Sabine tradutor Português
401 parallel translation
"İşaret verildiğinde, kılıçlar çekildi naralar atıldı Sabin kızlarının namusları ellerinden alındı."
"E quando foi dado o sinal, puxando das espadas deles com um grande grito. Eles arrebataram as filhas de Sabine."
"Gelin için bu gelenek hala var. Evin eşiğinden kendi başına geçmemeli. Hoyratça alınan Sabin kadınları anısına, kocasının kucağında geçmeli."
"E continua o costume até hoje para a esposa, não de passar o tesouro do seu marido, mas para ser erguida em memória das mulheres de Sabine que foram levadas com violência."
Pecos'tan Sabine'ye uzanan.
a cobrir os campos desde Pecos até Sabine...
- Sabine'den Steve Miles. - Steve Miles?
- Steve Miles, de Sabine.
Sabine Pass'ta Mary diye bir kız vardı. Hatırladın mı?
Recorde Sabine Pass e uma garota chamada Mary.
- Sabine Pass'ı hiç duymadım.
- Nunca ouvi falar de Sabine Pass.
ve Sabine Pass'ta neler olduğunu biliyor musun?
E sabe o que aconteceu em Sabine Pass?
Burası Sabine Nehri.
Aqui fica o Rio Sabine.
Catherine ve Jules, Ren yakınında bir evde oturuyorlardı. Küçük bir kızları olmuştu, Sabine. Jim mektubunda Jules'a soruyordu :
Catherine e Jules moravam num chalé perto do Reno e já tinham uma filha pequena, a Sabine.
- İşte Sabine.
- Bom dia, Catherine. Esta é a Sabine.
Sabine bile yardım ediyor. Bataklıklara gittiğimde bana eşlik ediyor.
Até a Sabine participa acompanhando-me nos pântanos.
Mathilde, biraz önce gördünüz, komşu çiftçinin kızı. Ev işlerinde ve Sabine'e bakmamda bana yardımcı oluyor.
A Mathilde, que já viu, é a filha de um caseiro vizinho, ajuda-me a cuidar da casa e da Sabine.
- Yatağa gitme zamanı, Sabine.
- Sabine, está na hora de despedir.
Jules cepheye döndü. Dokuz ay sonra Sabine doğdu.
Ele partiu de novo e a Sabine nasceu nove meses mais tarde.
Sabine Jules'a pek benzemiyor. İnanıp inanmamakta serbestsiniz.
- Ela não se parece muito com o Jules.
Sabine Jules'dendi.
- Acredite no que quiser.
- Sabine ve Mathilde'nin odası.
- O quarto da Sabine e da Mathilde.
Özellikle Sabine hepsini kahkahadan kırıp geçiriyordu.
O idiota era um de cada vez, sobretudo a Sabine que provocava sorrisos.
Evet, biz daima birlikte olacağız..... ikimiz, ihtiyarcıklar gibi...
Ficaremos sempre juntos, os dois, até sermos velhinhos. Sim. Com a Sabine e os filhos dela.
Sabine Kızlar Okulundan.
No Colégio Feminino Sabine.
Sabine'i gördün mü?
Encontraste-te com a Sabine?
Ah... Benim güzel sevgilim, Sabine, lütfen.
Minha linda acompanhante, Sabine, por favor.
Sanine'yi şehre götüreceğim.
Vamos levar a Sabine à cidade.
Keith de Sabine'yi davet etti.
O Keith convidou a Sabine.
Sabine'ye evlilik teklifi yapmayı düşünüyorum.
Estou a pensar pedir a Sabine em casamento.
Sabine, gidelim.
Sabine, vamos.
Hadi, Sabine.
Anda, Sabine.
- Sabine'ye.
- Para a casa da Sabine.
Ben, Keith, Sabine'yi karım olarak kabul ediyorum.
Eu, Keith, aceito-te, Sabine, como minha mulher.
Sabine.
Sabine.
- Sabine... affedin beni, lütfen.
- Sabine... Perdoa-me, por favor.
Benim güzel sevgilim, Sabine, lütfen.
Minha linda acompanhante, Sabine, por favor.
- Mitchell Sabine.
Mitchell Sabine.
Sabine de Kercoz'un günlüğünü talep ediyoruz. "
Solicito o empréstimo do diário de Sabine de Kencoz ".
Sabine, yazıları arasında bulunan bir günlükte LaMotte'un 1859'da İngiltere'yi ziyareti ve sonra gizemli bir misafirin gelişinden söz ediyor. "
Entre os papéis da Sabine estava o seu diário... no qual escreveu sobre a visita de LaMotte à Bretanha em 1859... e a chegada posteriormente de um visitante misterioso ".
- Sabine keyifsiz gitti. Doğrusu...
A Sabine saiu de mau humor.
- Sen de bunları Sabine'e söyledin, öyle mi? - Hayır, bu şekilde değil.
E tu disseste isso à... à Sabine?
Sabine Moreau New York'ta.
A Sabine Moreau está em Nova Iorque.
Benim Brüksel'deki buluşmaya oymuş gibi gitmemi. Milos Sabine denen bir adamdan bir paket alacağım.
Ir a Bruxelas, fazer-me passar por ela e receber um pacote do Milos Sabine.
Sabine hakkında bulabildiğin her şeyi bul. İş ortaklarını, en son nerede görüldüğünü.
Descobre tudo sobre os associados da Sabine, o último paradeiro.
Şu anda kiminle Sabine?
Quem está com ele, Sabine?
Sabine!
Sabine?
- Sabine.
- Sabine.
Son bir soru, Bay Clay.
Chamo-me, Sabine. Uma última pergunta, Sr. Clay, por favor.
Adım Sabine.
Eu me chamo Sabine.
- Merhaba, Bay Jim.
- Bom dia, Sabine.
Sabine de benim yanıma.
A Sabine fica ao meu lado.
- Merhaba, Sabine.
Bom dia, Sabine.
Durumumu anlıyor musun?
Diz-me, prima Sabine... como achas que são as coisas? Sabes como são as coisas, não é?
Sabine değil mi?
Sabine.
Evet Sabine.
Xavier.