Quer tradutor Português
196,031 parallel translation
Jackson, bunu isteyecek son kişi benim.
Jackson, ninguém quer isso menos do que eu.
Senin tek istediğin etrafta dolanıp genç cerrahımıza çalışma fırsatı sağlamak mı?
E a doutora quer cirurgiões iniciantes a praticar neste caso?
Bu kavgaya girmek istemezsiniz efendim.
Não quer ter essa briga, senhor.
Çünkü utanıyorsun. Herkesi istemedikleri bir değişime zorluyorsun.
Estás a forçar algo que ninguém quer.
- Bunu yapmayı gerçekten istiyor musun?
- Quer mesmo fazer isso?
Bana bunu yapmayı gerçekten istiyor musun?
Quer fazer isso comigo?
Hunt eve dönmenizi istiyor.
O Hunt quer que volte para casa.
Kes şunu Maggie.
- ou o quer que seja. - Pára, Maggie!
Konuşmak istemiyor. Bir bu eksikti.
Ela não quer conversar.
Burada arkadaş edinmeyi gerçekten istemiyorsun değil mi?
Não quer ter amigos por aqui, pois não?
Maggie'yi çağırmamı ister misin?
Quer que eu lhe traga a Maggie?
- Çok iyi gidiyorsunuz.
- Conseguir o que quer.
Edwards bir tür garip strateji oturumu düzenlemek istedi.
A Edwards quer fazer uma reunião estratégica.
Minnick'in gitmesini isteyen tek kişi Grey değil.
A Grey não é a única que quer expulsar a Minnick.
Bunu yapmaya mecbur kaldım.
Eu não, quer dizer, foi necessário...
Hayır, Bailey'nin şef olduğunu söylüyorum. Fakat bu Webber'ın karşısında olduğum anlamına gelmiyor.
Eu estou a dizer que a Bailey é a chefe, mas isso não quer dizer que estou contra o Webber.
- Onun yerine vaktini bu hastaneyi ve beraberinde beni alaşağı etmek için harcıyorsun.
- Tesoura. Quer dedicar o seu tempo a mandar este hospital abaixo, e a mim junto com ele.
Hoşlansan da, hoşlanmasan da ben yetkiliyim. Bunu kabul edene kadar ameliyathanemde istenmiyorsun.
Estou no comando, quer gostes ou não, e até te acostumares, não és bem-vinda ao meu BO.
Otursan iyi olacak Cynthia.
Cynthia, quer sentar-se?
Alt kattaki bekleme salonunda. Son durumu soruyor.
Ele está lá em baixo, na recepção e quer notícias.
- Şimdi kim - - Ben alırım.
- Então, quem quer ir buscar...
Ne demek bu?
O que quer dizer?
Şerefsiz herif böbreğini vermek istiyor ama bunu yapamayız değil mi?
O maldito quer doar o rim, mas não podemos aceitar, certo?
Sağ kolundan beklediğin bu değil mi?
Não quer isso num braço direito?
Buna katılmıyorum ve sen karşıt bir fikir duymak istemedin.
Discordo, mas não quer ouvir opiniões diferentes.
İçeri girmek istiyor musun?
Quer entrar?
İçeri girip burada olduğunu söylemek istiyor musun?
Quer entrar, mostrar-lhe que está aqui?
Bence hayatlarına sinsice girmek için bir mazeret arıyorsun.
Acho que quer uma desculpa para se arrastar de volta para a vida deles.
Eğer gerçekten iyi bir şey yapmak istiyorsan, bunu onlara asla söylemezsin.
Se quer mesmo fazer algo de bom, nunca lhes conte sobre isto.
İyiyiz derken ne demek istiyorsun.
O que quer dizer?
Dr. Webber'a iyi bir uyku çekmek istiyorsa evine gelip karısının yanında uyumasını söyleyebilirsin.
Pode dizer ao Dr. Webber que se ele quer dormir bem, ele devia ir para casa e dormir com a noiva.
Bizden durmamızı isterse duruşa falan gerek kalmaz.
Não temos posição - se ele quer que paremos.
Bence Dr. Karev Norwood fikrinde ısrarcı.
Acho que o Dr. Karev quer mesmo fazer a Norwood.
Ameliyatı sen yapmayacak mısın?
- não quer liderar a cirurgia?
Tanrım, onun adını bilmem üzerine konacağım anlamına gelmez.
Lá porque sei o nome dela não quer dizer nada.
Ayrıca ayık olmak istemesinin sebebinin sen olduğunu ve kaybettiği güveni yeniden tesis etmeyi umduğunu söyledi.
Também disse que és a razão pela qual ele quer ficar sóbrio. Para recuperar a tua confiança.
Pek konuşmak istemiyor.
Ele não quer falar.
Sorun demek istedim.
quer dizer, contratempos.
Seni öldürmek isteyen adamın şehre döndüğünü öğrendiğinde böyle olur.
Acontece quando percebes que o homem que quer a tua morte sabe que voltaste.
Benim IQ'ma sahip olsan anlardın ama bir adam daha kaybetmeye razısın gibi.
Se tivesse o meu QI, ia entender, mas penso que quer perder outro homem.
Annemin ölümünün üstünden saatler geçmişken beni taciz ediyorsun gayet açık ki... biz bu işi halledene kadar gitmeyeceksin, yani ne halt istiyorsun sen?
Estava a perturbar-me horas após a morte da minha mãe, está claro que não vai embora até que tenha o que quer, então... O que é que quer?
Ne istediğini öğrenelim.
Descobrir o que ele quer.
"Merhametli ol arkadaşım" demektir.
Quer dizer, "Amigo, tenha compaixão".
Niye yardım edeceğini soruyor.
Ele quer saber porque devia ajudar-nos.
Gelmek ister misin?
Quer vir?
Konuşmayı ben yönlendireceğim. Şunu unutma, şüpheli duyulmayı ve acısının meşrulaştırılmasını istiyor.
Vou liderar a conversa, mas lembre-se, o nosso suspeito quer ser ouvido, quer que a sua dor seja legitimada.
Bu anlaşma gizli kalmalı, bu demektir ki... bu çocuk artık senin oğlun değil.
Este acordo deve permanecer um segredo. O que quer dizer que este rapaz não é mais vosso filho.
Babam bir şövalye olmamı istiyor.
O meu pai quer que eu me torne cavaleiro.
Seninle olmak istemiyor.
Ele não quer ficar consigo.
O yara bandı veriyor.
Ele quer dar-lhe um curativo.
Havlunu istiyor.
Ele quer a tua toalha.