Radical tradutor Português
1,169 parallel translation
Bu uçuk tarikatın lideri evleri ve bütün pazarları karşılığında kendine inananları uzay gemisine alıp Saadetonya adını verdiği bir gezegene götürecekmiş!
Em troca das vossas casas e dinheiro, o líder desta religião muito radical e errada diz que leva os crentes na sua nave para o planeta Alegrolândia.
Sanırım radikal bir karar almamız gerekecek Ray Bob.
Acho que vamos ter de tomar uma posição radical, Ray Bob.
Bu Steve'in mahvedeceği türden bir haber değil.
A questão é que isto não é um trabalho radical do Steve.
Ramparts'taki radikal bir gazeteci CBS'te nasıl çalışmaya başladı?
Como acaba um jornalista radical da revista "Ramparts" na CBS?
İşte "Ekstrem İlişki" gibi olur. Değil mi?
Seria como uma saída radical.
Ona o kadar ekstrem birini bulabileceğini mi düşünüyorsun? Evet, tabii.
Achas que conseguias encontrar alguém assim tão radical?
O kadar da uç değilim.
Não sou radical.
Gerçekten çok uçmuş, evet.
Isso é mesmo radical.
Bütçeyi kestiler! En büyük zarar müzik ve sanat programlarına geldi.
Foi um corte radical e que afeta sobretudo a música e as artes.
Deucey ve Kate sonunda evlendiler ve radikal bir suşi-karşıtı direniş hareketi başlattılar. Beraber mutlu yaşadılar.
Deuce e Kate casaram e iniciaram um movimento radical anti-sushi.
Tekniklerinin epey gerçekçi olduklarını iddia eder ve bunları Medikal Topluluk ile paylaşmaz.
Não partilha as técnicas dele com a comunidade médica... e muito do que ele afirma ter feito é bastante radical.
Ben bunu ifademin radikal bir yorumu olarak görürüm.
Chamo a isso uma interpretação radical do texto.
Biraz abartıIı, ama iyi görünüyor.
É... É radical, mas fica-te bem.
Sırf bir robot insanları öldürmek istiyor diye "radikal" oluyor.
Só porque um robô quer matar humanos, já faz dele um radical.
Ne yazık ki oğlunuzu okuldan atmak zorunda kalacağım. Eğer denenmemiş, muhtemelen tehlikeli bir şey denemezse...
Sinto muito mas vou ter de expulsar o vosso filho a não ser que tenham dispostos a tentar uma radical, não testada, potencialmente perigosa...
Baba müze sana ilham vermediyse belki sen de Christo gibi aşırı bir şey yapmalısın.
Pai, se o museu não te inspirou, se calhar, devias fazer uma coisa mais radical, como o Cristo.
Kim düşünebilirdi ki? Bu sıradan kasabada Senin gibi biri ile tanışabileceğimi
Quem imaginaria que eu iria conhecer um número radical como tu... numa terriola como esta.
Zor bir işlem ve şoka girme tehlikeniz var.
É uma intervenção radical. Há o risco do seu corpo entrar em choque.
Bence çözüm yollarından biri, vatandaşlık haklarının alınmasıdır. Şu hapisteki radikal suçluların falan.
É uma forma de não me voltar contra o direito de voto, sabem, tornar-me um membro radical qualquer que está na prisão agora...
Tam sertlik yanlısıydı, göze göz, dişe diş diyenlerden.
Era radical, do tipo, olho por olho, dente por dente.
Kendinizi vermeniz gerek.
É preciso ser radical, Nada de carne vermelha,
Haftada iki kez frizbi oynarım.
Jogo "Frisbee Radical" duas vezes por semana.
Bir tür süper oksidan. Toksik arıtıcı.
É um super oxidante, um desintoxicante radical.
Cheryl Frasier, bombalı saldırılara karışan radikal bir...
Cheryl Frasier, com membros de um grupo radical de direitos dos animais...
Eksi B artı eksi karekök B eksi 2A üzeri 4AC.
