Sinemaya tradutor Português
2,051 parallel translation
Ne yapıyoruz.Yemeğe yada sinemaya falan mı?
O que é que estamos a fazer? Vamos ao cinema ou jantar?
Pekala, dün sinemaya gittik tamam mı?
Muito bem, na noite passada vimos um filme. Que aperitivo escolhi?
Sinemaya ne zaman gidiyoruz?
Então e o filme?
Güzel çünkü aramamın sebebi, sinemaya gidip konuşmamak. Bu gece mi?
Óptimo, porque estava a telefonar-te para te perguntar se querias "não falar" comigo esta noite no cinema.
Onu sadece sinemaya götüremem.
Eu não posso levá-la só ao cinema.
öyleyse bu akşam sinemaya gidiyoruz, ve senin bu akşam ki... baloya gidip gitmediğini bilmiyorum, ama bizimle gelmek ister misin?
Vamos ao cinema hoje à noite, não sei se vais ao baile, mas queria saber se queres vir também.
Sadece sinemaya. sen ne yapacaksın?
- Vamos ao cinema. E o Rufus?
Andi ve ben sinemaya gidiyoruz ve sen davetli değilsin.
Andi e eu vamos ao cinema, e tu não estás convidado.
Mesela, sinemaya gidebiliriz.
Tipo ver um filme?
Sadece o ne yapmamızı isterse, onu yapalım sinemaya gider, bir bira içeriz.
Vamos só fazer o que ela quer fazer ir ao cinema. Tomar uma cerveja.
Soderbergh'in sinemaya uyarlayacağı yazını okumuştum okumuştum.
Li a tua adaptação há uns tempos quando o Soderbergh ia fazê-lo.
Bizimle sinemaya gelmek ister misin baba?
Queres ir ao cinema connosco, pai?
Bizimle sinemaya gelmek ister misin?
Queres ir ao cinema connosco, pai?
Öğle yemeğine mi gidersin, sinemaya mı?
Vai almoçar ou vê um filme?
Belki sinemaya falan giderim.
Devo ir ao cinema ou assim.
Sinemaya falan gitmek ister misin?
Por acaso não queres ir ver um filme, ou isso?
Seni alıp, bir restorana götüreceğim. Sonra, sinemaya gideceğiz muhtemelen romantik komedi olacak. Hugh Grand ile Sandra Bullock'un yeteneklerini izleyeceğiz.
Iria buscar-te, levar-te-ia a um restaurante, depois iríamos ao cinema, ver talvez uma comédia romântica com o Hugh Grant ou a Sandra Bullock.
Öldürülmüş olduğu rapor edildikten üç gün sonra sinemaya gitmesi biraz tuhaf görünüyor.
Parece um pouco estranho um tipo ir ao teatro três dias depois de ter sido considerado raptado.
Sinemaya götürürüm herhalde.
Ao cinema, talvez.
Biliyor musun? Susie ve ben sinemaya gitmekten bahsediyorduk.
A Susie e eu estivemos a falar em ir ao cinema.
Sinemaya gitmeden bir tane almak gerek.
Eu podia usar um desses da próxima vez que for ao cinema.
Koluma bir kızı takıp bu filmi renkli olarak izlemek için sinemaya gitmiştim!
Levei uma garota ao cinema para ver esse filme colorido!
Yeni birini evlat edinmeliyiz hey Alan bu akşam sinemaya gitmeye ne dersin? Buraya kadar...
Já chega.
Neden sinemaya Jake'le birlikte gitmiyorsun?
Porque não levas o Jake ao cinema?
Kasabada bizimle yemeğe ve sinemaya gidecek iki gönüllü buldum.
Encontrei duas voluntárias na cidade para irem jantar e ao cinema connosco.
Aslında, bu gece beraber sinemaya gideceğiz.
Na verdade, vamos juntos ao cinema esta noite.
Donna, Düşünüyordum da bu gece sinemaya gitsek iyi olur. Harika.
Donna, eu estava a pensar que devíamos ir ver um filme hoje à noite
Donna ve ben sinemaya gidiyoruz.
A Donna e eu vamos ao drive-in.
Sinemaya gidiyoruz.
Indo ao drive-in.
Sinemaya gitmeyi tercih ederim.
Preferia ir ao cinema.
Sinemaya gitmek yada başka bir şey yapmak ister misin diye sana sormamı istedi.
Ela queria que eu te perguntasse se querias ir ao cinema, ou coisa assim.
Komşu olarak beni sinemaya götürecek olman....... onlar için bir istisna mı olacak?
E achas que se me levares ao cinema por simpatia de vizinhança, eles podem abrir uma excepção?
Özellikle hafta içi seni sinemaya götürmek için benden izin istedi.
Ela perguntou-me se te podia levar ao cinema numa noite de semana, especificamente.
Lucy'nin annesi onları sinemaya götürmem için beni zorladı çünkü son zamanlarda bunalımdayım.
A mãe de Lucy forçou-as a levarem-me ao cinema, porque tenho andado muito deprimido ultimamente.
Yemeğe ve sinemaya gidilecek kızlardan biri o.
É o tipo de rapariga com quem se janta e vai ao cinema.
Yani, bu okulda seni yemeğe ve sinemaya götürmeye can atan pek çok erkek var bence.
Quer dizer, há montes de tipos da escola que fariam qualquer coisa para te levar a jantar e ao cinema.
Bir ara sinemaya gidelim mi?
Queres ir ao cinema comigo?
Onu bir sinemaya götüremedin mi?
Não a podias ter levado ao cinema?
Gelecek hafta benimle sinemaya gitmek ister misin?
Queres ir ao cinema comigo na próxima semana?
Özel bir yerlere gidilir. Örneğin restorana sinemaya, müzeye.
Vão a algum lugar especial, como um restaurante, um cinema ou um museu,
- Sinemaya gidebilir miyim?
Posso ir ao cinema?
Ayağıma masaj yapmasına ve sinemaya gidince elimi tutmasına izin verdim.
Deixei que me fizesse uma massagem aos pés e quando fomos ao cinema, deixei que me agarra-se a mão.
Yahudiler'in tiyatroya sinemaya ve diğer eğlence yerlerine girmesi yasaktır.
"Os Judeus são proibidos de visitar teatros, " cinemas e outros lugares de entretenimento. "
Sinemaya gitmekten aldığım tek zevk.... 12.50 ödeyip 2 film birden izleyen zavallı aptalları seyretmek.
Parece que o único entretenimento que tenho em ir ao cinema é ver um pobre tolo pagar 12.50 para ver um filme de treta.
Eğer sinemaya gidemeyeceksek, neden önce söylemedin?
Se não vamos ao cinema, porque não o dizes logo?
Birkaç çocukla beraber okuldan sonra sinemaya gideceğiz. 18 çocuklu o herif hakkındaki filmi çörek yağmuruna tutacağız.
Eu e o pessoal vamos ao cinema depois da escola... e depois vamos atirar donuts àquele filme do tipo que tem 18 filhos.
Sinemaya gitmek ister misin?
Queres ir ver um filme?
Bir lavaboya uğrayayım sonra sinemaya gideriz.
- Vou ao W.C., depois vamos ver um filme.
Yemeğe, sinemaya gideriz.
A jantar fora, ao cinema.
Sinemaya gittim.
Fui ao cinema.
Bir ara sinemaya gidelim mi?
Obrigada.