Reform tradutor Português
189 parallel translation
'KÜLKEDİSİ ERKEĞİ'OPERADA REFORM YAPACAK
"CINDERELLA MAN" REESTRUTURA ÓPERA
... kökten bir reform değil.
Este padre não está a iniciar uma pequena onda de reforma.
Kutsal reform davasına ihanet ettim. Bu mu?
Eu atrasei a causa sagrada da reforma, foi isso?
O sıralar Latin Amerika'da derin sosyal ayaklanma vardı. Kurtuluş İnancı. ( Reform gibi birşey )
Nessa época, havia por lá uma profunda agitação social da Teologia da Liberação.
Reform Kulübü'nün bir üyesi hakkında konuştuğunuzu hatırlatmama gerek var mı?
Tenho que lembrá-lo que está falando de um membro do Reform Club?
Reform Kulübü'ne nasıl girdiğini hayal bile edemiyorum.
Não consigo imaginar como ele conseguiu entrar para o Reform Club!
Londra'ya Reform Kulübüne dönüş zamanın tam olarak 21 Eylül Cumartesi gece saat 8 : 45 olmalı.
Compromete-se estar de volta aqui ao Reform Club, em Londres... no Sábado, 21 de Setembro às 20 : 45.
Reform Kulübü'ndeki adamların ajanı olduğumu mu sanıyorsun hala?
Você ainda acha que sou um agente do Reform Club?
Reform Kulübünün bir üyesi olarak, aklım tüm bu olanları reddediyor.
Um membro do Reform Club. Não posso aceitar essa ideia.
Trenimiz Londra'ya akşam 6 : 02'de varacak, böylece Reform Kulübe gidip bahsi kazanmam için yeterince zamanım olacak.
Nosso trem chega em Londres as 18 : 02, que nos dá tempo de sobra para ir... ao Reform Club e liquidar a aposta.
Taksi, Reform Kulübü'ne.
Cocheiro, ao Reform Club.
- Reform Kulübü'ne.
- Reform Club.
Beni ilgilendirmez fakat bu kıyafetle Reform Kulübü'ne girebileceğinizi mi sanıyorsunuz?
Desculpe, não é problema meu... mas acham que entrarão no Reform Club vestidos deste jeito?
Ahlaki Reform Birliği'ne davet ediyor.
Ainda o quer para a sua Liga de Reforma Moral.
Ahlaki Reform cemiyetleri kurmak için 5.000.000 veren... Wallingford adında Amerikalı bir mübareğe yazıp... İngiltere'deki en ilginçahlakçının Bay Alfred P. Doolittle, bir çöpçü olduğunu... yazan o muydu diil miydi?
Foi ele ou näo foi que escreveu a um tipo americano chamado Wallingford... que estava a dar cinco milhöes para fundar sociedades de Reforma Moral... para lhe dizer que o moralista mais original em Inglaterra era Sr. Alfred P. Doolittle... um vulgar lixeiro?
Reform getirmeye çalışmanın kimseye bir faydası olmaz.
Não servirá... para conseguir uma reforma.
- İkinci Reform Hastanesi.
- O Segundo Hospital Reformado.
Bu reform değil, Kilise'ye karşı açılan bir savaş.
Isto não é reforma, é guerra contra a lgreja.
Fin ordusu karşısındaki başarısızlık reform hareketlerine hız kazandırdı.
Após o fraco desempenho contra os finlandeses, foram tomadas medidas para a sua reforma.
- Bu reform hakkında ne düşünüyorsunuz, Bruno'nun önermiş olduğu?
Que pensa, desta reforma, que Bruno queria propor?
Hristiyanlık alemini bir arada tutmak için bir "reform".
Uma reforma, para reunir a cristandade.
Eğitim konsunda büyük bir reform, sağlam adımlarla geliyordu.
Uma grande reforma educativa feriria menos suscetibilidades. E tinha outras aplicações.
Onca değerli reform başlatan ve Mirabeau'nun para basma politikasına muhalefetine karşın sevilen bakan?
O homem que introduziu tantas reformas valiosas e provou ser tão popular, apesar da oposição à política de Mirabeau de emitir assignats?
