Sırası gelmişken tradutor Português
127 parallel translation
Sırası gelmişken, evde daha fazla kalmanı isterdim.
E já que estamos a falar disso, era bom passares mais tempo em casa.
Sırası gelmişken, bir keresinde bana, eğer bir suç işlemiş olsaydınız çaldıklarınızı saklamak için altında bir oyuk olan büyük bir taş arayacağınızı söylemiştiniz.
Já agora, uma vez disse-me que se tivesse cometido um crime, teria procurado uma pedra grande, com um buraco debaixo, para esconder o que roubou.
Sırası gelmişken... San Juan hakkında sana bahsettiğim şu kadın — Onun adı Lucy idi.
A propósito... a mulher de que te falei de San Juan chamava-se Lucy.
Oh, sırası gelmişken...
Oh, a propósito.
Sırası gelmişken, göz önünden kaçırmamanız gereken, seyreltik havanın, görünmezliğe yardım eden bir çeşit hava olduğu.
A propósito, já repararam que o meio do nada é o sítio mais dado a desaparecimentos?
Sırası gelmişken, baş veznedar ne yapıyormuş o sırada?
Agora, o que ocaixa principal estava fazendo na hora?
Sırası gelmişken, iş başvuruların ne durumda?
- E trabalho, já encontraste?
Sırası gelmişken, senin tahta hacı getirmeyi unutmuşum senin baş aşağı haç.
Esqueci-me de trazer a cruz de madeira... a cruz ao contrário.
Sırası gelmişken ne iş yapıyorsun?
A propósito, qual é o seu negócio?
Sırası gelmişken, O'Malley, senden üç gün sonra, Jimmy Graham öldürüldü. küçük kızkardeşim de kendini astı.
A propósito, O'Malley três dias depois de teres morto o Jimmy Graham, a minha irmã pegou num cinto de couro e enforcou-se.
Sırası gelmişken hiç var mı, Hans?
Não há por aí nenhum, não é, Hans?
Söyle, sırası gelmişken, "Jingle Bells" i çalabilir misin?
Já agora, podes tocar o "Jingle Bells"?
Sırası gelmişken, o gün seni değil kardeşini takip ediyordum.
A propósito, no outro dia não seguia você e sim sua irmã.
Ve, sırası gelmişken, onlar "çıkartılmış" şeyler değiller. Televizyon benim işim değil.
A propósito, não é "material" Não, a televisão não é o meu estilo.
Sırası gelmişken, Albay Martin'e, cesedi teşhise gitmeyeceğimi söyle.
Já agora, diga ao Coronel Martin que não irei identificar o cadáver.
Sırası gelmişken okul için ne kadar muz gerekir, ha?
Já que falei nisso, quantas bananas seriam precisas para construir uma?
Sırası gelmişken söyleyeyim dedim.... Hep böyle parlayan bir şeyim olsun istemiştim.
Parece-me ter mencionado de passagem... que sempre desejei um brilhante só meu.
Oh, sırası gelmişken, kuşunuz hakkında, onu yemeye mecbur kaldık.
Quanto ao ganso fomos obrigados a comê-lo.
Düzinelerce seks yaptık çok tatmin edici, sırası gelmişken...
Fizemos amor uma dúzia de vezes. Foi muito bom.
Sırası gelmişken, Dr. Thompson'u kontrol ettim.
A propósito, eu verifique o Dr. Thompson.
Sırası gelmişken, seni sevdiğimi sana söylemiştim... ve sadece lastik için değildi, tatlım.
Já agora, disse que te amava... e não foi por causa de pneus, querida.
Sırası gelmişken, bir daha bunu asla yapma.
Já agora, nunca mais me faças uma daquelas.
Sırası gelmişken konuşmak istediğin bir şey mi vardı?
Já agora... tu querias falar de alguma coisa?
Sırası gelmişken, sen cidden kafayı çizmişsin.
- Incidentemente, tu estás seriamente maluco.