B negativo mais ou menos B radical ao quadrado menos 4AC sobre 2A.
Kendisi hukuk alanında bir takım radikal görüşlere sahipti. Fenni ve Sıhhi Tesisler yararına reform arayışları içerisindeydi esasında az baş belasıydı
Ele era um cara revolucionário, radical, do tipo encrenqueiro.
Katy halam çok uçarı.
A minha tia Kathy era tão radical.
Sonra aklıma, radikal, hatta dünyayı sarsacak bir şey geldi.
Foi então que tive um pensamento radical e quase arrasador.
Eko-radikal grup Dirt First bugün Krusty Burger önünde cesur bir protesto yaptı.
O grupo eco-radical Terra Primeiro levou a cabo um protesto ousado no Krusty Burger.
Bu gelmiş geçmiş en uçuk ve çılgın trenle Rocky Mountain kadar yükseğe çıkacaksınız.
Alcançarão as alturas da montanha com o mais louco e radical carrocel algum dia construído!
Farklı bir şeyler yapalım.
Vamos fazer alguma coisa radical!
Radikal saç kaybı.
Perda radical de cabelo.
O dönemde çok küçüktüm. 60'ların kampus eylemcisi değil miydi? Jerry Rubin ya da Mario Savio gibi.
Sou nova para me lembrar, mas ele não era um radical dos anos 60, como o Jerry Ruben?
Radikal ve yeni haberler, Tanrının Ordusunu yapmayacak... Kim Le Vaillant'ın feci kutsal bir savaşı haber verdiğini düşünür.
O que não vai agradar ao radical Exército de Deus, que afirmou que Le Vaillant havia profetizado uma Guerra Santa de proporções catastróficas.
- Radikal M, ben Hotte.
- Radical M, fala o Hotte,
Ve biz açıkça bu duruma girdiğimizde kökten bir öznelliği, bireyselliğe kökten bir uyumu kendini geniş bir nesnelliğe açan aklın biricikliğini görebilirsin.
E quando estivermos realmente nesta perspectiva, aperceber-nos-emos de uma subjectividade radical, centralização total na individualidade, o carácter único daquilo que é o espírito, que se abre a uma enorme objectividade.
McKinley'in en iyisini tecrübe etmeli.
O McKinley precisa de experimentar o mais radical.
Babam bunu neden yapsın?
É muito radical, mesmo para ele.
Senin kurtarmanın tek yolu benim eşsiz buluşumdu- - - TÜR DEĞİŞİM İŞLEMİ -
A única maneira de te salvar era o meu procedimento radical de trans-especie-ectomía.
Bilirsin işte, "kanocular", açık hava sporcuları için L.L. Bean.
Está a ver, roupa desportiva de marca, radical.
Yeni radikal bir lisan kullanmalıyız.
Usaremos as palavras de forma radical.
- Tanrım, bu büyük bir olay. Ve çok radikal. - Biliyorum.
É tão... radical.
Çok radikal bir değişiklik yapmanı beklemiyorum, ama biz bir takımız.
Não espero que faças algo radical, mas isto é uma equipa.
Memenin alınması her iki cinse de uygulanan bir ameliyat.
Uma mastectomia radical é uma operação para os dois sexos.
Ama SD-6'nın bu aşıyı halkını korumak isteyen ve biyolojik bir savaş başlatacak olan radikal bir lidere satacağını biliyoruz.
O suficiente para saber que a SD-6 pode vender esta vacina a um líder radical que queira proteger o seu povo e começar uma grande guerra biológica.
Aşırı demiştim, değil mi?
Já disse radical, certo?
Bak, sıra dışı ama zekice.
É radical, mas é inteligente.
- Şu işe bak.
Radical.
O saatte görüşürüz.
Potência máxima, feroz e radical.
Tamam görüşürüz kaptan.
Feroz e radical, capitão.
- Aahh! Bayan! - Wow.
Para isso, eu digo um até mais radical.