English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ S ] / Suçu

Suçu tradutor Português

7,205 parallel translation
Bak, hiçbiri Anne'in suçu değil. Ve hayatımı bu lanet dikenlerle kurtardığı için ona minnettarım.
Eu sei que nada disto é culpa da Anne, e que devia estar grata, ela salvou-me a vida com esses espigões.
- Suçu Daniel'a yıkmak için.
- Para culpar o Daniel.
Kalp krizinden dolayı öldü, bu arada, ama tüm suçu Murphy's'e atmayacağım.
Ele morreu de ataque cardíaco, a propósito, mas não culpo o Murphy's de forma alguma.
Fail, bulunduğu alana ne kadar aşina değilse suçu işleyeceği yere o kadar yakın demektir.
As estatísticas dizem que quanto menos familiarizado o criminoso está com a área, mais próximo de casa irá cometer os crimes.
- Federaller suçu bana yüklemeye çalışmıştı.
Sim, os agentes estão sempre a tentar culpar-me disso.
Buradaki herkes 10 milyon dolarlık bir vurguna suç ortağı durumunda! Bir kaçağa yardım ve yataklık suçu!
São todos cúmplices do roubo de 10 milhões de dólares, ao ajudarem e encobrirem um fugitivo.
- Senin yüzünün suçu.
- Foi culpa da tua cara.
Onun suçu değil.
Não é culpa dela.
- Rebecca Max Rager'in dahil olduğu üç şiddet suçu buldu.
A Rebecca encontrou 3 casos separados de violência induzida por Max Rager.
It onun suçu değil.
A culpa não é dela.
Yoldaş Phineas'ın suçu değildi Yüce Aslan.
O Irmão Phineas não... Não tem culpa, grande Leão.
Sonuçta hıyanet suçu işledin ama biz sana özgürlüğünü yeniden vermeye hazırlanıyoruz.
Cometeu traição e estamos preparados para lhe dar a sua liberdade.
Son birkaç aydır kasabada çıkan olaylardan dolayı bu suçu es geçeceğimi ve kendinde dokunulmazlık hakkı gördüğünü düşünüyorsan çok yanılıyorsun.
Se achas que me vou afastar deste crime por causa do que se passou nesta cidade nos últimos meses, que tens direito a escapar, estás enganado.
Hey, suçu kendine yüklemekten vazgeçmelisin, tamam mı?
Não podes carregar mais, essa culpa.
Kendine memura mani olma suçu kazandırdın.
Bem, ganhou uma acusação por obstrução.
Neden suçu üstlendi o zaman?
E porque é que ele confessou?
Kuduz olmak köpeğin suçu değildir.
Se o cão apanha raiva, a culpa não é dele.
Ama bu onun suçu değil.
A culpa não é dele.
Beni vurursan, sana bu suçu işlemen için nasıl yardım edebilirim?
Mas se disparares contra mim, como é que te vou poder ajudar?
Bir saldırı planlayıp suçu burada ırkçılık karşıtı gösteriler yapan öğrencilere atmaya çalıştığını düşünüyoruz.
Achamos que ele planeia executar um ataque e culpar os grupos de estudantes que protestam contra o apartheid.
Beş insanlık suçu.
" Cinco acusações de crimes contra a humanidade :
Bu suçu ben işlemedim.
- Não sei. Não cometi este crime.
- Birisi suçu üzerinize mi attı yani?
Está a alegar que alguém está a tentar incriminá-lo?
Sizi Shana Baker'ı öldürmeniz ve suçu Spalding Elliot'a atmasınız için kim tuttu?
Quem lhe pagou para matar a Shana Baker e incriminar o Spalding Elliot?
Köpeğin suçu yok, canım.
Não culpes o cão, querido.
Suçu da, kontrol altına alınamayan bir mahkum isyanına atılacak.
A culpa vai ser de uma rebelião que saiu do controle.
Ne zaman onu geri izlemeyi denesem ölülerin kimin suçu olduğunu bulmaya çalışsam tüm bu olanlar için kendimi suçlamadan edemiyorum.
Sempre que tento localiza-lo, descobrir quem é culpado pelo quê, a quem pertence quais cadáveres... Nunca fui capaz de deixar de culpar-me por tudo.
Suçu bana atabilirsin.
Põe a culpa mim.
- Suçu bana mı atacaksın?
- Vais colocar a culpa em mim?
Tüm bu hasta insanlar onun suçu.
Estas pessoas doentes são culpa dele.
Alison suçu bana atmak için bir sürü zahmete girmiş.
A Alison teve muito trabalho para me culpar.
Ali'yle suçu bana atacaklarsa niye içini boşaltmış?
E porque é que ele não deixou tudo lá, se a Ali planeou deitar-me as culpas para cima? - Eu não sei.
Bu kişi suçu doğrudan işleyen mi?
Essa pessoa estava envolvida diretamente no crime?
Tamam çünkü patronun bizi kullanarak suçu üzerime yıkmaya çalışıyor.
- Está bem, porque a tua chefe está a usar-nos para construir um caso contra mim.
Az önce federal bir suçu itiraf ettin.
Acabaste de admitir um crime federal.
Hapiste olduğu için bu onun suçu mu diyorsun yani?
Estás a dizer que foi culpa dele, por ser preso?
Suçu kendine yükleme.
A culpa não foi tua.
Evet, tüm suçu meksikalılara at.
Pois, culpa os mexicanos.
Bu tarz bir infaz organize bir suçu akla getiriyor.
E o método de execução dele parece ser o do crime organizado.
SDS için değerini yükseltmeye çalışıyor. Hayat boyu hapis yatacağını bildiği için alabildiği kadar suçu üstlenecek.
Ele está tentando maximizar o seu valor para o SDS, absorver quantos encargos puder.
Annesinin fahişe olması onun suçu mu?
Ele é o culpado da mãe ser uma puta?
Bölgede, halka açık parklarda şiddet suçu işlemekten hüküm giyen kimse var mı diye araştırdım.
Mas investiguei os criminosos condenados da área que cometeram actos de violência num parque.
Çok kişiyi incittiğini, ölümünün kendi suçu olduğunu söyledi.
Disse que já magoou muitas pessoas e que a morte foi culpa dela. Coitada.
Bilmiyorum. Fakat bence bu Hawkeye'ın suçu.
Não sei, mas culpo o Gavião.
Bu Hawkeye'ın suçu olmalı.
Isto deve ser culpa do Gavião.
- Şiddet suçu var mı?
Algum crime violento?
Hiçbir zaman sana yakın olanların suçu değildi.
Nunca é culpa das pessoas que estão próximas.
Onun suçu olmadığını söylemişti ama aileler kalmasını istemedi.
Ela sempre sustentou que não era verdade, mas as famílias não a queriam mais.
Şimdi, farz edelim ki suçu kabul ettim.
Agora, hipoteticamente, se cometer perjúrio
Tüm sorunlarım ebeveynlerimin suçu!
Todos os meus problemas são culpa dos meus pais!
Onun suçu degil aptal.
Não é culpa dele que tu sejas estúpido.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]