığına dair ipuçları aradı.
Enquanto eu explicava a minha lista de karma à Nicole, o Randy andou à procura das respostas de como a televisão era feita.
Büyükbabam bana bu eski radyo programlarını dinletirdi.
O meu avô fez-me interessar por antigos programas de rádio. Tome.
Liste şimdiye kadar kaydettiğin programları gösterir.
O "List" é para programas que já gravaste.
Şişirilmiş programlar Gerçek haberlerden Daima daha fazla izleyici bulurlar.
Peças mais humildes sempre atraem mais audiência que as noticias reais, mesmo
- Kitap anlaşmalarımı ve TV programlarımı ayarlayacak bir ekip lazım.
Preciso de gente para negociar vendas de direitos de autor e idas à TV.
Bekle.Diğer Nanit programları üzerinde çalışan bir tıp şirketi var,
Há uma companhia médica que trabalha com outros programas de nanites.
12 adımdan oluşan bu tür programları atlatmanın ne kadar kolay olduğunu bilirim, Dexter.
Sei demasiado sobre programas de 12 passos para ser enganada.
Çok süper programlarımız ve dua gücü toplantılarımız olacak.
Temos programas espectaculares, reuniões de oração.
Evet televizyon izliyor gibiyim ve hepsi programların tekrarı gibi.
É, sinto-me como se estivesse a ver televisão e tudo o que vejo são repetições.
Bazı programları alıp döneceğim.
Vim só buscar alguns programas e volto.
Yemeğimiz kadın programlarına dönüyordu.
O jantar estava a tornar-se num episódio da Oprah.
Magazin dergileri, ojeler ve kadın programları.
Revistas baratas, pintar as unhas e ver episódios antigos da Oprah.
Merak ettiğim bir şey var, Fox kanalı açık saçık programlar yayınlarken Fox Haber nasıl bu kadar muhafazakâr olabiliyor?
Uma coisa que sempre me intrigou, como é que a Fox News é tão conservativa quando a cadeia da Fox continua a lançar programas rascas?
Fox kasten büyük cezalar almak için böyle programlar yayınlıyor, daha sonra ödenen paralar UHK'na oradan da Cumhuriyetçi Parti'ye aktarılıyor.
A Fox passa deliberadamente programas que lhes vão dar grandes multas que são canalizadas através da FCC directamente para o partido republicano.
Yıllardır Fox, tüm aile fertlerinin izleyebileceği programlar yayınlıyor.
Durante anos, a Fox tem programado séries que toda a família pode apreciar.
Çünkü yepyeni bir spor salonları..... müzik programları ve fen laboratuarları var. Bir de fakir insanları engellemek için dev bir duvar.
Um muro gigante para os pobres não entrarem.
İnsanlar, uyuşturucudan kurtulmada kendi başlarına, doktorlar ya da bağımlılık programlarına nazaran on kat daha başarılılar. Araştırmaları kendine referans mı gösteriyorsun?
Estás a citar estudos?