Teddy tradutor Português
3,404 parallel translation
Teddy Pendergrass ile
É o Harold Melvin e os Blue Notes.
Harold Melvin the Blue Notes dueti.
Com o Teddy Pendergrass!
Soyle adamim Teddy!
Dá-lhe forte, Teddy!
Teddy Barton, Nick Carraway.
Teddy Barton, Nick Carraway.
- Hayır. - Ayı Tedd'in kendi odası olabilir.
O urso Teddy tinha o seu próprio quarto.
Teddy'nin burnu bu arabadan büyük, ama o Yahudi değil.
O Teddy tem uma penca maior do que a carrinha dele e não é judeu.
Teddy... Teddy Kennedy'ye gelince Martha's Vineyard'da bir kızı suda boğdu.
O Teddy Kennedy afoga uma rapariga em Martha's Vineyard.
Bu arada, Teddy Kennedy'nin hayatta başardığı bir şey var mı?
E P.S... Teddy Kennedy, o que fez ele nesta vida?
Aradığınız kişi o, Teddy.
Ele não brinca em serviço, Teddy.
- Evet, tut şurayı Teddy.
- Agarra aí, Teddy.
Ted, Teddy hızlanmanı söylüyor.
Ted, o Teddy disse para te despachares.
Teddy?
Olha, Teddy...?
Tabii ki değil Teddy.
De maneira nenhuma, Teddy.
Teddy buzdolabında bir veya iki tane bulundurur genelde.
O Teddy às vezes, tem uma no frigorífico.
- Teddy.
Teddy.
Çok düşüncelisin Teddy.
É um gesto simpático, Teddy.
Teşekkür ederim Teddy.
Obrigado, Teddy.
İyi fikir Teddy.
Eu gostava disso, Teddy.
Durup dururken böyle bir şeyi söyleyemezsin Teddy.
Não podes vir simplesmente dizer - uma coisa dessas, Teddy.
- Teddy, yapma Allah aşkına.
- Teddy, por favor!
Yoksa Teddy ile Tawney mi gelmiş?
Olhem, se não são o Teddy e a Tawney.
Teddy!
Teddy!
Afiyet olsun Teddy.
Obrigado, Teddy.
Teşekkür ederim Teddy.
Obrigada, Ted.
Hadi ama Tawney. Teddy'ye ufak bir röntgencilik izni ver.
Vamos lá, Tawney, deixa o Ted dar uma espreitadela.
Yanlış anlama Teddy.
Não me interpretes mal, Teddy.
- Teddy, noisette?
Teddy, noisette?
Teddy, Teddy, Teddy. 21. Yüzyıldayız birader.
Teddy, Teddy, estamos no século XXI, amigo.
Tatlım, sen iyi misin?
Teddy, querido estas bem?
Şefi Maddy Teddy çok zor ona asıldığını gördüm.
O supervisor viu a Maddy acertar no Teddy muito duro. Como soubesse o que estava a fazer.
Teddy bluzunun üzerinde kan vardı.
O Teddy tinha sangue na camisa.
Seni özledim.
Tive saudades tuas. Teddy?
Olağanüstü bir şeydi Teddy.
Foi a coisa mais bonita, Teddy.
Evet Teddy. Önemli mevzular hakkında.
Sim, Teddy, sobre coisas grandes.
- Tanrı Teddy, Tanrı'ya duyulan ihtiyaç.
De Deus, Teddy, a necessidade de Deus.
Benim, Teddy!
Janet! É o Teddy!
- Teddy?
Teddy?
Sen neyden bahsediyorsun Allah aşkına Teddy?
Mas de que raio estás a falar, Teddy?
Teddy, ona arkadaşlık et.
Teddy, faz-lhe companhia.
- Teddy ölmüş.
- O Teddy está morto.
Ve... Teddy de öldü.
E... o Teddy também está morto.
Teddy bana Büyük Wade'i ve kanser oluşunu anlattı.
O Teddy falou-me sobre o grande Wade, o cancro.
Bazen Teddy'ye katlanmak zorunda kalmıyor da değiliz.
Claro que temos que aturar o Teddy, sabe?
Bunu Teddy de dahil kimseye söylemedim ama her şeyde Tanrı'yı görüyor ve hissediyorum.
Nunca contei a ninguém isto, nem sequer ao Teddy, mas... Posso ver e sentir Deus, em todas as coisas.
Teddy, yapma bunu!
Teddy, vá lá.
- Hayır, o işi Teddy halledecek.
- Não, o Teddy leva-a.
Üzgünüm Teddy.
Desculpa, Teddy.
- Teşekkür ederim Teddy.
Obrigado, Teddy.
Anne diyebilirsin Teddy.
Podes tratar-me por mãe, Teddy.
Sağ olasın Teddy.
Obrigado, Teddy.
Teddy.
Teddy.