Reynolds tradutor Português
1,654 parallel translation
Keith Reynolds'ı ben öldürmedim.
Não matei Keith Reynolds.
Keith Reynolds'ı öldürmek için kimin sebebi vardır diye Liberty Coast'un tahsilat hesaplarına baktım.
Estava a passar pela colecção do Liberty Coast considerando quais motivos teria para matar Keith Reynolds.
Sana Keith Reynolds'tan bahsetmiş miydi?
Contou a você sobre Keith Reynolds?
Reynolds vurulunca etrafında döndü. Yani kurşunun nereden geldiğini anlamak imkânsız.
Quando Reynolds acusou o golpe girou sobre si, tornando impossível mostrar de qual direcção veio o disparo.
Keith Reynolds'la seks yaptıktan sonra mı aradı?
Foi depois de fazer sexo com Keith Reynolds?
Emirler Başkan yardımcısı olan Caroline Reynolds tarafından veriliyordu.
Estas ordens foram dadas por Caroline Reynolds, que era vice-presidente.
Bu, Bay George Reynolds. Sağırlar okulundaki öğretmen.
Este é o George Reynolds, professor da escola de surdos.
- Burt Reynolds ile.
- Quem? Burt Renolds.
Harold Reynolds, Yüce Tanrım.
Harold Reynolds, meu Deus!
Yarbay Reynolds P9C-882'deki keşfi yürütüyor Ori'nin Galaksi'deki ilerleyişini izlemek üzere süregelen bir görevin parçası olarak.
O Coronel Reynolds tem efectuado reconhecimento em P9C-882, como parte da missao de seguir os avanços dos Ori na galáxia.
Yarbay Reynolds ve ekibi geçitte bekliyorlar.
O Coronel Reynolds e a sua equipa estao a aguardar no portal.
Reynolds, bu Mitchell.
Reynolds aqui Mitchell.
Yarbay Reynolds, cevap verin.
Coronel Reynolds, responda.
birisi Baker ve Reynolds'u halletmiş.
Ei! Alguém pegou Baker e Reynolds.
Reynold'un adamları?
Nada dos homens do Reynolds?
Başkan Reynold's sizin hayatınızı mahvetti. benimkini de mahvetti.
A Presidente Reynolds estragou a vossa vida, estragou a minha.
Kız kardeşim de bir defasında hava alanında Burt Reynolds'ı görmüş ve adam onun ev kredisi için bile kefil olmamış.
E a minha irmã uma vez viu o Burt Reynolds num aeroporto, e ele nem sequer co-assinava a hipoteca dela.
Diğer yandan Peder Reynolds iki ay önce Tanrı'dan yardım dilemeye başlamış.
No entanto, o Padre Reynolds começou a rezar a pedir ajuda a Deus há dois meses, certo?
Peder Reynolds, sizi gördüm. Dua ediyordunuz.
Padre Reynolds, eu vi-te a rezar e a chorar aqui.
... Terrence Steadman'ın cinayetinden dolayı ölüm cezasına çarptırılmıştı.
... homicídio de Terrence Steadman, irmão da Presidente Reynolds.
Başkan Reynolds, yarın programı dahilinde yapacağı Denver ziyareti için Colorado'ya geçecek...
Hoje, Reynolds desloca-se ao Colorado, para uma visita marcada a Denver, que...
Başkan Reynold's, benim hayatımı da sizlerinki kadar mahvetti.
A Presidente Reynolds destruiu-lhes a vida? Destruiu a minha.
Çeşitli eyaletleri ziyaret ederek konuşmalar yapan ve bugün Grand Carlisle Hotel'de de bir konuşma yapacak olan Başkan Caroline Reynolds'ı bekliyorlar.
Espera-se a chegada da Presidente Caroline Reynolds, que continua a sua ronda de discursos, hoje, no Grand Carlisle Hotel.
Caroline Reynolds.
Caroline Reynolds.
Başkan Reynolds, dün akşam Wind City'deki iki günlük gezisinin ilk durağı olan Chicago'daki sermaye arttırma toplantısına katıldı.
A Presidente Reynolds foi a uma angariação de fundos, em Chicago, ontem à noite, no âmbito da sua estadia de dois dias nesta cidade.
Reynolds'ın gördüğü ilgi, haftanın son günlerinde Indianapolis, Detroit'de ve Michigan Flint'de yaptığı toplantılarla ülkenin orta kesiminde de giderek artıyor.
A popularidade de Reynolds continua a aumentar no Midwest, com visitas marcadas a Indianapolis, Detroit e Flint, Michigan, mais no final da semana. Numa angariação de fundos Democrata no Milwaukee...
