Soğukkanlı tradutor Português
1,470 parallel translation
Hepsi gibi, soğukkanlılıkla bir adamı öldürdü.
Seja como for, ele matou um homem a sangue frio.
Ben bir yetişkinim. Soğukkanlı bir timsahla yattığım için kendimden başka suçlayabileceğim kimse yok.
Eu sou adulta, não tenho ninguém a quem culpar por dormir com um réptil de sangue frio como tu.
Saygıyla anılacak. Onun üstün soğukkanlılığı... bize vasiyetidir.
Será referido com reverência, um exemplo da superioridade dos seres de sangue frio.
Birini soğukkanlılıkla öldürmüş.
Matou um homem a sangue frio.
Bir adamı soğukkanlılıkla öldürmene sadece bu kadar cezamı verdiler? Unutmuşum.
É só isso que se apanha por matar um homem a sangue frio?
Bu kumarhanedekilerden biri soğukkanlı bir kati.
Alguém neste casino é um assassino a sangue frio.
Yani soğukkanlılıkla iki kişiyi öldüren bir adamın, sırf siz saçınızın sahte olduğunu inkar ediyorsunuz diye sokaklarda özgürce gezmesine izin mi vereceksiniz?
Quer dizer que deixaria um assassino, um homem que matou duas pessoas a sangue frio fugir... porque se recusa a admitir que usa um capachinho?
Vicki Salinas soğukkanlı bir katil.
Vicki Salinas é uma assassina calculista.
Beni soğukkanlılıkla öldürebilirdi.
Podia ter-me matado a sangue-frio.
Soğukkanlı ol, soğukkanlı.
Pelo canto do olho.
Bu konuda soğukkanlı davranmaya çalış.
Tenta ser menos preconceituoso.
Onları insan konukçunun yaşamını hiçe sayarak soğukkanlılıkla öldürdünüz.
Assassinou-os a sangue frio de facto, sem considerar a vida do hospedeiro humano.
En iyisi işimi yapmaya devam edeyim, yoksa soğukkanlılığımı kaybedeceğim.
É melhor continuar com isto, antes que me arrependa.
Onu soğukkanlılıkla kesip yediniz mi?
Cortá-lo a sangue frio e comê-lo?
Beş adamı soğukkanlılıkla vurdular.
Cinco homens alvejados a sangue frio. O que pensa disso?
Hemen öldürecek misin beni? Soğukkanlılıkla.
Matas-me já, a sangue frio?
Hemen öldürecek misin beni? Soğukkanlılıkla.
Vais matar-me já, a sangue frio?
Soğukkanlılıkla.
'A Sangue Frio'.
İyi akşamlar New York'lular... Truman Capote'nin Soğukkanlılıkla adlı yeni kitabının... ilk okuma seansına... ve ilk tanıtımına geldiğiniz için çok teşekkür ederiz.
Boa noite, nova-iorquinos, e obrigado por virem à primeira leitura pública, a primeira amostra de qualquer tipo, do novo livro de Truman Capote,'A Sangue Frio'.
"Truman Capote dün akşam kalabalık bir dinleyici önünde... " belgesel romanı Soğukkanlılıkla'yı okudu.
" Truman Capote fez uma leitura a noite passada para um teatro lotado do seu livro não-ficcional,'A Sangue Frio'.
Soğukkanlılıkla Truman Capote'yi Amerika'nın en ünlü yazarı yaptı.
'A Sangue Frio'fez de Truman Capote o escritor mais famoso da América.
Soğukkanlı olalım Kath.
Vamos com calma, Kath.
Soğukkanlı olduğum için mi?
Para dar pinta?
Yine de... bence bugünkü soğukkanlılığından sonra... çoğundan iyi uyuduğuna eminim.
No entanto, suspeito que, dada a calma sobrenatural que hoje mostrou, vai dormir melhor que muitos.
Çok soğukkanlıdır.
Ele é inofensivo.
Eğer her şeyi yeterince dikkatli planlarsanız, her bir detayı iyice düşünürseniz, çelikten yapılma sinirlere sahipseniz, ne olursa olsun soğukkanlı kalabiliyorsanız, üstesinden gelemeyeceğiniz hiç bir sorun olmaz.
Se você planejar as coisas cuidadosamente... Se você pensar em cada último detalhe... Se você tiver nervos de aço...
Asıl mesele şu ki, ister soğukkanlı bir katil ol isterse bir çete reisi... önemsiz bir uyuşturucu satıcısı, ya da bir araba hırsızı, hiç fark etmez.
