Selim tradutor Português
284 parallel translation
Selim, kabalık etme.
Selim, não sejas rude.
Selim, hep böyle tartışmak zorunda mısın?
Selim, tens que sempre responder assim?
Prens Selim'i görmek istedi.
Queria ver o principe Selim.
Prens Selim'e istirham etmekten bahsediyorlar.
- Querem ir falar com o principe Selim.
Bu arada, şu arkadaşın Prens Selim İngilizce biliyor mu?
Oh, a propósito, o seu amigo, esse principe Selim, - pelo menos ele fala inglês?
Selim ile ben sizin ülkenizde öğrenim gördük, Yale'de.
Selim e eu fomos educados no seu pais, em Yale.
Selim, hiç bu kadar görkemli bir at gördün mü?
Selim, já viste alguma vez um animal tão soberbo?
Korkarım Prens Selim hediyeye, onu verenden çok daha fazla hayran.
Receio que o principe Selim admire mais o presente do que quem o ofereceu.
Hendrix'i şüphelendirmeden Selim'in dikkatini çekmeyi başarabilirsem o zaman Tarzan'ı o kodesten şıp diye çıkarırız.
Se eu pudesse atrair a atenção de Selim sem que o Hendrix suspeite de nada.... poderiamos tirar Tarzan daquela cela antes que pudesses dizer Jack Robinson.
Prens Selim ile görüşmek istiyor musun?
Quer uma audiência com o Principe Selim?
- Prens Selim'in cinayetinden.
Pelo assassinato do principe Selim.
Aceleyle odaya koşuştuk. Prense Selim masasının üzerine yığılmış haldeydi.
Entramos no quarto e o principe Selim estava caido sobre a mesa.
- Elbette. Selim'in öldüğünü anlar anlamaz, Hasan'ı çağırdım, muhafızı çağırdım.
Assim que vimos que Selim estava morto, chamei o Hassan, chefe dos guardas.
Prens Selim bu kadınla neden konuşmayı dilediğini söylememiş miydi?
O principe Selim não disse porque queria falar com esta mulher?
Selim'e Emir'den bir not getirmiştim.
Bem eu tinha um bilhete para o Selim do Amir. A sério?
Notu Selim'e vermiştim.
Bem, deixei-o com o Selim.
Şeyh Emir'in Prens Selim'e notu.
O bilhete do Sheik Amir para o principe Selim.
Bu çalınan ilk bisiklet değil ki.
Não é a primeira que se encontra. Ter-lhe-ão mudado o selim, e o guiador.
Sağ elim çantamın içinde, sol elim de bisiklette olacak. Hayır sağ el de bisiklette olmalı.
A mão direita na minha carteira, a esquerda no selim.
Sağ elimle bisikleti tutarsam sol elimle mektubu çantadan çıkaramam. - Evet Roger, bence çok haklı.
Se agarro o selim com a direita... não posso abrir a carteira.
Siz zenginler geçimi için çalışıyorsa biraz daha aklıselim davranmalı.
Vocês ricos teriam mais senso comum se tivessem de trabalhar para viver.
Zaman yolcusu seleye oturur.
O viajante no tempo senta-se no selim.
Selim, şimdi "Kuşluk vakti".
E agora, Selim, "O Esplendor".
- Aklıselim?
- Senso comum?
" Ben halim selim bir adamım
" Sou um homem pacato
" Halim selim bir adam işte
" Um homem pacato
Fren yapmayı unutmayın, yoksa düşebiIirsiniz.
Não, o selim. Não se esqueça de travar.
" bir adamdi o zamanlar, namuslu, halim selim.
" quando ele era honesto, correcto e sem cadastro.
Buna aklıselim, mantıklı çözümün ne?
Qual é a sua sóbria e sensata solução para tudo isto? Não tenho nenhuma!
Vulcan aklı selim kalmam için gerekliydi.
Vulcano foi fulcral para ter sanidade.
Hayır, aslında aklıselim.
Não, não. É senso comum.
- Mesajı Kafu Selim göndermiş.
- A mensagem é de Kafu Selim.
Kafiristan başrahibi Kafu Selim.
Kafu Selim, Sumo-sacerdote do Kafiristão.
Kafu Selim, gel, diyor.
Kafu Selim chama-vos.
Kafu Selim'le görüşmezsek, itibarımızı kaybederiz. Bir tanrı bunu göze alamaz.
Se recusarmos um encontro com o velho Kafu Selim, perdemos a honra e nenhum deus se pode dar a esse luxo.
Şimdi, Kafu Selim, Sikander'in oğluna hoş geldin diyor.
Agora, Kafu Selim regozija-se com a chegada do filho dele.
Ve bir kez daha aklıselim Cumhuriyet yönetimine dönelim!
E voltemos de novo à sanidade de uma República.
Bizden sonra, halk sonsuza dek monarşiyi bırakacak aklıselim Cumhuriyet'e dönecek.
E quando desaparecermos, as pessoas acabarão com a monarquia para sempre e regressarão á sanidade da República.
Prens Selim, Şeyhin yeğeni. Onun son varisi.
O príncipe Salim, é sobrinho de El Sharif, e herdeiro legítimo.
Aklıselim davranalım.
É lógico.
Başkomutan Selim Mohammed ülkenin yeni başkanı olarak duyuruldu.
Notícias recentes indicam que o Comandante-chefe, o Coronel Selim Mohammed foi declarado presidente.
Buranda Başkanı Selim Mohammed'i ilk kez görmek üzereyiz.
Agora veremos as primeiras imagens do Presidente Selim Mohammed do Buranda.
Selim Mohammed değil, Charles Umtali bu.
Sim, não se chama Selim Mohammed, mas sim Charles Umtali.
- Kısaca özetleyeyim. Albay Selim Mohammed birkaç yıl önce İslamı seçti.
- Lembro-me que, na pasta dizia que o Coronel Selim Mohammed se converteu ao Islão há alguns anos.
Başkan Selim'in yarınki konuşmasının bir kopyası.
É a primeira cópia do discurso do Presidente do Buranda. Chegou agora mesmo da Embaixada.
Tirnak ciIasi, parfum... bisikIet seIesi kokusu, kokteyIIer...
Verniz nas unhas, perfume... o cheiro a selim de bicicleta, cocktails...
Aklıselim insanları severim.
Gosto de pessoas curiosas.
"Bisiklete oturur gibi yüzüme oturdu"
"Usou a minha cara como selim de bicicleta"
Şimdi artık her şey mantık ve aklıselim dahilinde.
Porque agora só vale a lógica e a razão.
Tıpkı 50 eyaleti ezbere bilenler gibi. Selesi olmayan bir bisiklete atlamak kadar değil, ama acıdır.
Talvez não tanto como saltar para uma bicicleta sem selim, mas dói.
Sol elimle çantamı tutup, sağ elimle mektubu çıkarırım.
A direita no selim!