English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ T ] / Taşıyıcı

Taşıyıcı tradutor Português

2,213 parallel translation
Dinle, taşıyıcı beş dakika içinde burada olacak.
oiçam, o atrelado vai estar cá daqui a cinco minutos.
Taşıyıcı burada.
O atrelado chegou.
"Bart" : "San Franciscoluların taşıyıcısı."
"BART" : "Transporte de Pessoas de San Francisco".
San Francisco taşıyıcısı demişken...
Por falar em pessoas de S. Francisco a mexeram-se...
Bir gecikme varsa taşıyıcının araması gerekirdi.
A mensageira deveria avisar se houvesse atrasos.
Hastalanmadık ama bu taşıyıcı olmadığımız anlamına gelmez.
Kate, nós não adoece-mos, mas não quer dizer que não sejamos hospedeiros.
Ama taşıyıcı olabiliriz.
Mas podemos ser hospedeiros.
Birlikler, taşıyıcılara.
Tropas, para os transportes!
Kene sadece taşıyıcı görevinde.
A carraça é apenas. o transmissor
Yani, herkes taşıyıcı bant üzerinde gidip geliyor çünkü yapacak daha iyi bir şey yok.
Quer dizer, toda a gente a querer fazê-lo só porque não tinham nada melhor para fazer.
- 5 adet taşıyıcı.
- Cinco ATC.
Taşıyıcı tamir edilebilir mi?
Pode o transportador ser arranjado?
Lütfen yanıma gel, Mavi Kristalli Asa'nın taşıyıcısı.
Por favor, vem até mim, portadora do bastão de cristal azul.
Taşıyıcı anneliği düşündün mü?
Já pensaste numa mãe de aluguer?
Taşıyıcı annelik de taşerona vermek değildir de nedir?
O que é a barriga de aluguer, senão uma subcontratação?
Tüm taşıyıcı annelerimiz dört dörtlük bir özgeçmiş araştırmasından geçiyor.
Todas as nossas mães de aluguer são analisadas a fundo.
Bu yüzden, taşıyıcı annelik utanılacak bir şey olmasın istiyorum.
Por isso é que quero remover o estigma da maternidade de aluguer.
Taşıyıcı annelik sayesinde böyle güzel bir bebeğiniz olmuş.
Por ter esta linda bebé de uma mãe de aluguer.
Taşıyıcı annem olacak belki.
Poderá ser a minha mãe de aluguer.
Bu yüzden mi taşıyıcı anneliği düşündünüz?
Foi isso que os levou à mãe de aluguer?
Ama Kate, sen de unutma ki, taşıyıcı anne senin çalışanın değildir, ortağındır.
Mas, Kate, tem de se lembrar de que uma mãe de aluguer não é sua funcionária, mas, sim, sua parceira.
Taşıyıcı annelik işi tam bir bilim kurgu hikayesi gibi.
O processo dela sobre mãe de aluguer é muito de ficção científica.
Katherine Holbrook bu kadını taşıyıcı anne olarak tuttu, ama şimdi yumurtanın kime ait olduğu belli değil.
Katherine Holbrook contratou esta mulher para ser mãe de aluguer e não sabemos de quem é o óvulo.
Tamamdır, taşıyıcı hazır, robot yola çıkıyor.
Muito bem. O atrelado está pronto.
Taşıyıcı sağlam.
Parece que está tudo bem.
Havaya eş-taşıyıcılar yayıyorlar.
Elas libertam toxinas no ar.
Taşıyıcılar.
O caramelo.
Şurdakiler bizim taşıyıcılarımız.
Estes são os nossos caramelos.
Evet, Şef Cutler fare taşıyıcın var mı?
Capitão Cutler, tem algo para carregar ratos?
Tesisatçılar ve Kova Taşıyıcıları, aklınızda olsun.
Canalizadores e Equipas de Limpeza, por favor dirijam-se ao local.
Şimdi hangilerinizin taşıyıcı olduğunu bulmak için alternatif metodumuza... güvenmemiz gerekiyor.
Teremos de recorrer a um método rudimentar para ver quem é portador.
Bu, taşıyıcıda bir tepkimeye sebep olacak.
Provocará uma reacção no portador.
Lanet taşıyıcı Sterling'i sokmaya çalıştı.
O sentinela tentou infectar a Sterling.
Taşıyıcı, dur.
Portadores. Parar!
Taşıyıcılar avaredir.
Os transortadores são "almas perdidas".
Vurucu güç ve taşıyıcısı Air Wing, bölgeye ulaştı.
A Força de Ataque Expedicionária e seu Esquadrão de Carregamento Aéreo entraram em ação.
Sana tavsiyem kendini taşıyıcı anne olarak düşün, daha az kötü oluyor.
Se quer o meu conselho, pense que é uma barriga de aluguer, assim será mais fácil.
Ben sadece taşıyıcıyım.
Sou apenas o portador.
Silah taşıyıcısı.
Transportador de armas.
Alınan bomba taşıyıcısı bu mu?
Hei, este cama está ocupada?
Yağ çuvalı, alınan bomba taşıyıcısı bu mu?
Hei, seboso, esta cama está ocupada?
Yeni cephane taşıyıcımız, Tanrı'ya şükür.
O nosso novo carregador de munições, graças a Deus.
Sen cephane taşıyıcısısın.
Tu és um transportador de munições.
Bizim gezegenimiz de dahil, bunun gibi taş yığınlarının bir araya gelerek gezegenleri oluşturduğu ortaya çıktı.
Acontece que foram destroços como este que se juntaram e deram origem aos planetas, incluindo o nosso.
- Ben valiz taşıyıcısıyım.
- Carregador de bagagem.
Açıkçası, şeyh hazretleri, Turakistan'ı parlak geleceğine taşıyacak olan sizin gibi dört kez haraçtan suçlu bulunan ve zimmetine para geçiren itibarlı birisinin iyiliği için bu olaydan sıyrılmalıyız. Damat temize çıkmalı.
Sinceramente, Excelência, para um homem da sua estatura, quatro vezes acusado de extorsão e fraude, poder levar o Turaquistão a um futuro brilhante, o noivo da Yonica deve ser imaculado.
Las Vegas'tasın, tüm o şarkıcılar ve film yıldızları ile röportaj yapıyorsun. Bu kariyerine giden yol.
Quero dizer, estás em Las Vegas, a entrevistar todos aqueles cantores de estrelas de cinema.
Taşıcıyı elemanımızdır hayvanları müşterilerden alır, sonra da geri bırakır.
É o nosso estafeta. É ele que vai buscar os animais aos clientes e levá-los após a estadia.
Bu suç ortaya çıkana kadar, ve başka bir kadın onun tohumunu taşıyıp Matya'yı..
COMO UM "MULLI" OU ESPÍRITO IMPURO. UMA MALDIÇÃO QUE BENG NÃO RETIRAVA ATÉ QUE O CRIME FOSSE CONHECIDO
Hepimiz büyüyüp başka adreslere taşınsak da her yıl Kate'in doğum gününde birlikte tatile çıkıp aynı yere gidiyoruz.
E mesmo sabendo que crescemos e seguimos em frente todos os anos, no aniversário da Kate, tiramos todos férias juntos e é sempre para o mesmo sítio.
Her taşın altına bakın, her binayı arayın ve bana Arayıcı'yı getirin.
Revira todas as pedras, procura em todas as casas e traz-me o Seeker.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]