Ssa tradutor Português
2,238 parallel translation
Birinin karşıma geçip, dürüstlüğümü sorgulamasındansa kariyerimin geri kalanını ya da kariyerimden geriye ne kalmışsa köhne bir gemide geçirmeyi tercih ederim.
Prefiro passar o resto da minha carreira, o que me resta dela... numa nave velha e escangalhada do que ver alguém aqui sentado a duvidar da minha palavra.
Müzik işinde pek para yok. Grammy törenine katılan herkes dava açmışsa daha da kötü.
A música de borla não dá muito dinheiro sobretudo se somos processados por todos os vencedores de Grammys.
Kıssa mıydı bu?
Isso era uma parábola?
Daha yeni, haksızlıkla ilgili bir kıssa okudum kadınların devamlı bir şeylerden yakındığı... Şefkatli olmak, sevmek, affetmek...
Acabo de ler a parábola do juiz injusto... em que a mulher vinha e dizia...
Şekerli çörek kalmamışsa bir tane kruvasan alıyorum.
Como um croissant, se não houver pão doce.
- Bakmışsa ne olmuş?
- E depois que estivesse?
Kasıtlı olarak yapılmışsa buna işkence diyebilirdik, evet. Ama böyle olmamış.
Bom,... se tivesse sido intencional chamava de tortura, mas não foi.
İnsanlığı her kim yaratmışsa, burada insanlık bulamayacak. Hayır, bayım.
Quem criou a humanidade, não encontra humanidade, aqui.
Ya üzerine dinamit falan bağlamışsa?
Trazes alguma bomba?
Kendinizden utanmalısınız, bayım. Kraliçe hata yapmışsa bunu gençliğine vermek mümkündür.
Se a Rainha foi tola, pode alegar a sua juventude.
Balistik, kovanların otel odasındaki silaha ait olduğunu doğruladı. Yani öldürücü atışı çatıdaki başka bir nişancı yapmışsa o zaman üç mermi olması gerekir.
Por isso, se o tiro fatal veio do segundo atirador aqui do telhado isso faria um total de três balas disparadas.
Ne kadar çözmeye çalışsa da, sonuçlar hep negatifti.
Não importava como o analisasse, os resultados eram negativos.
Eğer hâlâ yapmamışsa, Gaeta, Tigh, Tyrol, Anders'ı hava geçirmez odadan dışarı atar ve kalanlarla devam eder.
Se ainda não o tiver feito, o Gaeta irá mandar borda fora o Tigh, o Tyrol, o Anders, e depois começará com os restantes.
Hildegard'ın imgelemleri eğer Tanrı tarafından yollanmışsa bu kesinlikle sıra dışı bir olay olur.
Certamente seria uma ocorrência extraordinária se as visões de Hildegard vierem a ser provadas como enviadas por Deus.
Evet Hillary'nin onunla bir işi kalmışsa belki fiziksel olarak da öyledir.
Sim, talvez fisicamente também, se a Hillary tiver alguma coisa, a ver com isso.
Ne yaşanmışsa artık bununla yaşayacaksın.
Vais ter de viver com tudo o que aconteceu.
Hesap uluslararası bir banka üzerinden açılmışsa hiç bulamayabiliriz de.
E, se a conta foi aberta como uma instituição financeira internacional, talvez nunca a encontremos.
Bir hata yapmışsa bile, niye bir çocuğu olmasın?
Apesar de ele ter cometido um erro, porque não haveria de ter um filho?
Biri kadınımı almaya çalışsa ben vermem.
Se alguém tentasse roubar a minha mulher, ia levar comigo em cima.
Kullanmışsa iyi hikayeymiş yoksa kötü hikayeymiş.
Se ela usou, é uma boa história. Se não usou, é uma história má.
Billy Bob uyumadan önce konulmamışsa hiç konulmamasıyla aynı şeydir.
E se isso é alterado de qualquer maneira, antes que o Bill Bob adormeça, tem o mesmo efeito de não ter nenhum.
Biliyorsun, bunu CIA yapmışsa peşimizdedirler, gidebileceğimiz tek bir yer var.
Sabes, se é mesmo a CIA, só há um lugar que podemos descobrir o porquê eles estão atrás de nós.
Ne yapmışsa, buna değmiş açıkçası.
O que aconteceu com ela foi merecido.
- Ama ya yanlışsa?
- Está bem, mas e se estiver errado?
- Ya yanlışsa?
- O se estiver errado?
Birisi bir şeyi sehpanın üzerine bırakmışsa bunu herkes alabilir demek.
Bem, quando alguém deixa alguma coisa na mesa do café, assume-se que é para toda a gente.
Victoria bu işe karışmışsa, seni bu savaştan olabildiğince uzak tutmalıyım.
Se a Victoria estiver envolvida, tens de ficar o mais longe possível da luta.
Yaramamışsa onu uyutmak zorunda kalabiliriz.
Se não funcionar, teremos de abatê-la.
