English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ S ] / Senior

Senior tradutor Português

832 parallel translation
Ön sayfa, Erkekler bölümü.
Primeira capa, edição Senior.
Korkarım sizin erkek resimleri bölümüne yeniden yükleme yapmalıyız.
Temo que temos que tirar de novo as suas fotos para a Edição Senior.
Okul eğlencesine geliyormusun?
Vais ao dia Senior?
Son sınıf mısın?
És alguma senior?
Onun babası. Gerçek babası.
Daniel McTeague Senior, o pai dele.
Aslına bakarsanız kendi kendime konuşmuyordum. Clive ile konuşuyordum.
Não estava a falar sozinha, estava a falar com o Clive Senior.
Her ne kadar babası, kıdemli Richard Rich vaktinin çoğunu ofisinde harcayıp, koca imparatorluğuna göz kulak olsada... 100 milyon dönüm ormanı satın alacak kadar zenginde olsa... oğluyla küçük mutluluklar yaşayacak vakti her zaman bulur.
Apesar de seu pai, o senior Richard Rich passar horas a fio no seu gabinete, a controlar o seu vasto império de negócio... Rico suficiente para comprar 1 milhão de acres de selva. ... ele ainda arranjaria tempo para partilhar momentos simples com o seu filho.
Richie, işin kıdemli çalışma çoklu bir- -
Richie, o emprego de um senior de negócios...
Kıdemli Subay Giliarovsky
Oficial Sénior Giliarovsky
Burada bir subay tarafından zalimce öldürülen Vakulinchuk'i Potemkin Zırhlısı denizcileri olarak unutmayacağız.
Perante vós jaz o corpo do marinheiro Grigory Vakulinchuk brutalmente assassinado... morto por um oficial sénior do esquadrão couraçado Prince Tavrichesky.
Karar verip sorumluluk almayı öğrenir.
Como sénior, teria de aceitar responsabilidades, tomar decisões.
Babamın, Bay Tyson'un..... ve Bn.
Quero o Sr. Larrabee Sénior,
- Kıdemli asteğmeni bul.
- Encontre o aspirante sénior.
Ben Frederick Beale.
Sou Frederick Beale Senior.
Senin suçun değil. Böyle bir şehirde hırslı insanlara yer yok.
Pois, dificilmente acharia que seria o sénior.
Yaşlı Bay McCartey.
- Mr McCartney Sénior.
Boston'da kıdemli bir vatandaş olabilirdin.
Seria um cidadão sénior em Boston.
Ve, William DeJersey Geleneksel Ödülü, en iyi raporu veren Oliver Barrett IV'ün oluyor.
E o Prémio William DeJersey para o melhor ensaio sénior vai para Oliver Barrett lV.
Son sınıfa gidiyor.
Ela já é sénior.
Güzel. Çünkü, yaşlılar gemisinden Siress Blassie tarafından mesaj bombardımanına tutulduk.
Porque temos sido bombardeados com mensagens duma Siress Blassie na nave Sénior.
Komutan.Onu yaşlılar gemisine geri götürüp gelmemde sakınca var mı?
Comandante, importa-se que eu o escolte de volta para a nave Sénior?
Başbakanın politik danışmanı olmakla müsteşara hainlik yapacak değilim.
Não deve estar à espera que eu, enquanto Conselheiro Sénior do P.M., traia a sua confiança, Sr. Secretário Permanente.
Eşyalarını üçüncü kata çıkar, formlarını oradaki öğretmene ver.
Sobe ao terceiro andar. Entrega o impresso ao sénior que está à porta.
Kamp Görevlileri Kursu.
Curso de Monitores Sénior de Acampamentos
- Daha sonra ikinci sınıf olacak.
- Depois disto, vai passar a sénior.
Son sınıf baskısı hakkında Barney ile görüşmek için geldim.
Olá, Peyton. venho entrevistar o Barney para a "Senior Edition",
Şimdi üst sınıfım.
Agora sou sénior.
Son dört gündür ne Başkan ne de yönetim kadrosu... birkaç saatten fazla uyumadı.
Nos últimos 4 dias, nem o Presidente nem a sua equipa sénior, terão descansado mais do que algumas horas.
Mirengland kasabasına ulaştık. Englisher Hof'a yerleşerek, Peter Steiler tarafından misafir edildik.
E chegámos â aldeia de Meiringen, onde nos hospedámos no "Englischer Hof", gerido na altura por Peter Steiler sénior.
Bütün kıdemli personelin dikkatine.
"Atenção a todo o pessoal sénior."
Bradford Whitewood'un telefon numarasını istiyorum.
O número de Bradford Whitewood Sénior, por favor.
Şimdi müsaadenizle sıramı baş ayımıza devrediyorum. Komutan Major Nelson.
Dou o meu lugar na fila ao urso sénior o Sargento-Chefe Nelson.
Bugünün küçük dikeni yarının büyük ortağıdır.
O idiotajúnior de hoje pode vir a ser o parceiro sénior.
Baban Marty McFly Sr.
O teu velho, Marty McFly Sénior?
- Matthew Davenheim'ın kıdemli ortak olduğu banka. Ve evine bakılırsa oldukça zengin bir adam.
- Onde Davenheim era sócio sénior, e um homem muito rico, não fosse a sua casa espelho disso.
Bu okulun en kıdemli öğrencisiyim.
Sou um aluno sénior desta escola.
American Express'in başkan yardımcısı.
vice-presidente sénior da American Express.
Büyük George mu, küçük George mu?
Sénior ou Júnior?
İlk yılımda, son sınıfta biri vardı. William Whitton.
Quando era caloiro, havia um sénior.
- Son sınıftı.
Ele era um sénior.
- Stratton Oakmont'in kidemli baskan yardimcisiyim.
Sou vice-presidente sénior da Stratton Oakmont.
Chester Ming, Stratton Oakmont'ta kidemli baskan yardimcisiyim.
O m nome é Nicky Koskoff... Chester Ming... sou vice-presidente sénior da Stratton Oakmont.
Büyüklerden biri her zaman pislik bir herif.
Sim, há sempre um sénior pior do que os outros.
Benim büyükler bayağı iyiydi.
Eu não sei, eu tive que suportar sénior mesmo duros.
Onun hakkında üçüncü bir şahısla konuşurken benden ayırt etmek için, Bay Stevens Senyör diyebilirsiniz.
E caso esteja a falar dele a terceiros, poderá dizer "Sr. Stevens Sénior", para o distinguir assim da minha pessoa.
Bay Stevens Sr.'a, Bay Stevens.
É para Sr. Stevens, "sénior", Sr. Stevens.
Tüm kıdemli subaylar. Hemen operasyon merkezine gelin.
Todos os oficiais sénior, reportar imediatamente.
"Kıdemli subaylar operasyon merkezine."
- "Oficiais sénior, a reportar."
Ve bu sırada, Profesör Seyetik beni ve üst düzey çalışanları Prometheus'da yemeğe davet etti.
O professor Seyetik convidou-me a mim e ao pessoal sénior para jantar a bordo da Prometheus.
Aslında bovlingi bıraktım.
até à liga sénior? para dizer a verdade eu deixei o bowling.
"oğlum, kıdemli Şef uzman Miles Edward O'Brien diye tanıtıyor."
"O meu filho, Especialista Chefe Sénior, Miles Edward O'Brien."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]