Tgv tradutor Português
34 parallel translation
Ama hayatım, hızlı tren var. Paris 2 saat 15 dakika.
- Com o TGV, levas 2h40 a chegar.
Sen hızlı trene binemez misin?
- Não podes andar de TGV?
Yarın Paris'e giden hızlı trende onunla buluşacağım.
Encontro-me com ele amanhã no TGV para Paris.
Yarın öğlen trende buluşalım. 27 nolu koltuğa otur.
" Encontro no TGV ao meio-dia de amanhã.
Hızlı Tren - Londra Garı
TGV PARA LONDRES TERMINAL MEIO-DIA
Garip bir kaza meydana geldi. Bir helikopter irtifa kaybedip bir tünele sürüklendi ve Londra'dan Paris'e giden hızlı trenle çarpıştı.
... estranho acidente, um helicóptero perdeu altitude, entrou num túnel e colidiu com o TGV que fazia a ligação Londres-Paris.
Güvenlik, eğitim, askeri, nükleer... İşte!
- Segurança, TGV, exército, nuclear...
Uçakları, tenleri nükleer gücü dışlıyor...
Não quer lá aviões, TGV, centrais nucleares... nem sequer turistas!
Dur biraz, bu bir TGV mi?
Espera um pouco, isto é o TGV?
Dün gece karıma ve kızlarıma yalan söyledim. Onlara ailesi İsveç'te tren kazasında ölmüş bir yetim olduğunu söyledim.
Ontem à noite, menti à minha mulher e filhas e disse-lhes que eras um órfão, cujos pais tinham morrido num acidente de TGV na Suécia.
- Ne treni?
- O que é um TGV?
Bu... ailesi İsveç'te tren kazasında ölmüş bir yetim.
- É um órfão, cujos pais morreram num acidente com um TGV, na Suécia.
Cannes jüri üyesi, Rus yönetmen Emil Dachevsky oğlu Stepan'ın en son bir trende gizemli bir yabancıyla görüldüğünü açıkladı.
O membro do júri do Festival de Cannes... e diretor do cinema russo Emil Dachevsky... explicou que a última vez que viu o filho, Stepan... foi no interior de um TGV, acompanhado por um estranho desconhecido.
Dikkat dikkat, TGV treni geliyor.
Atenção, vai passar o TGV.
Yani biri Druitt'i uyandırsa iyi eder, çünkü bizim hızlı trene binmek için vaktimizi yok.
- Descobri uma morada. - E então? É bom que alguém acorde o Druitt, porque nós não temos tempo para apanhar o TGV.
Süper hızlı bir trene biniyor!
Ele vai pegar um TGV, catano.
Kartal, treni izleyebilir misin?
Águia, consegue seguir um TGV?
- Bu tren Paris'e gitmiyor mu?
- Não é o TGV para Paris?
Pekâlâ. "Bir hızlı tren New York'tan saatte 560 kilometre hızla yola çıkarsa..."
Se um TGV sai de Nova Iorque a 560 km / h...
İki ay içerisinde hızlı tren, tüm Kyushu Adası çevresinde çalışmaya başlayacak.
Daqui a dois meses, o TGV começará a passar por Kyushu.
Hizmete girdiği zaman Kyushu Hızlı Treni saatte 260 km. hızla Kagoshima ve Hakata'yı birbirine bağlayarak bölgeye büyük yarar sağlayacak.
Assim que estiver operacional, o TGV de Kyushu ligará Kagoshima e Hakata, ligará Kagoshima e Hakata, a uma velocidade de 260 km / h, atraindo largo interesse regional.
Belki hızlı tren sayesinde dilekler gerçekleşebilir.
Talvez o meu desejo se realize... com o TGV.
Hızlı trenin hizmete girmesine iki ay var.
Faltam dois meses para chegar o TGV.
Adını "Hızlı Tren keki" koy ya da tren şeklinde yap.
Chama-lhe de "Pão-de-ló TGV", ou dá-lhe a forma de um comboio.
Yeni hızlı trenin adını biliyor musun?
Sabes o nome do novo TGV?
İlk hızlı tren seferine bir bilet.
Um bilhete para o primeiro TGV.
Hızlı treni görmemiz mümkün olmayacak.
Não vamos conseguir ver o TGV.
Hızlı trenin raylarını.
Os carris do TGV.
Hızlı tren mi?
O TGV...
TGV-6 piyasadaki tüm yeleklerin karşı koyabileceği etkilerden tam otomatik silahların etkisi de dahil çok daha fazla etkiye karşı koyabilir.
O TGV-6 consegue aguentar mais impulso de projéctil do que qualquer outro no mercado, incluindo munições de metal inteiriço.
Ona TGV-6 adını verdim.
Apresento-vos o TGV-6.
Önümüzdeki yıl inşaat başlayacak Kaliforniya merkezine 68 milyar dolarlık yüksek hızlı tren.
No próximo ano, começará a construção de um sistema de TGV de 68 mil milhões de dólares, que atravessará a Califórnia.
Doğrudan birbirine yönelen iki kurşun gibiydik.
Éramos como dois TGV a ir na direcção um do outro.
Bir şey olursa, iki saatte burada olabilir misin?
Não te preocupes, a haver alguma coisa no TGV pões-te cá em duas horas.