Tartısma tradutor Português
2,426 parallel translation
diğerleri gibi olma. - ve sürekli benle tartışma.. bla bla bla...
E não sejas como os outros, não discutas comigo, não....... fala, fala, fala...
Ayni zamanda hiçbir şey bu kadar şiddetli tartışma konusu olmamıştır. Kimileri bunun varlığını uzun zaman inkâr etti kimileri de bunu basit bir sanat veya kapris olarak değerlendirdi.
nada foi objeto de maior controvérsia. outros afirmaram que era fruto da arte e do capricho. as opiniões divergiam quanto aos órgãos que o constituíam.
Anladığım kadarıyla bir köpek yüzünden tartışma yaşanmış.
Parece que discutiram por causa de um cão.
İnternetteki her şey gibi orada da tartışma vardı. Birbirine kızan insanlar.
É como tudo o resto na Internet, só discussão, só pessoas zangadas umas com as outras.
- Bugünkü tartışma konunuz nedir acaba? - Sen söyle.
Sobre o que estão a discutir hoje?
Her doğum gününde, Jean-Jacques'la,... onlarla demokratik ilkelere dayalı bir tartışma yapmayı kabul ederiz.
Em cada aniversário, Jean-Jacques e eu... aceitamos um debate com eles, baseado nos princípios democráticos.
İhanetin tam kapsamı hâlâ tartışma konusu.
Toda a extensão da traição ainda é objecto de especulação.
Benimle tartışma.
E não discutas comigo.
Hunter, tartışma.
Hunter, não discutas com a Madame Varcolac.
- Ya tartışma...
- E a discussão...
- Ofisteki tartışma?
- A discussão no escritório?
- Ne diye tartışma çıkarmaya çalışıyorsun?
- Tu acreditas, Mãe? - Vamos começar uma discussão?
İtirazlarını takdir ediyorum, ama tartışma bitmiştir.
E compreendo as tuas objecções, mas acabou-se a discussão.
Benimle tartışma.
Não discutas.
- Bu kampta tartışma olmaz.
Não haverá discussões neste acampamento.
Bu esnada baylara eşlerinin ne kadar çekici olduğunu tartışma konusunda biraz zaman vermiş oluruz.
E dar aos homens um minuto de privacidade para discutirem o quão encantadoras são as esposas.
Yani eğer sizin de yer almak istediğiniz tartışma sizin dinleme cihazınızın civarında değilse, İki seçeneğiniz var
Portanto, se a discussão de que queremos fazer parte não é feita perto do nosso dispositivo de escuta, temos duas hipóteses :
Onunla tartışma, teyze.
Não discutas com ele, tia.
Bu tartışma için vaktim yok, tatlım.
Querida, não tenho tempo para isto.
Beyler, bu tartışma şu an son bulmalı.
Rapazes, acabou o debate.
Artık tartışma yok.
Acabou-se o debate.
Bu konuyla ilgili beklenen tartışma için sigorta evraklarının kopyalarını getirdim.
Antecipando discussões sobre o assunto, eu trouxe cópias dos papéis do seguro.
Yaptığınız, konuyla ilgisiz bir tedavi ayrıntısı üzerine hiç yoktan tartışma çıkarmaktı çünkü bir arada olmaya katlanamıyorsunuz.
Estavam a criar um argumento falso sobre uma coisa irrelevante no tratamento, porque não suportam ficar perto um do outro.
Proust üzerine 5 dakikalık bir tartışma ile mi?
Depois de uma discussão de cinco minutos sobre Proust?
O yüzden ampütasyonu tartışma zamanı.
Portanto está na hora de começar a discutir uma amputação.
- Öyle mi? Evet. Müzakere takımına tartışma açıyordu.
Está com a equipa de debate.
Tartışma bitti.
Acabou a luta.
Yalnızca babamla başka bir tartışma için enerjim yok.
Não tenho energia para outra luta com o meu pai.
Tartışma istemiyorum.
Sem discussão.
Tartışma bitmiştir, Bay Ballard!
- Está decidido, Sr. Ballard!
Benimle tartışma, evlat.
Não discutas comigo, filho.
Ne zaman bir tartışma çıksa o yatıştırırdı.
Quando havia uma discussão, acabava logo.
Anlaşmazlık, tartışma, kavga?
Discussões, argumentos, lutas?
Bir tartışma yaşadık.
Tivemos uma discussão.
Tartışma?
Discussões?
Doğru, tabi Neviah'dan tüm alabileceğiniz sadece tartışma olurdu, cevap değil.
Depois, tudo o que vamos obter da Neviah serão argumentos e nada de respostas.
Çalışma grubunun, kim kiminle yatıyor şeklindeki tartışmalar için uygun yer olduğunu sanmıyorum.
O grupo de estudo não é o local certo para falar de quem dormiu com quem.
Ama gerçek hayatta pek çok tartışma yarattılar.
Mas serem animados não os impediu de criarem controvérsia na vida real.
Simpsonlar için kışkırtıcı tartışma her zaman onur olmuştur.
Para Os Simpsons, provocar discussão foi sempre uma honra.
Bu tartışma esnasında şöyle söyledi :
E no contexto do debate, ele me disse :
Tartışma bitti.
Fim da discussão.
Bu tartışma, diğer adamla mı ilgiliydi?
Essa discussão foi por causa de outro homem?
Nefret ettiğim, onunla gelen yıllık ağlama, tartışma ve orta yerde sarhoş olma gösterisi.
O que detesto é a mostra anual de choradeira, discussões e embriaguez pública que o acompanham.
O zaman siz ikiniz sabah ateşli bir tartışma içindeydiniz. Sonra da kadın öldü.
Tiveram uma discussão acesa esta manhã, e depois ela acaba morta.
Tartışma yok.
- Não é necess... - Sem discussão.
Tartışma bitmiştir!
Acabou a discussão!
Bir de şişedeki tartışma ortaya çıkınca...
Rodear a garrafa com controvérsia.
Annenle ben çok fazla tartışma yaşadık, Seni tekrar doktara götürmeye başlıcak.
Tua mãe e eu tivemos várias discussões, na época em que ela começou a levar-te a esses médicos.
- Tartışma.
- Não discutas.
Bu tartışma bitmiştir.
Esta discussão terminou.
Biliyorum tatlım ama tartışmayı saptırıp, ilgiyi kendi üstüne çekmeye çalışma.
- Eu sei, amor, mas não tentes descarrilar a discussão tornando-te o centro.