Uma vez que te prendem... e fecham essa grade... não és mais do que um número. És propriedade estatal.
Soru sor, soğukkanlı ol ve it gibi davran.
Faz perguntas, tem calma e arma-te em parvo.
Oysa uzay boşluğunun ötesinde anlayışsız, soğukkanlı ve dünyalar kadar zeki yaratık kıskanç gözlerle gezegenimize bakıyor ve yavaşça, ama kararlılıkla bize karşı olan planlarını uyguluyorlardı.
Entretanto, através do infinito do espaço... Intelectos ilimitados, frios, e calculistas contemplavam o nosso planeta com inveja. E lentamente, mas seguramente traçavam o seu plano contra nós.
Baskı altında soğukkanlı ama yaratıcı.
Calmo sob pressão, mas criativo.
Beni soğukkanlı bir suikastçi yapmak için ustamız bize kendi dostlarımızı öldürmemizi emretmişti.
O nosso mestre mandou-nos matar os nossos próprios companheiros, para nos tornarmos assassinos implacáveis.
Yabancı ve soğukkanlı.
Estrangeiro, fixe.
Görüyorsunuz, arkadaşınızın soğukkanlılığı sayesinde, hepimiz güzel bir gece geçireceğiz.
Graças ao teu amigo, vamos ter todos uma noite esplêndida.
Vazgeçirmek, Poirot. Soğukkanlılıkla öldürmek değil.
Dissuadi-la, Poirot, não matá-la a sangue frio.
Bizde soğukkanlı kadınlar ve erkekler var korsanlar korkacak.
Somos corajosos somos homens e mulheres nascidos sobre o mar frio, os piratas temer-nos-ão. Temer-me-ão a mim...
En baştan beri biliyordum, o gece Shaitana'nın odasında bulunan o dört kişi içinde kafası en iyi çalışan en soğukkanlı ve en mantıklı kişi sizdiniz, bayan.
Percebi desde o início que das quatro pessoas que estavam na sala do Shaitana, aquela que tinha mais cabeça, a mais ponderada e a mais lógica, era você, madame.
- Soğukkanlılıkla, yargılanmadan bile.
A sangue frio, sem julgamento.
Kurban hayatını kurtarmak için kaçıyormuş. Olabildiğince soğukkanlıymış.
- Mais cruel não podia ser.
Ve Tommy'nin suç mahallerinde gösterdiği soğukkanlılığı sağlamak karmaşık yöntemler geliştirmek yıllar alır.
E leva anos para desenvolver o nível de calma e sofisticação que o Tommy mostra na cena do crime. E o violador é muito jovem para isso.
Gerçek imzanı atmayarak sonunda soğukkanlılığımı etkilemeyi başardın.
Mesmo convencida pela minha hombridade, a sua assinatura é falsa.
Sen soğukkanlı bir katilsin.
És um assassino a sangue-frio.
Doktora döndüm, ve soğukkanlı bir şekilde... benim için endişelenmemesini görevinin senin hayatını... kurtarmak olduğunu söyledim.
Então olhei para o médico, e bem calma eu disse... Que ele não tinha que se preocupar comigo. Que o trabalho dele era salvar a sua vida.
Dublörümün önünde soğukkanlı görünmeye çalışıyorum!
Estou a tentar ser porreiro à frente do meu duplo!
En azından burada birileri soğukkanlılıkla hareket edebiliyor...
Ao menos alguém aqui mantenha a cabeça fria...
Tonay bana senin özellikle bu gibi durumlarda güçlü, soğukkanlı bir tip olduğunu söylemişti, ama bence bu iyi!
A Tonya disse-me que tu eras do tipo estóico. Eu, nesta situação...
Tamam. Tamam.Birer soğukkanlı katil olmayabilirler. Ama onlar...
Eles podem não parecer assassinos a sangue frio, mas são.
Haftasonu içeride kalmak, soğukkanlı katiller için biraz uysallaştırıcıdır.
Prisão de fim-de-semana parece um bocado brando para assassinos calejados.
- Hannibal Lecter'den daha soğukkanlıydı.
Penso que ele está a começar a ceder.
Sogukkanlılığın sona erme koşulları,... senin hayallerini uyandırmayacağını umuyorum.
Poderiam imaginar o estado de nervos terminal, o gostos da nossa imaginação. Podiam esperar evocar.
Soğukkanlılığını koru.
Pode deixar, senhor.
Soğukkanlılıklarını yitirmezler, bazı konuları önemsemezler.
Têm a cabeça fria, pensam as coisas a fundo.