Saçım tradutor Português
4,641 parallel translation
B saçımı yoldu!
B puxou-me o cabelo!
Kızım, saçım neredeyse şu mısır kadar sarı.
O meu cabelo é amarelo como aquele milho ali.
Şuna bakın. Sophie'den saçımın köküne bakım istedim.
Olhem para isto.
Sanırım kolyem ya saçıma takıldı ya da kıyafete.
O meu colar enrolou-se à minha camisa, ou ao meu cabelo, ou a ambos.
Saçım nasıl?
Como está o meu cabelo?
Saçımı çektin!
Rapariga, puxaste-me os cabelos!
Çok fazla saçım yok ama bu halim beni çekici kılan bir özellik.
Não tenho muito cabelo. Mas isso é atraente, sabias?
Saçımın tek teline bile dokunursan o hepsini kaybeder.
Toca-me num cabelo e a cabeça dela explode.
- Sağdıç işlerini ne ara yapacağız peki? Elbiseni seçmene yardım edeceğiz, çiçeklerini alacağız, saçımızı yaptıracağız.
Como teremos tempo de fazer coisas de padrinho... como ajudar a escolher o vestido, ir buscar as flores, arranjar o cabelo?
Saçım benim kişiliğim.
Não, não! O meu cabelo faz parte da minha personalidade.
Saçımı düzeltemiyorum.
Não consigo desfazer isto.
Daha saçım çıkmadan Pentagon'u hackledim ben.
Pirateei o Pentágono antes de ter o primeiro pelo púbico.
Onların da bir suçu yok çünkü saçımı berbat ettim!
Não os culpo, cortei o cabelo.
Adam için saçımı süpürge ediyorum, ama gelmiş yine de şikâyet ediyor.
Eu faço tudo por ele e ele queixa-se de mim nas minhas costas.
Pekâlâ, 15 dakika içinde buradan çıkabilirsek, saçımız dökülmeden... -... hafif mide bulantısıyla eve dönebiliriz.
Muito bem, se sairmos daqui em 15 minutos... voltamos para casa com poucas náuseas e sem perder o cabelo.
Saçımı böyle seviyorum ben.
Eu gosto do meu cabelo assim.
Dışarıda kimse saçımı bir Pepsi kutusu için yapmaz.
Não há ninguém lá fora que me penteie em troca de uma lata de refrigerante.
Resim çektirdim, saçımı boyattım her şeyi hazırladım.
No próximo mês vou para L.A. Já fiz as fotos, pintei o cabelo e tenho planos!
Sabah saçımı yıkamama rağmen dumanı çıkartamadım bile.
Nem consegui lavar a fumo do meu cabelo esta manhã.
- Saçını ben yaparım Bette.
- Vou arranjar-te o cabelo, Bette.
O aptal saç tokanı alacağım!
Tiro-lhe esse estúpido travessão!
Saçına da bir çare bulalım.
Temos de tratar desse cabelo.
Saçını kesmek lazım.
Precisas de cortar o cabelo.
Kurşun asetatı erkeklerin saç boyasında kullanılmaz mı?
Isso não é usado - em tinta de cabelo masculina?
Yapma, birisi senin yiyeceğine saç boyası mı katacak, bunu anlarsın.
Fala a sério. Se colocarem tintura na tua comida, não sentes.
Çünkü saçının içine sıçtım.
Porque estraguei-te o cabelo.
Saç mı o?
O que é isto, cabelo?
Saçını mı yıkadın?
Oh, Lavaste o cabelo?
Babam saçını yaptı, ben de mora boyadım.
O papá fez o cabelo. Eu pintei-o de violeta.
Saçının teline zarar verirsen yemin ederim seni kendi ellerimle cehenneme atarım.
Se a magoares, juro que envio-te para o inferno pessoalmente.
Bana bir şeyler söylemiştin ben de saçın hakkında demediğimi bırakmamıştım.
Usaste uma frase de engate qualquer e eu insultei o teu cabelo.
Saç mı o?
O que é isso, cabelo?
Kemiklerini hissettin mi? Saçını kokladın mı?
Sentiste-lhe as costelas, cheiraste-lhe o cabelo?
Saçını kokladım ve evet, kemikleri oldukça belirgin.
Gostei do cheiro dela e senti as costelas.
Zach'in stüdyosunda bulduğumuz saçı mitokondriyal DNA analizi için araştırdım.
Os cabelos que encontrámos no estúdio do Zach. Fiz uma análise ao ADN mitocondrial.
Onun saçına bile dokunmadım!
- Nunca lhe toquei num fio de cabelo.
- Chris, saçını mı kestirdin sen?
Está bem, isso é alguma coisa.
Saçına yapıştım ve tırnağım kırıldı.
Puxei-lhe o cabelo e parti a minha unha.
Evde oturup çocuğunun saçını yapmaya karar vermeden önce mi sonra mı kendine bu konuşmayı yaptın?
Deste esse conselho a ti mesmo antes ou depois de decidires ficar em casa a fazer penteados à tua filha?
Evde saçına perma yaptığım için hep, değil mi?
Foi porque te fiz a permanente, não foi?
Senin şu Michelle Obama saçından yaptırman lazım.
Precisas de ficar como com aquela coisa no cabelo da Michelle Obama, para parecer verdadeiro.
Kızım, lütfen, o saçmalık için dünyada yeterince saç düzleştirici yok.
Rapariga, por favor, não há relaxantes suficientes no mundo para essa treta.
... ve saçını kuruladığından emin ol, tamam mı?
Leva o teu saco e, sobretudo, sobretudo... não te esqueças de secar o cabelo, certo?
- Saç kurutma makinen var mı?
- Tem um secador?
Salça mı var senin kafanın içinde de saçın turuncu çıkıyor?
O teu cabelo é vermelho por teres ketchup no cérebro?
- Dur da saçını okşayayım.
Pronto, deixa-me compor-te o cabelo.
Hey az önce saçını mı hallettin?
- Fizeste aquela coisa ao cabelo?
Eğer bu savaşı kaybedersek bu kısacık hayatlarımızı, onların önünde diz çökerek geçireceğiz ve bu, hayatım benim asla yapmayacağım bir şey.
Se perdermos esta batalha, passaremos o resto das nossas vidas curtas... de joelhos à frente deles. E isso, meu amor... é algo que nunca farei.
- En nihayet saçını kestireceğin anlamına mı geliyor bu?
- É agora que vais cortar o cabelo?
- Almadım. Nerede ki o? Saç ve tırnak örneklerim onda.
Ele tem as minhas amostras de cabelo e de unhas.
Buradaki adamın tırnaklarından aldığımız cilt hücrelerine göre, beyaz bir erkek, ve bulduğumuz saç kökleri bize en azından siyah saçlı olduğunu gösteriyor.
Aqui as células de pele de debaixo das unhas deste homem sugerem um caucasiano, e o folículo que encontramos diz-nos que tem pelo menos algum cabelo escuro.