Reçete tradutor Português
668 parallel translation
İşte reçete, iki saatte bir birer tane için.
Aqui tem a receita e tome isto de duas em duas horas.
Ben gidip bir reçete daha alayım.
Vou á procura de outra receita.
ªey, 1 5 yaºimda eczanede iºe girdim, reçete yaziyordum.
Aos 15 anos, trabalhei ao balcäo de uma farmácia.
Reçete yazmak için 21 olmak gerekmiyor mu?
Näo é preciso ter 21 anos para isso?
Yeni reçete gerekir mi?
Quer outra receita?
Burada ne yaptığımı sanıyorlar, reçete yazdığımı mı?
O que acham que estou a fazer, a dar receitas?
Adıma reçete var.
Há uma receita médica em meu nome.
Eğer 10 dakikada dispansere gelirseniz bir reçete veririm.
Se vier ao dispensário daqui a 10 minutos, terei uma receita para si.
Hayatı tedavi etmem için reçete mi vermemi istiyorsun? Otursana.
Por acaso pensa que posso lhe receitar algo para curar a vida?
Ve sonra Ollie'ye yatıştırıcı için bir reçete vereceğim.
E darei a OIlie uma receita de alguns barbitúricos.
İyiyim diye sana benim için reçete yazıyor demek.
Eu estou bem, mas ele dá receitas para mim.
Bugün yazdığınız en iyi reçete Doktor.
A melhor receita que passou hoje, Doutora.
Bir reçete.
Um medicamento.
Bir reçete.
É uma receita médica.
Doktor tavsiyene tam uygun bir reçete.
É mesmo o que o médico receitou.
Bundan daha iyi bir reçete yazamazdım.
Não poderia ter receitado melhor.
Bu bir reçete meselesi.
Isto foi uma prescrição.
Size reçete yazamam.
Eu não posso passar-lhe uma receita.
Bu reçete, Ritalin alabilmeniz için.
Uma receita de Ritalin.
Yukarıda, kör olası kaplan için sahte reçete hazırlıyor.
Está lá em cima a falsificar receitas para a porcaria do tigre.
Belki bana bir reçete yazsan iyi olur.
Talvez deva receitar-me algo.
Temiz hava ve sağlıklı bir faaliyet işte size önereceğim reçete bu, leydim.
Ar fresco e actividade saudável é a minha prescrição para si, milady.
Burada nasıl bir reçete var öyle.
É o diabo duma receita, esta aqui.
Reçete için bunu ona veriyorsun, iyileşeceksin.
Dê-lhe isto pela receita e vai ver que fica bem.
Yahut öldüreceğini. — Reçete falan olmadan mı?
Se não limpar, mata-te.
"Reçete" ise ilaçlar içindir ki buraya gelebileceğini sanıyorsan onlardan da bir sürü almışsın demektir.
Prescrição é para remédios e tu deves estar a tomar algum se achas que vais entrar.
Bunları sana kim reçete etti?
Quem te prescreveu esses?
Senin için bir reçete yazayım.
Eu passo-te uma receita.
Belki doktorum reçete yazabilir.
A médica que me desintoxicou talvez prescreva algo.
- Bir reçete yazayım...
- Vou receitar...
Neyse Monoxidil almaya gelmiştim ama reçete gerekiyormuş.
De qualquer maneira, vim comprar Monoxidill, mas é preciso receita médica.
Çok esaslı reçete yazardı.
Passava receitas que era uma alegria.
Yalnızlık için bundan daha iyi bir reçete duymadım.
Essa foi a melhor fórmula para solidão que alguma vez ouvi.
- Ayın 28'ine kadar başka reçete yazılmamış.
- Só foi receitada no dia 28.
Ateşi bile yoktu! Sadece bir reçete için geldiler.
Veio só buscar uma receita.
Sadece bir reçete almak için içeri girdi. Bazı antibiyotikler için.
Só lá foi buscar uma receita de antibiótico.
Uyuşturucu yazarken kırmızı reçete lazım. Bunun için vaktim olmadı.
Receitar um narcótico requer alguma papelada e não tive tempo para isso.
Dr. Rıza ne reçete yazmış,
O que receitou o Dr. Raza?
Baş ağrısı için ona peridine reçete yazıyor Hasta muayene etmeden.
Receitou meperidina, sem um exame completo do doente.
Reçete yazdığımda Dozaj için Yüksek Mahkemeye sormam gerekiyor mu?
Quando passar uma receita, tenho de pedir ao Supremo Tribunal que autorize a dosagem?
Paran varsa reçete doldurabilir.
Ele consegue passar receitas se tiveres o dinheiro.
60'lı ve 70'li yıllarda, Ephemerol adında deneysel bir ilaç vardı bol sayıda hamile kadına reçete ile verildi.
Nas décadas de 50 e 60, havia uma droga experimental chamada Efemerol. receitada a um grupo considerável de mulheres grávidas.
Aslında, doktordan reçete alırsan, sigorta bunu karşılıyor.
E se arranjarmos declaração médica, é tudo pago pelo seguro.
Şu reçete ne olacak?
E a tal declaração do médico?
Biz düşünüyorduk, bize bir reçete yazabilir misin diye. Ve yapamazsan, inan bana, önemli değil.
Gostávamos de saber se podias passar uma declaração, mas se não puderes, não faz mal.
3 reçete.
Três declarações.
- Bana reçete mi aldın? - Evet.
Arranjaste-me uma declaração?
Böyle yakalandı işte. 2 doktordan 4 reçete gönderdik.
Apanharam-no por isso! Mandámos quatro declarações de dois médicos!
Reçete yazmaktan nefret ediyorum.
Vender sem receita médica.
Bir reçete mi?
Um medicamento?
Hemşiresi, ilaç için reçete lazım dedi.
- Ele morreu.