Eğer yapmışsa, aç olduğundan yapmıştır.
Se ele o fez, foi por fome. Ele não come há dias.
Bu yüzden korkmamalıyız. Dünya yerinden oynayasa bile dağlar denizin ortasını boylayasa bile sular gürleyese ve karışsa bile dağlar yükselerek sallansa bile bir nehir var.
Daí que não devamos temer, mesmo que a terra desaparecesse, mesmo que as montanhas sejam levadas para o meio do mar, mesmo que as suas águas rujam e sejam impetuosas, mesmo que as montanhas tremam devido ao tumulto resultante,
Evet, mülke giriş Hollanda Bulvarı'ndan, çıkışsa arkada doğu tarafında.
Sim. A entrada para o prédio é na Holland Avenue, com saídas para a parte de trás e oriental.
Eğer bu kadın beni hatırlamışsa bir saat bile sürmez!
Demorarão ainda menos se ela lembrar-se de mim.
Ama etrafınızdaki şu insanlara bakarsanız, hayatlarını bahşedilmiş olarak görüyorlar. Herkes bu deneyimden olumlu bir sonuç çıkarmışsa yaşadığımız şeylerden asla utanmamalıyız.
Mas se olhares para estas pessoas, que tomavam a vida por garantida, eventualmente, todos retiraram algo positivo da sua experiência.
Tabi, atladığınız tutunma noktası silikon-bazlı kayganlaştırıcı ile kaplanmamışsa.
A não ser, é claro, que o apoio que tentamos agarrar esteja cheio de lubrificante à base de silicone.
Çünkü Bill bir insan ya da vampir tarafından kaçırılmışsa oturduğu bölgenin şerifi olarak onu bulmak benim görevim.
Porque se o Bill foi de facto raptado, por humanos ou vampiros, é o meu dever, enquanto xerife da área onde reside, encontrá-lo.
Kendine engel olmaya çalışsa da güzelliğim karşısında dayanamayacak. Ve aynen "ohh". Ama bir yandan da hürmetkar olacağım.
Ele tentará resistir-me, mas eu serei como que uma visão e vai ser mas também atencioso.
Eğer Yıldız Geçidi Komutanlığının içine bu denli sızılmışsa ne yaptığını kimseye söyleyemem, bunu anlıyor musun?
Se o Comando do Stargate estiver assim tão comprometido... não poderei dizer a ninguém o que você está a fazer. Entendeu?
Ağzına almışsa almıştır, değil mi? Kimin aldığı mühim değil?
Um bico é um bico, não importa quem to esteja a fazer, certo?
Ve bu önemli çünkü bu evde bir tuvalete girersem ve tuvalet kağıdı böyle mükemmel noktasına doğru katlanmamışsa böyle mükemmel noktasına doğru katlanmamışsa aklımı kaçıracağım.
E isso é importante, porque se eu for a uma casa de banho nesta casa e o rolo de papel higiénico não está dobrado com um ponto perfeito como aquele. Não estão dobrados com um ponto perfeito como aquele, vou ficar louco.
Ya ondan benden çok hoşlanmışsa?
E esta é... E se ele gostar mais dela?
Eğer burada olmamışsa hiç olmamıştır.
Se não foi aqui, não aconteceu.
Sihirbaz çocuğunu kaçırmışsa o zaman asla Sihirbaz sen olamazsın.
Se o Homem Mágico levou a tua filha, não podes ser tu o Homem Mágico.
Adamda guatr varsa ve ilaçlarını kadının kahvesine ilacından katmışsa bu onun kalbini gümletirdi.
- Se ele tem hipotiroidismo e colocou os medicamentos dele no café dela, isso faria o coração dela disparar.
Geçmiş Victor tarafından yazılmışsa gerçekte neler olduğunu nasıl öğreniriz?
A história é escrita pelos vencedores. Como saber o que aconteceu mesmo?
Tabii elimdeki bilgi yanlışsa o başka.
A não ser que a minha fonte esteja errada.
Dönene kadar hat bağlanmamışsa işten çıkartmalar olacak.
Se a chamada não estiver establecida quando lá chegar, haverá downsizing...
Eğer yaşamın bildiğimiz ortak elementleri, evrene yayılmışsa o zaman diğer gezegenlerdeki yaşam,
- Marcadores. - Marcadores!
Gerçekten Bay Shue, o listeyi kim yapmışsa, itiraf etmeyecek.
A sério, Mr. Shue, quem fez aquela lista não se vai denunciar.
Ama eğer, seni bulaştırmışsa herhangi bir şansımız olmaz.
Mas se ele o infectou não podemos correr riscos.
Jean-Claude van Damme ile Steven Seagal kapışsa kim yener sence?
Se o Jean-Claude Van Damme e o Steven Seagal meteram-se numa luta, quem achas que ganharia?
Altı kez yatırmışsa, bu başka bir şeydir.
Seis vezes? É outra coisa.