Tepeden tırnağa tradutor Português
386 parallel translation
Evet, tepeden tırnağa.
É verdade. Vestida a rigor!
Seni tepeden tırnağa geçen ve bir fırtına gibi savurup sonra da fırlatıp atan ama senin tekrardan zıplayıp ağaç tepesine konmanı sağlayan o kıvılcımı hissettin mi?
Sentiu uma corrente eléctrica da cabeça aos pés... que a apanhou como um furacão e a atirou ao chão? ... mas voltou à tona e flutuou acima das árvores?
Burada durmuş iki aptalla tartışıyorum. Pumblechook Amca onu bekliyor ama bu çocuk... tepeden tırnağa kir pasak içinde.
Estou aqui parada a falar para uns palermas, o Tio Pumblechook à espera e este rapaz completamente sujo desde a ponta dos cabelos até às unhas dos pés.
Tepeden tırnağa yabancı olduğu belli ve biraz tedirgin edici bir havası var.
Tudo nela é estranho e ligeiramente perturbador.
- Tepeden tırnağa, efendimiz.
- De alto a baixo?
Gelin, alın benden kadınlığımı. Katılaştırın beni tepeden tırnağa.
Libertai-me de meu sexo... e preenchei-me da cabeça aos pês... com a mais atroz crueldade!
Hepsi Yüzbaşı John'a tepeden tırnağa, sırılsıklam âşık.
Elas estão apaixonadas. Apaixonaram-se todas loucamente pelo Capitão John.
Tam bir araştırma yapılacak. Tepeden tırnağa. İşe koyulmadan önce sorun olmadığından emin olalım.
Temos de ter a certeza que não há problemas antes de começar.
Andre, ne zaman buluşsak, tepeden tırnağa silahlısın.
André, sempre que nos encontramos está armado até aos dentes.
Gemi, tepeden tırnağa gezilir.
Um passeio é da quilha à gávea do traquete.
- Devam et. Tepeden tırnağa kadar denize o sarı ikaz işaretini bırakırım Ama gömleği sarkan birini görürsem herşeyin acısını ondan çıkarırım...
Tenho aquela medrosa tristeza dos pés até à cabeça é ver homens fortes à nora se têm a camisa de fora...
Sen ve Schaeffer binayı tepeden tırnağa arayın.
Tu e o Shaeffer procurem no prédio de uma ponta à outra.
Tepeden tırnağa çürük içindeydim... ama vücudumdaki kemiklerin hepsinin neden kırılmadığını anlayamadılar.
Tinha contusões dos ombros aos joelhos... e não percebiam como não tinha todos os ossos partidos.
Tepeden tırnağa pislik içindesiniz!
Todo sujo da cabeça aos pés.
Aziz Paul şahidim olsun, bu gece o hayallerin Richard'ın ruhuna saldığı korkunç dehşet yanında, aptal Richmond'ın komutasında tepeden tırnağa zırhlı on bin gerçek askerin yapabileceği hiç kalır.
Por São Paulo Apóstolo, Esta noite sombras hão lançado mais terror na alma de Ricardo... do que a substância de dez mil soldados mui bem armados... e conduzidos pelo imbecil Richmond.
Tepeden tırnağa süslenen bir kadın, sevdiğini bekliyor olmalı.
A mulher que fica toda arranjada, deve esperar pelo namorado.
Beni tepeden tırnağa bir süzüşü var ki...
Noto-o na maneira como ele me olha de cima a baixo...
Vücudumun her köşesinde büyük küçük morluklar var tepeden tırnağa.
Levei pancadas e fiquei com altos no corpo todo, de... de alto a baixo.
" Sabırlı adamım ben Tepeden tırnağa
" Um homem paciente, eu sou Até à ponta dos dedos
O çok acımasız ve zalim Tepeden tırnağa
O diabo ela é Uma peste sempre foi...
O çok acımasız ve zalim Tepeden tırnağa
Uma peste sempre foi
Kötü ruhlu tepeden tırnağa
Fraca, fraca se mostrou
Tepeden tırnağa denizcidir.
Só pensa na Marinha e em mais nada.
Tepeden tırnağa silahlarını kuşanmış, serseri gibi dolanıyorlar.
Agora vou colar as botas e as espingardas, armados até aos dentes.
Tepeden tırnağa radar, sonar cihazı ve radyo ekipmanlarıyla donanımlı olarak.
Artilhada com radar, sonda e equipamento de rádio.
Biz Almanya'yı tepeden tırnağa temizlerken... Prusyalı generaller neredeydi acaba?
Gostava de saber onde estavam os generais prussianos... quando limpámos a Alemanha de alto a baixo?
