Tray tradutor Português
92 parallel translation
Ben onun sadık köpeği, Tray'im.
Sou o seu velho cão fiel, Tray.
Tray, evlenip, uzaklara gitmen hiç hoşuma gitmiyor.
Tray, detesto que te cases e que te vás embora.
- Biliyorum, Tracy.
- Eu sei, Tray.
Buz halleder. I just forgot to fill the tray.
Eu fazia isto, mas não tinha gelo.
Sanki bana "Old Dog Tray" gibi geldi.
A mim soa-me a tal.
Tray, Bu sokaklarda olmanı istemiyorum.
Tray, não te quero aqui a andar pelas ruas.
- Seni seviyorum, Tray.
- Eu adoro-te, Tray.
Hey, Tray, bir soru sorabilirmiyim? Dostum
Tray, deixa-me perguntar-te uma coisa.
Tray, bu sen misin?
Tray, és tu?
Hey, Tray, Herkes diyor'ki sen burada devamlı kalacakmışın.
Há um rumor que o teu cu de puta está na cidade para o bem.
Hey, Tray, burdada birini bulamazsan eğer ;
Ei Tray, se não arranjas nada aqui, vais morrer virgem.
Hey, Tray, Ordaki piliçi görüyor musun?
Ei, Tray, vês aquela puta alí?
- Tray, Buraya gel!
- Anda-te mas é embora!
Hadi, Tray.
Vamos, Tray.
Evet, B.M motor'da iş verdiklerini duydum. Tray.
Sim, ouvi que estavam a contratar pessoal na B.M. Motors, Tray.
Şimdi ne yapacaksın, Tray?
Então o que vais fazer agora, Tray?
Sana birşey anlatayım, Tray.
Deixa-me dizer-te uma coisa, Tray.
Tray, bunu kavga etmeden halledelim, tamam mı?
Tray, deixa-me tratar disto como um cavalheiro, tá?
Hey, Tray, Sana eski okul'dan birşey söyleyeyim?
Tray, deixa-me dizer-te uma coisa sobre a antiga escola, tá?
- Kıçını kaldır, Tray!
- Traz daí o teu cú, Tray!
İyi kardeşsin, Tray.
Tu és um bom irmão, Tray.
Ama bunu dinle, Tray.
Mas lembra-te disto, Tray.
Oğluma adam olmayı öğret, Tray.
Ensina ao meu filho como ser um homem, Tray.
Ve asla işe girmeyi düşünme, Tray,
E nem penses em arranjar emprego, Tray,
Adamım Tray.
O meu miúdo Tray.
- Naber, Tray?
- Como vai isso, Tray?
Hey, Tray.
Ei, Tray.
İşte herşey bu Tray.
É tudo sobre isso, Tray.
Tray, Seninle evleneceğim. Söz veriyorum.
Tray, eu prometo que me caso contigo.
Görünüşe göre, Trey'in ölümüne çok üzülmüş.
Aparentemente, com pena do Tray.
Alo! - Alo Tray - Merhaba anne.
- Olá querido.
Selam Jeff ne haber dostum ben Tray?
Olá. Como estás? É o Trey.
Tray neler oluyor?
Que está a acontecer?
As we should be landing shortly make sure that your tray table is locked and your chair is in the upright position.
- Como vamos pousar em breve, verifiquem se a mesa está travada e a poltrona está na posição vertical.
Ten Tray?
Dez-Bandejas?
Ramon. Ten Tray'le aranızdaki şiddet tırmanıyor gibi.
Ramon... esta situação com os Dez-Bandejas parece estar a crescer.
Geçen sene yapılan otoban Tray'in bölgesinin tam ortasından geçti.
Construiram uma nova autoestrada no ano passado, mesmo pelo meio do território dos Bandejas.
- N'aber Tracy?
- Tudo, Tray.
Ne düşünüyorsun Tracy?
Em que pensas, Tray?
Tray, sana yapmamanı söylediğim tek şey neydi?
Tray, qual foi a única coisa que te pedi para não fazeres?
Selam Tray, ne yapıyorsun?
- Olá, Tray, o que estás a fazer?
Tray, babanla ilgili sorunlarını anlıyorum.
Tracy, eu percebo esta situação do teu pai.
Bu konuda haklısın Tray.
Nem mais, Tray.
Bu "Old Dog Tray" değil mi?
Isso é Old Dog Tray?
Dinle, Tray.
Olha, Tray.
- Hadi, Tray.
- Vá lá, Tray.
Tray!
Trey?
Tray Renaldo nerede?
Trey ¿ Onde está o Reinaldo?
Tray!
Roxy? - Trey?
Rahatsız mı etti yine Tray?
Não, fico em casa como os botões.
Tamam Tray, ben hallediyorum.
A sério?