Jillian Reynolds ile eğlence haberleri.
Aqui está Julianne Reynolds com as notícias de entretenimento.
Bu kaydı onlara verirsek, Caroline Reynolds'u koltuğundan indirmek için gereken delili de ellerine vermiş oluruz.
Se lhes dermos a gravação, terão o motivo necessário para atingir a Caroline Reynolds.
Keybedecek ne bir işi ne de başkana sadakati var.
Não tem emprego a perder, nem lealdade para com a Reynolds.
Tıpkı bizim gibi Reynolds'un o koltuktan inmesini istiyor sadece.
Quer vê-la desaparecer, tal como nós.
Windy kasabası sakinlerini zor bir gün bekliyor. Seaburn Oteli'nin altı blok çapındaki tüm sokaklar Başkan Reynolds'un bu akşam yapacağı konuşma yüzünden trafiğe kapatılmış durumda.
Será um dia difícil para os viajantes, na Cidade Ventosa, com todas as ruas num raio de seis quarteirões do Grand Carlisle Hotel cortadas ao trânsito em preparação para o discurso desta noite, da Presidente Reynolds.
Caroline Reynolds'ın suç işlediği anlaşılıyor.
Prova a culpa de Caroline Reynolds.
Baş haberimize devam ediyoruz. Caroline Reynolds az önce A.B.D. başkanlığından istifasını açıkladı.
E, no tema de abertura, Caroline Reynolds anunciou, ainda há pouco, que abandonava a presidência dos Estados Unidos.
Özel Ajan Jack Malone. Ben Emily Reynolds.
- Agente Especial Jack Malone.
Sam'in kızkardeşiyim.
- Emily Reynolds, irmã da Sam.
Hepsi Emily Reynolds'a mı ait?
Tudo isto pertence a Emily Reynolds?
Emily Reynolds davalarınızla ilgili biri mi?
Essa Emily Reynolds faz parte de um dos vossos casos?
Hayır, Fairfield County'den arama emri Emily Reynolds'un kaçırılmasıyla bağlantılı bir cip için.
Não, é um alerta de Fairfield County para um SUV em ligação ao caso do rapto de Emily Reynolds.
Andrew Reynolds.
Andrew Reynolds.
Emily Reynolds bu konuda nasıl yardım edebilir ki?
E como poderia a Emily Reynolds o ajudar com isso?
Herhalde beni aptal sanıyorsunuz, Bayan Reynolds.
Deve achar que sou idiota, Sr.ª Reynolds.
Sonucunda Henry, Emily Reynolds'ı kaçırmış onu eskiden ailesine ait bir mülke götürmüştür.
Como resultado, Henry raptou Emily Reynolds e levou-a para uma propriedade que antes pertencia à sua família.
Orada Özel Ajan Spade onunla karşılaşmış ve teslim olmayınca da başkalarının özellikle de kendisine silah doğrultulan Emily Reynolds'ın yaralanmasını engellemek için ona bir el ateş etmiştir.
Lá, a Agente Especial Spade confrontou-o e, quando ele não se entregou, disparou contra ele uma vez para evitar que fizesse mal a outros, nomeadamente a Emily Reynolds, a quem tinha uma arma apontada.
Merhaba. Emily Reynolds. Sam'in ablasıyım.
Olá, sou Emily Reynolds, irmã da Sam.
Pamela Reynolds, TCB'de program yapıyorum.
Pamela Reynolds, directora de programas na TCB.
Emirleri, o günlerde başkan yardımcısı olan Caroline Reynolds verdi.
Essas ordens foram dadas pela Caroline Reynolds, que era vice-presidente na altura.
Yeni bir tanık ifadesine göre eski başkan Reynolds kardeşi Steadman'ın ölmüş gibi gösterilmesi olayına karışmış görünüyor.
Um novo depoimento revelou que a antiga Presidente Reynolds foi cúmplice na encenação da morte do irmão, Terrence Steadman.
Ama Adalet Bakanlığı Başkan Reynolds olayına çok önem veriyor ve en küçük ayrıntıya kadar iniyorlar.
Mas o Departamento de Justiça está extremamente motivado para afundar os negócios da presidente Reynolds.
victor reynolds başka bir ülkeden Usher'ın evine gelmekteydi.
Victor Reynolds viajava sozinho pelo atractivo país, direitinho para a casa do Usher.
Peder Reynolds?
Padre Reynolds? Descanse.
- CTU, Reynolds.
- UAT.