Kırk asker, tepeden tırnağa silahlı.
Quarenta soldados, armados até os dentes.
Uzmanlar yarın onları tepeden tırnağa inceleyecekler.
Os peritos podem examiná-los amanhã.
Tepeden tırnağa, en haince gaddarlıkla doldurun içimi.
Enchei-me, da cabeça aos pés, da mais terrível crueldade.
- Tepeden tırnağa.
- Dos pés á cabeça.
Siz de tıpkı babanız gibisiniz tam bir asker, tepeden tırnağa savaşçı.
És mesmo como o teu pai antes de ti um homem do exército, um combatente sem descanso.
Bariyerlerin içinde kalan bütün evler tepeden tırnağa aranır. Kanalizasyona varıncaya kadar.
Cada casa no interior da barreira será revistada de alto a baixo... incluindo os esgotos.
Tepeden tırnağa berbat bir herifim ama başka türlü de olamıyorum.
O que é curioso, é que para a Katarina... Não sou nada mais que um covarde.
Ernie Bevin, görebileceğiniz üzere, tepeden tırnağa bir İngiliz, Sendikalar üzerinde harikulade bir güce sahip, ve işçi hareketini bir bütün olarak tutabiliyor. Sanırım bugüne kadar tanıdığım, en kibirli adam o.
Ernie Bevin era inglês até à raiz dos cabelos e tinha grande influência sobre os sindicatos e o movimento dos trabalhadores, mas nunca vi nenhum homem tão convencido como ele.
" Tepeden tırnağa doluyum
" Amor de cima a baixo
- Tepeden tırnağa dolmuş
" - De cima a baixo
Biz seni tepeden tırnağa değiştireceğiz, hayatta bir... meşgale sunacağız ve birlikte bizi hapseden... bu can sıkıntısından kurtulacağız.
Nós lhe daríamos um novo look. Um interesse na vida... E, juntos, poderíamos superar... este tédio que aprisiona todos nós.
Doktor Russell seni tepeden tırnağa kontrol etti mi?
- A Dra. Russell examinou-te bem?
O anda, beni tepeden tırnağa sırılsıklam eden beyaz bir maddeyle kaplanmıştım.
E, nesse mesmo instante, senti-me completamente banhada por um jorro branco como espuma, da cabeça aos pés.
Bir buçuk saat sonra işe başladım. Tepeden tırnağa iri yarı olduğunun ayırdına vardığım bir adam göründü.
Uma meia hora depois de eu ter começado apareceu um senhor corpulento que me olhou da cabeça aos pés.
Beni tepeden tırnağa, mumyalar gibi çarşafa dolayıp, yalnızca arkamı açıkta bıraktı.
Então ele envolveu-me num lençol, da cabeça aos pés, como uma múmia, e não deixou nada descoberto à excepção do meu rabo.
Bu gördüğün ağaç tepeden tırnağa çürümüştü. Ağacın kazıp çıkardığım bu köklerinin her tarafı böcek yumurtalarıyla doluydu.
Esta árvore estava cheia de vermes... e os tocos, tirei-os daqui, estavam empestados... de ovos de insetos.
Frank tepeden tırnağa bir iş adamı.
Frank é um homem da corporação, de corpo e alma.
Beni yeşile boyadın, ölü bir kediyle tabuta yatırdın,... ve şimdide tepeden tırnağa soyuyorsun.
Você pinta-me de verde, deita-me num caixão com um gato morto, e agora deixa-me nu em pêlo.
Giydiklerinizi tepeden tırnağa hesaplasak sağlam bir servet eder.
Olhando-os dos pés á cabeça, vejo o suficiente para fazer um bom mealheiro!
Yeterince sıkıysa, tepeden tırnağa yakıp tutuşturabilir beni
Se me agradar o suficiente Poderá ter tudo de mim
O arabanın tepeden tırnağa, içeriden dışarıya incelenmesini istiyorum.
Quero aquele carro examinado de cima abaixo, por dentro e por fora.
Sen yeni renkli taslaklara sahipsin, tepeden tırnağa.
Você trabalha em peças bonitas e coloridas, top-to-bottoms
Eğer birine tepeden tırnağa bağlanmışsan gerçeğin farkına kolay kolay varamazsın.
Ah, bem, quando se está apanhado por alguém, bem... não se consegue ver essas coisas, pois não?
- Tepeden tırnağa, öyle mi?
- Sim.
Bir Süvari Bölüğü tepeden tırnağa silahlı 4000 Sioux'ya karşı.
Uma unidade de cavalaria, um punhado de homens contra milhares de Soul.