Reform'u hazırlarken çok daha farklıydın.
! Eras tão diferente quando editaste o "Reforma", querido.
Ciddi değildim. Reform gerekliliğini kabullenmiş bulunuyoruz.
Agora a sério temos perfeita consciência das necessidades de reforma.
Reform, politika gibi şeyler istemiştik.
Ele queria reformas, politicas, todo esse tipo de coisas.
İyi işler, yardımlar, reform hareketlerinde her zaman büyük bir güç.
Bons trabalhos, obras de caridade, sempre um grande poder no movimento de reforma.
Nelerde reform istediniz?
O que é que queria reformar?
Benden önceki İmparator... İmparatorluğa Reform istediği için öldürüldü.
O meu antecessor foi assassinado por querer reformar o Império.
Bakalım... Yasak şehir için reform yaparken beni öldürebilecekler mi?
Muito bem vejamos se me matam por reformar a Cidade Proibida.
Bir reform okuluna gönderildim ve bu kadının evinde yaşadım.
Eu era enviado para uma detenção casa, e Iived nesta casa da mulher.
Bugün New York'ta Başkan Reagan Küçük İtalya'daki seçmenlerinden... ( Aşağı Manhattan )... ekonomik reform programını desteklemelerini istedi.
O Presidente Reagan Pediu aos eleitores de Little Italy, N.Y., que suportaram o seu programa econômico.
"Moral Reform Society"'nin başkanı olunabilir. Düşünmüyorum. Ben bunları yapabilirim ancak.
Mas eu não mereço ser presidente da Associação da Bondade.
Amaç yarışmacıların ruhlarında reform yapmak değil.
Não quero reformar os concorrentes, mas sim reformar a televisão.
Reform ardından reform duyuyoruz ve şu ana kadar kadının toplumdaki yerinin geliştirilmesi için henüz hiç birşey yapılmadı.
Falam-nos constantemente de reformas, mas nada foi feito para melhorar o estatuto da mulher na sociedade.
Daha sonra Spock, reform, silahsızlanma ve barış söylemleriyle imparatorluğun baş komutanlığına yükseldi.
Depois, o Spock ascendeu a comandante supremo do Império pregando reformas, desarmamento, paz.
O reform geçirdi ve çok iyi görünüyor..
Reformou-se... mas está bem...
Tarim alaninda yaptiginiz reform devam ediyor mu, yoksa yozlasmaya mi basladiniz?
De volta à nossa corrupta Babilônia! Bem, a Babilônia regenerou-se ou Constantine corrompeu-se?
Sen buna reform mu diyorsun?
Chama a isso uma reforma?
- Seni reform ederim, şapşal!
Eu é que te reformo, ó meu estupor desmiolado!
Reform?
Reformas!
Bayanlar baylar, bu küçük adam reform süpürgesini alıp bu eyalati tamamen silip süpürmeme izin verdi!
- É verdade. O homenzinho entregou-me a vassoura da reforma para limpar este Estado!
Bu ülkede bir reform hareketi var.
É um movimento de reforma agrária.
Yetişkinler güvenlerini kaybettiler ve gençlikten korkmaya başladılar. Sonuçta "Milenyum Eğitimsel Reform Hareketi" kabul edildi.
E, temendo os jovens, fizeram aprovar a Reforma Educativa do Milénio.
Kendisi hukuk alanında bir takım radikal görüşlere sahipti. Fenni ve Sıhhi Tesisler yararına reform arayışları içerisindeydi esasında az baş belasıydı
Ele era um cara revolucionário, radical, do tipo encrenqueiro.
Zengin olduğunda reform yapman kolaylaşır.
É mais fácil converter quando se é rico.
Reform ardından reform duyuyoruz.
Ouvimos falar constantemente de reformas...
Bir seri demokratik reform vaadinde bulundular.
Propuseram reformas democráticas.
Bunu bir reform olarak görecektir.
Nunca saí com um rabi.
O reform adayı baba.
Ele é o candidato reformista, paizinho.
Reform çalışanları.
Estudos reformatórios.