English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ R ] / Rm

Rm tradutor Português

43,668 parallel translation
Kırmızı Hulk kendi takım arkadaşlarını bu şekilde ekiyor.
Hulk Vermelho, abandonar os companheiros desta forma...
Merak ediyorum acaba Kırmızı bunları nasıl geçti.
Gostava de saber como é que o Vermelho passou por isto.
İstediğim şey Kırmızı'ya ne olduğunu öğrenmek.
O que quero, é saber onde é que está o Vermelho.
Yoksa kırmızı yeşile mi?
Ou vermelho para verde?
Ama Kırmızı Hulk'u görünce, daha mükemmel bir silah için bir fikir aklıma geldi.
Mas quando vi o Hulk Vermelho, pensei numa arma mais perfeita.
- Selam Kırmızı?
- Vermelho?
Bitir işlerini Kırmızı Hulk.
Apanha-os, Hulk Vermelho! Esmaga-os.
Geri çekil Kırmızı.
Pára, Vermelho.
- O bizi yere sermeden Kırmızı'yı yere yık.
Derrubem-no antes que nos derrube a nós!
Gama gücüne sahip Kırmızı Hulk.
Hulk Vermelho com força gama.
Kırmızı'nın gama seviyesi çok yüksek.
O nível gama do Vermelho agora está fora da tabela.
Bunu hiç düşünmemiştim fakat aynı şey Kırmızı'nın yerine kolayca bizim Hulk'un başına da gelebilirdi.
Nunca pensei nisso, mas a mesma coisa podia ter ocorrido com o nosso Hulk em vez do Vermelho.
Kırmızı yakalandın!
Vermelho, foste apanhado!
Kırmızıkanat modu!
Modo Asa Vermelha!
Falcon yere yapıştırıldı ve Kırmızı bize doğru geliyor.
O Falcão está no chão e o Vermelho vem para aqui.
Kırmızı oralarda bir yerde.
O Vermelho está ali em algum lugar.
Bu Kırmızı Hulk mu?
Aquele é o Hulk Vermelho?
Kırmızı Hulk'u durdurmama yardım et.
Ajuda-me a derrotar o Vermelho.
Kırmızı!
Ei, Vermelho!
- Peki ya sana Kırmızı'nın uğradığı süreci kopyala bileceğimi söylesem?
- E se eu te dissesse... que tenho uma coisa para duplicar o processo do Vermelho?
Kırmızı'yı durdurmak için başka bir yol bulabiliriz.
Podemos procurar outra forma de parar o Vermelho.
Bayım, banka soymak beyazlarla işbirliği yapmak için aklımı kaçırmış olmam lazım.
Ouça, eu tinha de ser doido para fazer um assalto com dois brancos.
Beyaz mı? Yoksa kırmızı mı?
Branco... ou vermelho?
Commodus, Germen kabileleriyle savaşı sonlandırmıştı. Bu da Romanın bazı nüfuzlularının gözünden düşmesine neden olmuştu.
Cómodo acabou com a guerra contra as tribos germânicas perdendo influência entre alguns dos cidadãos mais influentes de Roma.
Şehir çıldırmış.
A cidade endoideceu.
Dio, onu kandırmış olmalı.
O Dião deve tê-la obrigado.
- Hiçbr şey kaçırmıyorsun, değil mi?
Conheces a Srt.ª Step, não é?
Kimseyi kandırmıyorum!
Não estou a inventar nada.
Aptallar sürüsü. Hepsi aklını kaçırmış.
Estes malucos estão a deixar-me louco.
Hükümet kırmızı alarm emri verdi.
Foi emitido um Alerta Vermelho.
Hükümetin kırmızı alarm verdiği doğru ama bu sadece tedbir amaçlı.
Tem razão quanto ao Alerta Vermelho. Mas foi emitido por prevenção.
Kırmızı halıya davet ediliyorsun İnsanlar senin ismini tezahurat ediyor
Fazes parte de um mundo diferente.
Kırmızı bir kapüşon takmıştı.
Capuz vermelho...
Kırmızı kapüşon mı takıyordu?
De capuz vermelho?
Hep aynı telefoncu var. Kırmızı kapüşonlu telefoncu.
Sempre o Phoner do capuz vermelho.
Halüsinasyon görüyorum çünkü o kırmızı kapüşonlu şerefsiz zihnime fikirler soktu.
Alucinar porque o anormal de capuz vermelho põe pensamentos na minha mente.
Garnizonlarınızdan birine saldırmışlar.
Alguém atacou uma das vossas guarnições.
Belki de Blackhand sizi alandan bilerek uzaklaştırmıştır...
Talvez o Blackhand vos tenha mantido em segurança e longe do campo de batalha?
- Arkadaşım burada işini yaptırmıştı.
- Disse que ela fez cá um trabalho.
Hiç çok kan kaybedip gözlerini açtığında tek gördüğün kırmızı oldu mu?
Já sangraste tanto que, quando abres os olhos, só vês vermelho?
Dördüncü masadaki kadın her hafta ağırlığınca kırmızı lahana yiyormuş.
Uma senhora da 4 diz que tenta comer o seu peso em couve roxa por semana.
Mutfakta o kadar kırmızı lahana var mıdır?
Como é que eu sei que a cozinha tem tanta couve roxa?
Jalapeño diye bir oda arkadaşım var. Penisinin ucuna gülen surat dövmesi yaptırmış, böylece işediğinde gün ışığı kusuyormuş gibi görünüyor.
Partilho um quarto com um homem chamado Jalapeño que tem um rosto sorridente tatuado na ponta de pénis para quando mijar parecer que está a vomitar sol a brilhar.
Bir sigara molasına çıktım, neler kaçırmışım.
Uma pausa para um cigarro e perde-se uma data de coisas, certo?
Jefferson bölgesinde kırmızı bir ticari aracın karıştığı bir polis takibi var.
Imagens em directo de uma perseguição policial em Jefferson, com uma carrinha vermelha.
Ve sen, bir de, bir sürü kırmızı ışığı ihlal ettin.
Fartaste-te de passar sinais vermelhos no parque.
Kara Dul? Kırmızı?
Vermelho?
Gel bakalım Kırmızı.
Anda lá, Vermelho.
Delirmişsin. Aklını kaçırmışsın.
Perdeste a cabeça?
Kırmızı ve mavi renklerini vermesini bilirim Hazır
Contra-regra a enviar o Bruno Mars.
Hey! Kırmızı ışık!
Sinal vermelho!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]