Rengârenk tradutor Português
36 parallel translation
Rengârenk bayraklar, gökyüzünde dalgalanıyor.
Panos coloridos são pendurados.
Her taraf rengârenk bitkilerle dolu.
Como as pastagens de que falam.
18 Aralık'tan itibaren trilobitler deniz tabanında beslenerek çok aşırı miktarlarda çoğaldılar, ve kabukları rengârenk mürekkep balığına benzeyen canlılar da heryerde bol olarak bulunuyorlardı.
Em 18 de Dezembro, havia vastos bandos de trilobitas, caçando nos fundos marinhos, e criaturas semelhantes a lulas com conchas multicoloridas, estavam por toda a parte.
Hem de rengârenk!
Multicolores!
Her yer rengârenk : Kırmızılar, yeşiller parıltılı ışıklar.
Tem tudo, vermelhos, verdes e parece que treme.
Rengârenk paltoları olan şu İncil'deki adam, öyle değil mi?
Sim, é o tipo da Bíblia com os casacos de muitas cores, certo? - Francamente, Vincent.
Her yer rengârenk
O que é isto? É tudo colorido.
Kasıtlı olarak yaptığımız şeylerden biri Goa'uld'un rengârenk görünüşüne baktık ve Ori'ye kesinlikle daha karanlık bir görünüş verdik.
- Onde está o meu Lo'tar, o Jarren? - Não o vi, Vossa Senhoria. Vossa Senhoria?
Yüreğimde canlı rengârenk hayalin var.
A sombra no meu coração, são suas muitas cores, o seu espírito multicor...
Ve rengârenk bir kemer.
E um cinto de várias cores.
Rengârenk lahanalar arasında küçük kameramı alayım ve gözüme ilişen diğer sebzeleri çekeyim.
Eu vou passear a minha pequena câmara pelas couves coloridas e filmar também outros vegetais que me agradem.
Teşekkür ederim ama bu rengârenk resimlere bakmaya geldim.
Obrigado, mas eu estou aqui para ver os quadros.
Bakalım Paul "Rengârenk" Crewe bir şeyler gerçekleştirebilecek mi.
Vamos ver se o Paul Crewe consegue fazer alguma coisa.
Rengârenk engel pisti mi, gıdıklama labirenti mi, lolipop yağmuru mu?
O curso de acle de arco-íris ou o labirinto de cócegas ou a chuva de pirulitos? Eu tenho que falar isto era todo o fantástico.
Çoğu mercan çok yavaş büyüse de sonunda iskelet üzeri kaplanmış rengârenk bir yaşam haline geliyor.
Contudo os corais cercam lentamente, e eventualmente o esqueleto começa a ficar incrustado de um caleidoscópio de vida.
Rengârenk yerler şaşırtıcı yaratıklar hayret verici insanlar ve tuhaf manzaralar.
Com lugares coloridos, criaturas surpreendentes, pessoas espectaculares e paisagens estranhas.
Kar için giyinip kuşandılar kışlık spor giysileriyle Beyaz Geyik Grupları için rengârenk takımlar festivallerde ışık saçacak.
Estão vestidos para a neve nos seus White Stag de sportswear de inverno, coloridas indumentárias que alegrarão qualquer ocasião festiva.
Kulüp güzelce doluyor, Pek rengârenk bir topluluk.
Está a encher bem. Uma multidão bem colorida.
Rengârenk şunlara bakar mısın?
Vejam, são coloridos.
Bu yüzden her şey yolundaymış gibi davranırız. Gökkuşağı gibi rengârenk kimliklere bürünürüz.
Então, fingimos que está tudo bem e rodeamo-nos de arco-íris.
Rengârenk patlamalar olan astronomik bir olay gibi.
É uma explosão astronómica no céu, com cores muito belas.
O yüzden göze çarpan, rengârenk bir şey arıyoruz.
Procuramos algo ousado com muita cor. Estão com sorte.
"Rengârenk nakışlı keten korsajlar..."
"As camisolas de linho de cores variadas"
Rengârenk olanlar bugünün spesiyali.
- Rainbow ticklers são os especiais do dia. - Hã? Aqui.
Suyun üzerindeki rengârenk tabakayı görüyor musun?
Vês a película iridescente na superfície da poça de água?
Daha çok bilinen adıyla Batman. Dick Grayson'ın akıl hocası, vasisi. Dick de geceleri rengârenk kostümü içinde süper çocuk oluyor.
Mentor do Dick Grayson, o órfão sob a sua proteção que, à noite, usava as vestes coloridas do Rapaz Maravilha, conhecido por...
Öyle mi? Tıpkı senin gibi. Rengârenk hayat ve sevgi dolu.
- É tal e qual tu... cheio de cor, vida e amor.
Saçmasapan, rengârenk bir fantezi dünyasında yaşıyorsun.
Tu vives num mundo ridículo de fantasia e nuvenzinhas coloridas.
- Rengârenk yüzünü yine, ciddi misin?
- Tens a cara a piscar. A sério?
Seni gördüğüm gün hayatım rengârenk oldu.
A primeira vez que vi você, minha vida se tornou colorida.
Bir varmış bir yokmuş, zamanın birinde görkemli bir kral varmış. Müzik ve sanatın eksik olmadığı rengârenk bir krallıkta asil ağabeyiyle beraber yaşayıp giderlermiş.
Era uma vez, um rei majestoso, que vivia com o seu irmão nobre, num reino colorido onde a música e a arte eram celebradas.
Rengârenk olan erkek tavus kuşları.
Os pavões é que são coloridos.
Biraz para ayırıp o rengârenk ruhu kucaklayabililriz.
Podemos poupar dinheiro e abraçar esse espírito rebelde.
Bir, iki, üç, dört, beş. Rengârenk çocuklar.
Cinco miúdos, cores diferentes...
Bir yıl yaşayan bitkilerden ekeriz. Baharda rengârenk olurlar, değil mi?
Umas plantas anuais para isto ficar colorido na Primavera.
"Sıra dışı hava ve rengârenk gökyüzü ile birlikte..."
Como um céu pintado.