Tipik tradutor Português
1,583 parallel translation
Annesi bundan hiç bahsetmedi. Kaburgaları iki yerden kırılmış, ki bu da darbe travmasının tipik sonuçlarındandeğildir.
As costelas estão partidas em dois locais, não é comum neste tipo de trauma.
Tipik bir tüfek.
Um arma típica de pump-accion.
Tipik av tüfeği yarası.
Feridas típicas de caçadeira.
Öncelikle, siz tipik bir polise benziyorsunuz, tamam mı?
Primeiro... vocês têm ar de polícias, está bem? Só para ficarem a saber.
Bu sadece bizim için tipik bir haftadır.
É uma semana normal para nós.
Tipik bir yuva.
Uma verdadeira sensação de lar.
Kadın kundakçılar az çok birbirlerine benzer, nedenleri tipik olarak intikam almaktır.
Incendiárias são bem menos prováveis, o seu motivo é tipicamente vingança.
Bunun tipik bombacı profiliyle alakası yok.
Este não é o perfil típico de um bombista. E os materiais que nós encontrámos?
Ailem bile ayrıydı ; tipik sosyopat yani, altı ajan ve bir rehineyi öldürme fırsatı elime geçtiğinde- -
Eu até vinha de uma família destroçada, sociopata clássico, por isso, quando tive a oportunidade de matar seis agentes e um refém...
- Geri kalmış Merih bölgesi, tipik.
- Típico dos marcianos.
Çok tipik. Ancak bekle ve biraz daha dinle.
Mas espera e ouve um pouco mais.
Ve tipik tepkiyle karşılaştım.
Sim eu contei e tive a reação de sempre.
Bu çok tipik. Logan, Rosemary'yi benimle eve gitmeye ikna etmeme ramak kalmışken yakalanmak zorunda.
O Logan tinha de ser preso no preciso momento... em que quase levei a Rosemarie para casa.
Bu tipik bir kız / oğlan olayı değildir.
Não é específico de rapaz e rapariga.
Bu tipik bir Connecticut oteli havası.
O típico da pousada de Connecticut.
Tipik Marfan sendromu belirtileri gösteriyor.
Ele revela os indicadores típicos de síndroma de Marfan.
Gayet tipik.
Típico.
Bu tipik bir doktor davranışıdır.
É uma coisa de médico.
Bu AZT nin tipik bir yan etkisidir.
É um efeito colateral típico do AZT.
Dizindeki eklemleri tipik olarak çok küçük.
Tipicamente são pequenas articulações, no joelho dela.
Tipik bir paranoyak şizofreni vakası.
É esquizofrenia paranóica das clássicas.
İtiraz ediyorum, sayın hakim.Mrs. Dubois'in tipik bir iş gününün
Objecção, Vossa Excelência.
Tipik bir günde.ben bir tanık yada olası bir suça karışabilecek bir tanıkla görüşebilirim,
Num dia típico, geralmente entrevisto testemunhas envolvidas num possível crime.
Tipik pis politikacılar.
Políticos sujos.
Biliyorsun, tipik bir anne.
Uma mãe normal. Não tem nada que ver consigo.
Ve tipik yanlış bir açıklama daha, Sue.
Esse foi um comentário tipicamente irrelevante, Sue.
Tipik başlık, muhtemelen intihar.
Andava com livros, provável suicídio.
Kırılmış çene, ezilmiş elmacık kemiği, tipik bir yüz üstü çakılma.
Queixo partido, arco zigomático rebentado, típico numa queda em que a cara bate primeiro.
yaptıkları her şey bunu tipik bir banka soygunu gibi göstermek için, fakat bizim Çekici Okul Çocuklarımız veznede zaman geçirirken, bankanın bilgisayarlarına ulaşan üçüncü bir adamları olmalı.
Tudo que eles fizeram parecia ser um típico assalto ao banco, mas enquanto nossos "Charm School Boys" estavam na caixa a criar uma diversão, deviam ter um terceiro homem nos computadores do banco.
Tipik.
Tão típico.
Tipik bir acemi hatası. Oyundan önce yemek.
Um erro clássico de principiante, comer antes de um jogo.
Tipik bir zenci özentisi.
Como numa sanduíche.
Tipik Alzheimer hastası.
Parece que é típico na doença de Alzheimer.
Tipik Jordan, bizi Styx nehri boyunca yapılacak olan sonsuz bir, iki kişilik bisiklet turuna yazdırmış.
É que sabes, típico dela, ela foi à frente e inscreveu-nos num passeio eterno de bicicleta pelas margens do rio.
Amma tipik.
Que vulgar.
- Tipik bir Goa'uld hatası yapıyor.
Está a cometer um erro típico dos Goa'uid.
Tipik bir çeteci... Nişan almaktan aciz...
Típico de gangues, não sabem mirar.
Tipik numara! Sağ el asla bilmez, sol el işi yapar.
Típico dos Federais, a mão direita nunca sabe o que a esquerda está a fazer.
Tipik genç sendromu olmadığına emin misiniz?
Tem a certeza que não é só coisa de adolescentes?
Tipik hava bükücü taktikleri sakın ve kaçın.
Táctica típica de um Airbender, evitar e fugir.
Tipik Kanadalı!
Típicamente cobarde canadiano!
Hatta tipik et tüketicileri bile ayaklarını denk almalılar.
Mesmo os que comem carne todos os dias!
Tipik sanat okulu saçmalıklarını unutmanın bir yolunu bulmuş gibi.
Ele descobriu como desaprender a típica treta da escola de arte.
Tipik ergen. Hayatının en güzel yıılarını tembellik ederek harcıyorsun.
O típico adolescente... estás na flor da idade e ficas para aí estendido!
O yüzden, tipik Fransız tarzıyla, bize haber vermeleri bir ay sürmüş.
E, à boa maneira francesa, levam mais de um mês a informar-nos.
Çok tipik.
Típico...
Tipik inek.
É um observador típico.
Anlıyorum.Savcılık ofisindeki tipik bir iş gününü
Entendo.
Tipik erkek!
Típico de um homem.
Tipik olarak susuz süreç.
Vamos comparar.
Tipik halleri.
Típico.