Taxis tradutor Português
690 parallel translation
Köprüden geçen Globe taksilerini durdurun.
Parem todos os taxis "Globe" que cruzen a ponte.
Çok iyi. Prens Thurn und Taxis'i daha iyi tanıyor ve ondan çok hoşlanıyor.
Parece que conheceu o príncipe de Thurn e Táxis nestes dias e apaixonou-se por ele.
Beni Prens Thurn und Taxis getirdi.
Apresento-te o príncipe de Thurn e Táxis.
Thurn ve Taxis denilen asille nihayet evleniyor mu?
Ela vai finalmente casar-se com esse...
- Ama biz onlara sığamayız.
- Não cabemos todos nos taxis.
- Ah, şu Paris taksileri
- Oh, esses táxis de Paris.
Biz asla uyumayız AMERİKA TAKSİ DURAÄ l
NUNCA DORMIMOS - SERVIÇO DE TÁXI COMPANHIA DE TÁXIS américa
- Neden, taksi diye bir şey yok mu?
- Porquê? Não há táxis?
Arabamızın bozulduğunu taksiciler grev yaptığı için sende kaldığımızı mı söyledin?
Disseste que os carros se avariaram... e que tivemos de ficar na tua casa devido à greve dos táxis?
- Öyle mi? - Taksicilik işi çok kötü.
O negócio dos táxis não vai bem.
KIRMIZI MAVİ TAKSİ ŞİRKETİ
EMPRESA DE TÁXIS RED BLUE
Yakında o kadar taksimiz olacak ki, yolcu da almaya başlayacağız.
Não tarda, teremos tantos táxis que teremos de voltar a transportar pessoas.
Birkaç taksi satın almak bu kadar tutmaz.
Comprar alguns táxis não dá tanto dinheiro.
Dinle Eddie o taksileri taksi olarak kullanmalısın. Kötü yoldasın.
Ouve, Eddie... devias usar esses táxis como táxis.
Eddie, beş taksi daha alabilirim ama sadece nakit istiyorlar.
Eddie, arranjo-te mais cinco táxis, mas tens de pagar em dinheiro.
O taksiler yerine bizim işimize dikkatini versen fena olmaz.
Devias dar mais atenção ao nosso negócio do que aos táxis.
On bin taksi almak istiyorum. Alacağım.
Se quiser comprar 10 mil táxis, compro.
- Daha mı taksi?
- Mais táxis?
Yeni taksilerin çekini imzalamayı unuttun.
Esqueceste de assinar os cheques dos novos táxis.
Bak, taksi şirketimin yüzde 40'ını satarım sana, 200 bin için.
Vendo-te 40º / o da minha empresa de táxis por 200 mil.
- Bu çok taksi patron.
- São muitos táxis, chefe.
Bütün taksilerini almayacağım.
Não vou ficar-te com todos os táxis.
- Taksilere 1.40 dolar harcadım zaten.
Avisarei se acontece alguma coisa. Já gastei mais de cinco dólares em táxis.
Genellikle sokagin basinda bir taksi bekler.
É normalmente um parque de táxis na viela.
En iyisi birkaç defa taksi degistirin.
É melhor mudar de táxis algumas vezes para ser mais seguro.
Kendi evimden kovuldum, polisler tarafından tehdit edildim taksilerde peşinden koştum ve işimi ihmal ettim. Hepsini seni sevdiğim ve geri istediğim için yaptım.
Fui expulso da minha casa, ameaçado pela polícia... perseguido em táxis... e deixei o trabalho, porque te amava e te queria de volta.
Bu parayla iki taksi alırdınız!
Daqui a nada já é dono de dois táxis!
Taksi develer.
São táxis.
Ben taksi işletirim.
Tenho uma frota de táxis!
Taksilerim vardı, ama Pearl Harbor'da sulara gömüldüler.
Eu tinha uma frota de táxis, destruídos em Pearl Harbor.
- Mafya olmadığımı biliyor. Sadece arada bir oyuna katılan bir adamım.
Se conhece Al, sabe que não sou mafioso... sou um dono de frota de táxis que joga de vez em quando.
Gideceğimiz yerde taksi var mı?
- Há táxis onde vamos?
Taksi kullandım, garsonluk yaptım. Para kazandıran her şeyi.
Guiei táxis, servi às mesas.
Muhteşemsin yavrum, yalnızca muhteşem.
- Manda-a saltar para um lago. Em frente à estação há um lago... uma praça de táxis.
Caddenin köşesinde bir taksi durağı var.
Há uma praça de táxis ao virar da esquina.
Bir kadınla bir erkek görüşüyor ve birbirlerinden hoşIanıyorsa, Broadway'deki iki taksi gibi küt diye çarpışmalılar, oturup da şişedeki iki numune gibi birbirilerini analiz etmemeliler.
Quando um homem e uma mulher gostam um do outro, devem juntar-se como dois táxis na Broadway e não analisarem-se um ou outro, como dois espécimes em exposição.
Bir sürü taksi var.
O que não faltam são táxis.
Burada taksi bulunur mu?
Há táxis?
Taksi yok.
Não há táxis.
Ben taksici değilim.
Não tenho serviço de táxis.
Bir pazar sabahı, yolcuları toplayan yük arabaları, kamyonlar özel araçlar ve taksilerle mezhebin tüm üyeleri şehirden ayrılıyor.
Um domingo de manhã... nos caminhões alugados... nos carros particulares, nos táxis... todos os membros da seita deixam a cidade.
Geç oluyor.
É tarde. 0s táxis e caminhões foram alugados durante o dia.
Sizi en yakın taksi durağında bırakalım.
Vamos deixá-la numa praça de táxis.
Sonra en yakın taksi durağına kadar sürecek bir gezinti yapacağız.
Depois, vamos caminhar até uma praça de táxis.
Hepsine sanki onun ayakkabılarını parlatmışlar veya taksi çağırmışlar gibi bahşiş dağıtıyordu.
Distribuía gorjetas, como se todos lhe tivessem engraxado os sapatos, ou chamado táxis.
Taksiler nerede?
Onde há táxis?
Dostum, burası bir taksi durağı.
Ó pá, este é um parque para táxis.
Chip ve ben taksi durağına bakacağız.
O Chips e eu vamos à praça de táxis.
- Şu taksilerle de birileri gelmiş olmalı.
Alguém veio nos táxis.
İstiyorsanız buradaki iki taksiye binip Santa Rosita'ya gidin ve orada kendinizi şikayet edin.
Se quiserem, podem apanhar os dois táxis... e irem até Santa Rosita. E... é só entrarem.
Ardındaki arabalarda yaklaşık 15 kişi var.
Havia umas 15 pessoas em 2 táxis atrás dele.