Rst tradutor Português
157 parallel translation
Tırstı!
Quer jogar?
Dostum, bu sanki "yok etme yarışı" gibi oldu. Tırstım!
- Isto parece um derby de "abolição".
Korktu. Acayip tırstı.
Estava, assim, a vacilar.
- Tırstı lan.
Ele vai bazar. Porra!
Küçük bir artçı depremden mi tırstınız?
Medo de um pequeno tremor de terra?
Evet, selam. RST Video'dan arıyorum. Müşteri numarası 4352.
É do RST Video, cliente no 4352.
Bir Quick Stop Dükkanı ve RST Video'nun çalışanlarıyız.
Somos empregados numa loja da conveniência e de um vídeoclube.
- Nerde kaldınız? - Bu mal tırstı.
- Porque demoraram tanto?
Tırstığımız zaman daha iyi savaşıyoruz.
Lutamos melhor com as calças borradas.
- Ve o da tırstı.
- Acobardou-se.
Tırstım.
Ooh, assustador!
Ne bileyim bunu düşündükçe tırstığın falan olmuyor mu?
Quero dizer, não te passas da cabeça, nem nada?
Bu güçtür. Bu üstünlüktür. Bu da sınırsız hırstır.
Representa força, superioridade e ambição sem limite.
- Şimdi tırstın, değil mi?
- As coisas viraram, hein?
Antrenöre göre, onu odasında birkaç dakika yalnız bırakmış geri gelmiş, o gitmiş. Bence tırstı.
De acordo com o treinador, deixou-o alguns minutos sozinho, voltou a entrar e ele tinha desaparecido.
Hayır, acayip tırstım ama adam birden özür dilemeye başladı.
- Não, porque ele pediu desculpa.
Tırstılar.
Assustaram-se.
Beni anlıyor musun? Eğer adamı tırstırırsak, onu ele geçiremeden kendini havaya uçurur.
Se o assustarmos, rebenta consigo próprio.
Nick deneyecekti, ama tırstı.
O Nick ia tentar a sorte, mas conteve-se.
Oda hizmetlerinin onlardan çok tırstığını da bilmen gerekiyor.
Devias saber que as empregadas de limpezas estão assustadas com eles.
Ben saçımı kestim, tabii ki o tırstı.
Eu cortei o meu cabelo, e claro, ela recuou.
Ben tırstım.
Estou torcendo para que ele se recupere logo.
- Felaket tırstım şimdi.
- Estou borrado de medo.
- Fena tırstı.
- Passou-se!
Tırstın, çünkü sen bir tırsaksın.
Cagou tudo porque é um imbecil.
Büyük ihtimalle tırstı.
Deve estar inquieto com isto tudo.
Önemli olan hayatta kalmak için gösterdikleri hırstır.
O que conta é o desejo de sobreviver.
Tırstın mı?
Estás com medo?
- Pete tırstı.
- O Pete teve medo.
Siz tırstıysanız, tamam.
Se vocês se querem acobardar, tudo bem.
Nasıldır bilrsin. Uçağın geri dönüyor olduğunu anladı, tırstı ve silahtan kurtuldu.
Sabes, descobriu que o avião regressava, ficou assustado e largou a arma.
Tırstırma beni...
Não me assustes...
- Tırstın mı, Ari?
- Estás um bocado assustadiço, Ari?
Biraz tırstım şu an.
Estou a ficar assustada.
Tırstın mı?
Você é uma garotinha?
Ne o tırstın mı yoksa?
Está a ficar tímido?
Tırstın.
Estás com medo.
- Ben.. ben.. yok bişey Biraz tırstım da
Não foi nada, só estava um pouco assustada.
Yine tırstın değil mi?
Acagaçaste-te outra vez, não foi?
O'nda beni tırstıran bir şeyler var. Bunu açıklayamam.
Tem alguma coisa nele que me assusta... não sei explicar...
Kavga edecek misin yoksa tırstın mı?
Vamos lutar ou quê?
Bir an acayip tırstım.
Estava preocupada.
Evet, John Casey beni tırstırıyor.
Sim, o John Casey assusta-me.
Büyük kaçış planını yapman gerekmiyor mu? Tırstı demek.
Aquele som pode magoar as pessoas.
" Tırstım.
Eu tremo de medo!
Üşüdüm ve tırstım.
Estou com frio e assustado.
- Hayır, Lisa tırstı.
- Não, a Lisa cortou-se.
Çok tırstım.
Foi arrepiante.
Vuruldu, çünkü tırstı.
Mataram-no porque se acovardou.
İlk önce Of the fırst order.
- De primeira ordem.
Tırstın mı?
Está louco?