Sunny tradutor Português
739 parallel translation
Eğer hayatın tadını "Sunny Dunes Relax" ile birlikte çıkarabiliyorsan zümrüt yeşili çimlerin üzerinde tenis oynamak, çölün ortasında gezinmek çocuklarını vahşi gezintilerde ava çıkarmak bir dağ aslanını bile vurabilirsin.
Ajogar ténis sobre a relva esmeralda beber água fresca das nascentes. Respire o ar despoluído do deserto profundo. Leve o seu filho a caçar codornizes em campo aberto.
Ve golf oyununun zevkini sakın unutma, golf sahasında Sunny Dunes senin için hazırdır.
Jogue uma partida de golfe no campo de golfe de Sunnydunes.
Elbette. Sunny Dunes Arazi Geliştirme Şirketi, Posta Kutusu 82, Los Angeles, California.
Sunnydunes Land Development Box 82, Los Angeles, Califórnia.
Ya Sunny? O iyi mi?
- A Sunny está bem?
Şimdi, Sunny hazırsa, yanına gitmek istiyorum.
Vou ver se a Sunny está bem.
Sunny keser misin!
Sunny, pare.
"Sunny bunu beğenir mi ki?" diye.
"É isso que a Sunny quer?"
Sen çok yaşa Sunny.
Que Deus o abençoe Sunny.
Sunny'den bana birkaç çorap örmesini isteyeyim bari.
Pedirei que Sunny faça meias para mim.
Senin Sunny'in ve onun papazı!
Sua Sunny e o monge!
Sunny ve çocuklar nasıl?
Como estão Sunny e as crianças?
Sunny'yi bu işe karıştırma.
Deixe-a fora disso.
Sunny inanıyor.
A Sunny acredita.
Hiçbir şey değişmedi Sunny.
Nada pode mudar isso.
O ona cesedi saklamaya çalışıyor keşfetti Sonra bu subayın eşi tecavüz etti.
matou a traição um superior em Sunny Creek depois de seduzir a sua esposa. Depois tentou ocultar o cadáver. A mulher o denunciou.
Sunny.
- Sunny.
Hoşçakal Sally. - Dur.
Adeus, Sunny.
- Sadece sizin Sunny Jim'de!
Seu servidor, Sunny Jim!
Evet. Bu Sunny Crocket'ın başına asla gelmezdi.
Isto nunca aconteceria ao Sony Croket.
Seni ve Sunny'i Prestige işinden.
A ti e à Sunny, do golpe do Prestige.
Son kez söylüyorum Bu herife güvenme.
Deixa-me dizer-te uma coisa, Sunny. Não apostes neste tipo novo.
Sunny nerede?
Onde está a Sunny?
Sunny ile evlendiğimde, o dünyanın en güzel duluydu. Ve en zengini de tabii ki.
Quando casei com a Sunny, ela era uma divorciada bela e abastada.
Üç hafta sonra, Sunny kendinden geçmiş halde soğuk banyoda üstüne sadece gecelik giyiş halde yerde yatıyordu.
Três semanas depois, a Sunny jaz inconsciente numa casa de banho gelada com a camisa de dormir pela cintura.
Büyün çocuğun, Sunny'nin hap ve alkol sorunu olduğunu inkar ettiğini öğrendim.
Os filhos mais velhos negam que a Sunny fosse viciada em comprimidos e álcool?
- Bul bakalım. Sunny'nin kullandığı ilaçlar benim adıma reçeteye yazılmıştı.
- Ela tomava os meus comprimidos.
Sunny ve ben 60'ların sonlarında kendimize B12 iğneleri yapardık.
A Sunny e eu injectámo-nos com B12 no fim dos anos 60.
Yani demek istediğim, neden bütün gün boyunca Sunny'nin köşesinde doktor çağırmadan durayım ki?
Por que é que eu fiquei todo o dia ao lado da Sunny sem chamar um médico?
Çünkü Sunny doktorlardan nefret ederdi.
Porque a Sunny detestava médicos.
Maria'nın ifadesi. O diyor ki Sunny, Claus'un reçetesine yazılmış Valium'u alıyordu.
O testemunho da Maria diz que a Sunny tomou Valium receitado ao Claus.
O diyor ki ; 19 yaşındayken, Sunny von Bulow'un ona nasıl uyuşturucu iğnesi yapılacağını öğrettiğini söylüyor.
Ele diz que aos 19 anos a Sunny von Bullow ensinou-o a injectar drogas.
Sunny'yi hap alırken gördüklerini söylüyorlar. Sarhoş halde, yere düşerken. kapıyı yumruklarken, ruju yüzünün her yerine dağılmış halde gördüklerini söylüyorlar.
Descrevem a Sunny a tomar comprimidos, a cair de bêbeda, a ir contra portas, a espalhar batom na cara toda.
- Sunny harika bir kadındı.
- A Sunny era encantadora.
Eğer... Eğer rahip bu işin üstesinden gelirse ve biz Sunny'nin uyuşturucu kullandığını belgeleme şansına sahip oluruz. Kendi kendine iğne enjekte ettiğini...
Se o padre testemunhar, e pudermos documentar que a Sunny usava drogas, a auto-injecção talvez seja plausível.
Sunny kiloları konusunda endişeliydi.
A Sunny estava preocupada com o peso.
Ve ayrıca ben bir Sunny'ye insülin iğnesi yapan bir ölü seviciyim. Bu sayede onu istediğim yolla yapabilirdim.
E que sou um necrófilo que injectou a Sunny com insulina para poder ter relações com ela.
Onun son komasından üç hafta önce, Sunny aşırı derecede aspirin almıştı.
Três semanas antes do coma final, a Sunny tomou uma overdose de aspirina.
Sunny hastaydı.
A Sunny não andava bem.
Sunny daima aspirin kullanırdı.
Tomava sempre.
Sunny Noel'i severdi. Bu gerçekten onun favori mevsimiydi.
Era a sua estação favorita.
Görüyorsunuz ya, Sunny böyle biriydi işte. O esnemeyi her şeyden daha çok severdi.
Tem de perceber que a Sunny gostava de dar, acima de qualquer outra coisa.
Sunny...
A Sunny estava...
Sunny, biliyorsun seni seviyorum.
Sunny, sabes que eu te amo.
Sunny asla inlemiyordu.
A Sunny nunca se queixava.
Ve Maria, Sunny'yi sarstı.
E a Maria abanou a Sunny.
Kimse Sunny'yi sarsmadı.
Nunca ninguém abanava a Sunny.
Yani onun sana, Sunny'nin ölmesine izin ver, dediğini mi söylüyorsun? Hayır, hayır, hayır, hayır.
- Queria que deixasse morrer a Sunny?
Bu daha çok herkesin söylediği şeye benziyordu : " Sunny mutsuz bir kadındı.
- Não. Era mais "Todos dizem que a Sunny é uma mulher tão infeliz e não tem motivos que a prendam à vida."
Sunny!
Olá, Sunny.
Sunny ne istiyorsa onu elde eder.
A Sunny conseguia o que queria.
Hadi, Sunny.
O teu pai trabalhava.