Sırası gelmişken, Numiri devriyelerini nasıl geçebildiniz?
A propósito, como é que passaram pelas patrulhas Numiri?
Ve, sırası gelmişken, artık 68 santim daha kısayım.
E a propósito, estou com menos 68 centímetros.
Sırası gelmişken o gece fevkalade bir çocukla tanıştım çok seksi konuşuyordu.
A propósito, nessa noite conheci um rapaz formidável. E que sexy!
Sırası gelmişken, sakıncası yoksa mutfaktaki termal sıraya bir bakabilir misiniz?
À propósito, eu queria saber se você poderia dar uma olhada nos conjuntos térmicos da cozinha.
Sırası gelmişken Teğmen, bu diğer Doktor'un- - bir adı var mıydı?
À propósito, Alferes, este outro Doutor... ele tinha um nome?
Sırası gelmişken, bu son baskı.
Esta foi a última edição, pelo jeito.
Sırası gelmişken Danara, sana söylemek istediğim...
À propósito, Danara, eu queria dizer-lhe que...
Sırası gelmişken, onun ne kadar zeki olduğunu söyledim mi?
A propósito, eu lhe falei como ele é inteligente?
Sırası gelmişken söyleyeyim O bana benziyordu.
Vejo-o como me olha, desde criança.
Sırası gelmişken, ülkemiz azınlıkları hakkında birkaç söz.
Não morram! De passagem, algumas palavras sobre as minorias da nossa nação.
Sırası gelmişken, bize yemek yapacak bu akşam.
A propósito, ele vai cozinhar para nós hoje à noite.
Sırası gelmişken, uçaktaki servis çok kötüydü.
Por falar nisso, as instalações do avião eram algo deficientes.
Sırası gelmişken, Chakotay'ın seni güvenlik'e önerdiğini duydum.
Aliás, eu ouvi Chakotay recomendando você para o Tuvok para servir na Segurança.
Sırası gelmişken, yapacağın şey kalbin için o kadar da iyi olmayabilir.
" A propósito, seja o que fazes não te pode fazer bem ao coração.
Bu da işim, sırası gelmişken, benim küçük gezi kitapları dükkanım.
A propósito, é aqui que trabalho, a minha pequena livraria... - Bom dia, Martin.
- Ben Jason, sırası gelmişken.
A propósito, eu sou Jason.
Oh, sırası gelmişken söyleyeyim... sancak baş omuzluğumuzda, 25 ışık yılı ötede, K sınıfı bir nebula var.
Falando nisso, eu queria te dizer... existe uma nebulosa classe K 25 anos-luz a estibordo.
"Ve sırası gelmişken, beş yıldır bize yalan mı söylüyordun?"
E falando nisso, é verdade que você esteve mentindo para nós por cinco anos? "
Sırası gelmişken, tebrikler, Bay Klump.
A propósito, parabéns, Sr. Klump.
Ben Brian, sırası gelmişken, eğer merak ettiysen.
A propósito, fala o Brian.
Bu arada sırası gelmişken- - Kopya çekmediniz, değil mi?
A propósito, vocês não fizeram batota, pois não?
sırası gelmişken, sen bir filozof musun?
Mas afinal que é você? Naturalista ou filósofo?
Sırası gelmişken, Kurt tarafından yapılmamış yaralar gördüm.
Já agora, vi feridas que nenhum lobo poderia ter feito.
Aklıma gelmişken sorayım. Hırsızlık sırasında siz neredeydiniz?
E, já agora, onde estava, à hora em que ocorreu o roubo?
Aklıma gelmişken, görev sırasında konuk kabul etmek yasaktır.
A propósito, não pode receber convidados.
Ve sırası da gelmişken uzun bir sürede hiçbir erkek ya da kadınla yatmayacağım.
O que não é muito relevante porque presentemente eu não durmo nem com homens nem com mulheres.
Sırası gelmişken Raj... sen nerede kalıyorsun?
Onde estás ficando? Sabes, eu não conheço ninguém por aqui.