Sanmam tradutor Português
3,667 parallel translation
Sanmam, çünkü alması için ona yalvardım.
Acho que não, implorei para o levar embora.
Tanrının rasgele işlerine bakacak olursan, sanmam
Eu dou graças a Deus.
Hiç sanmam bir, ikincisi ben de gazete okuyorum. Zor durumda olan sizlersiniz.
Um, não acho nada, dois, leia os jornais, empobrecidos estão vocês todos, os bancos.
Bu kadar çok yapabileceğimi sanmam ayrıca bundan biraz daha koyu olacak.
Provavelmente não será assim tanto e provavelmente vai ser mais espessa do que isso.
Umurunda bile olacağını sanmam.
Ele não se importa.
Hiç sanmam.
Duvido.
Sanmam.
Não me parece.
Şu an yüksek dozda sakinleştirici verilmiş durumda. Birkaç saat boyunca uyanacağını sanmam.
Está severamente sedado neste momento, por isso não espero que acorde nas próximas horas.
Babamın öyle birini tasvip edeceğini sanmam.
Não sei se o meu pai iria aprovar um homem assim.
Bunu yapabileceğimizi sanmam.
Acho que não vamos conseguir.
Sanmam.
Acho que não.
Ya koparsa? - Herhangi bir gönüllü bulacağını sanmam.
Não creio que consigas voluntários para isso.
Hiç sanmam.
Duvido disso.
Geleceğini pek sanmam ama, ben varım.
Não estou a imaginar, mas eu alinho.
Burnuma sığacağını sanmam.
Não acho que caibam.
Gördüğünü sanmam.
Podes não os ter visto.
- Sorun edeceğini sanmamıştım.
Não achei que te importasses.
Yok, sanmam.
Não, acho que não.
Öyle olduğunu sanmam.
- Acho que não tens razão.
Evet, zamanda yolculuk yapan bir nişancının resmini arananlar listesine koyabileceğimizi sanmam.
É, não acho que possamos colocar um sniper viajante do tempo na lista dos mais procurados.
- Sorun şu ki... Şu anda kimseyi görmek isteyeceğini sanmam.
Acho que ela não quer ver ninguém.
Lord Varys'in sebzeli balık sevdiğini sanmam.
Não me parece que Lorde Varys goste de tarte de peixe.
Çocuklara göre bir öykü olacağını sanmam.
Imagino que não seja uma história adequada para crianças.
Ama her ne olduysa, onu bir daha göreceğimizi sanmam.
Mas o que quer que tenha acontecido, não creio que a voltemos a ver.
Bunu bir daha yapacağını sanmam.
Não creio que voltes a fazê-lo.
Açıklamak isterim, ama siz ikinizin anlayacağını sanmam.
Eu explicava melhor, mas não vais entender.
Hiç sanmam.
Nem posso acreditar.
Kimsenin onu ciddiye alacağını sanmam.
Duvido que acreditem numa palavra dela.
Burnunu düzeltirdim ama buradaki popülariteni düşünürsek fazla dayanacağını sanmam.
Podia arranjar o nariz, mas dada a tua popularidade por cá não devia durar.
Şerifle aynı evde yaşadığınıza göre izinsiz girmekten bizi tutuklayacağını sanmam.
És colega de casa com a Xerife, então duvido que ela nós prenda por invasão ao domicilio.
Hayır, Emma'nın yapacağını sanmam.
Não, duvido que tenha sido a Emma.
Sanmam.
Espero que não.
Unutabileceğini hiç sanmam.
Eu não acho que tu possas esquecer.
Sanmam, aslına bakarsan, bizden biraz daha zekiler.
Não, na verdade são um pouco mais espertos do que nós.
Hiç sanmam.
Não há hipóteses.
Şunları hemen çalışmaya başlat. Açığı kapatabileceğimizi pek sanmam.
O prazo está quase estourando, e não conseguirei recuperar o tempo.
- İyi olduğunu sanmam.
Bom é que não é.
Sen Trippe'nin favorisi, jet çağının yeni yüzüsün. Sanmam.
És o ás do Trippe, a nova cara da era do jato.
Hiç sanmam.
Ainda vai dar o teu nome à companhia.
Grayson'ların babasından ne kadar nefret ettiklerini düşünürsek işin hayra alamet olduğunu hiç sanmam.
Dado o quanto os Grayson odeiam o pai dela, eu diria que não deve ser nada de bom.
Bu yüzden kimsenin pek konuşacağını sanmam.
Não esperava que alguém falasse.
Vampir olmayi istemis olmasi mümkün degil. Seçme sansi verdiklerini bile sanmam.
Ela nunca quis ser vampira, mas duvido que tivesse alternativa.
Hadi ben tamam da sen, hiç sanmam.
Eu sei. Eu ainda percebo, mas tu, não estou a ver.
Bundan sonra da yaşayacağımızı sanmam.
Duvido que teremos agora.
Sanmam.
Não.
- Ben de öyle sanmamıştım zaten.
Não foi isso que eu pensei.
Sanmam.
- Duvido.
Sanmam.
Duvido.
Sanmam.
Se calhar não.
Oraya bakarak bir şey bulacağını sanmam.
Não vamos descobrir a olhar para a parede.
Ben sanmam.
Eu não.