Question tradutor Português
36 parallel translation
İŞTE BÜTÜN MESELE BU.
"tou bi or not tou bi contra o seu peito, it iz ze question"
- Mesele de bu zaten.
That is the question.
Ben Jean-Paul Sarte'tan'Yahudi Sorusu'.
Eu sou The Jewish Question por Jean-Paul Sartre.
"You're on my list" - "Because it's just a question of when" - Kumarla ilgili hiçbir şey yok Tracy.
Nem jogo nem nada Tracy.
- Encore une question, s'il vous plaît? ( Bir soru daha sorabilir miyim, lütfen?
Só mais uma pergunta.
İtiraz ediyorum--question calls for a conclusion... on the part of the tanık.
Protesto! Está induzindo a testemunha a uma resposta.
The question is : are you?
A questão é... e você?
Seninle hemen görüşmem gerek.
É o Jeffers. Preciso de falar com o "Question Mark" ( Ponto de interrogação!
Asıl soru tüm sorularımızla ve sorularla mücedele edip edemeyeceğimizdi. With the whole question of "Us and Them"
A questão fundamental que encaramos é se somos ou não capazes de lidar com toda a questão de "nós e os outros".
Görünüşe göre Question haklıydı.
Aparentemente o Questão estava certo esse tempo todo!
Tüm zamanların en çirkin insanı olmuşsun, Question.
Você deve ser o cara mais feio do mundo, Questão...
Bunu neden yapıyorsun, Question?
Que está fazendo? Questão.
Önce Question'a, cebine ne koyduğunu sormalıyız.
Temos que... perguntar ao Questão o que ele encontrou e guardou em seu bolso...
Arabayı durdur, Question.
Pare o carro, Questão!
Bizler Question'ı yakaladık, onu kurtardılar... ve bir saat sonrada, bize ölüm saçtılar efendim.
Capturamos o Questão, eles o resgataram... e uma hora depois, destróem tudo.
Ben Question'ın araştırmasını öneriyorum.
Tenho a Questão investigando isso e...
Biraz fazla derinlere daldığını kabul ediyorum ancak Luthor'un, Cadmus'la gizli bağını ortaya çıkarabilecek biri varsa o da Question'dır.
Eu admito, ele é um pouco excêntrico... mas se alguém pode encontrar uma... relação entre Luthor e o Cadmus, é ele.
- Bu çok iyi bir soru
- That's a very good question.
" Sorun şuydu ki, onları ilk kurşunu atmaya nasıl zorlayacaktık.
"A questão è como os vamos obrigar a dispararem primeiro." The question was how should we maneuver them into firing the first shot.
Bu akşam ki Gensoru Zamanında şu "önceden görülemez"'meselesinde geri adım atmanı isteyecektir.
Ele vai querer que retires a questão do "imprevisível" no Question Time desta noite.
Gensoru Zamanında, sonda sordukları komik soruyu biliyor musun?
Sabes a pergunta humorística que têm no fim do Question Time?
Judy ile Gensoru Zamanında geri adım atabileceğimi düşünüyorduk.
A Judy e eu estivemos a pensar que eu poderia retractar-me no Question Time desta noite.
Gensoru Zamanında değilsin.
Não vais ao Question Time.
- Gensoru Zamanına hazırlanıyorduk.
- Temos andado a preparar o Question Time.
* * * SEZON 3-BÖLÜM 2 * * * "Soru ve Cevap" ÇEVİRİ :
Burn Notice S03E02 "Question and Answer"
Bu bir başka soru. That's another question.
Isso é outra pergunta!
- It's only a question of time.
- É só uma questão de tempo.
Bir soru soracak olsan, ne sorardın?
What would you ask if you had just one question? And yeah, yeah,
Then question mine as well.
E eu também.
Bunun "Soru Zamanı" na benzediğini mi sanıyorlar?
Acham que isto se parece com o Question Time?
( Little Sally, shameless girl They're just as jealous as you question their world )
Sallyzinha Sem vergonha Invejam-te Porque questionas o mundo
Çeviri : Bilal Aytekin İyi seyirler dilerim.
FOREVER US [ S01E21 - "The Night in Question"
- Wait, wait, wait. The question is not whether you remember it.
Espere, a questão aqui não é se se lembra.
11 / 22 / 63 S01E08 - "Büyük Gün" ( Final ) Çeviri :
11.22.63 S01E08 - The Day In Question -
Only begs the question,... bu felekati kim temsil ediyor?
quem é que representa este desastre?
Khons twitter : @ marcopascha
question-question2