Trevor tradutor Português
1,985 parallel translation
- Trevor.
- Trevor.
Onu çok sevdim, çok güzel geçiniyoruz.
- Trevor. - Adorei-o! Nós rimos muito.
Trevor dahiceydi.
Trevor foi de génio.
Trevor'ın annesi.
A mãe do Trevor.
Trevor.
- É o Trevor.
Ned, onun kızgın olduğunu söyledi.
O Ned disse que o Trevor estava zangado.
Trevor...
Trevor.
Trevor, sadece düşmanlarının bu proje olduğunu bilsinler biz olduğumuzu değil!
Quero que pensem que o inimigo é o projecto e não nós.
Trevor bana hatırladıklarını anlattı. Hikayeyi bir de sizin tarafınızdan duyayım, olur mu?
O Trevor contou-me do que se lembra.
Ailemi bir gün tekrar göreceğim. Trevor'ı asla göremeyeceğim.
Voltarei a ver a minha família um dia.
Trevor iyi bir adamdı kendini dünyayı düzeltmeye adamış biriydi.
O Trevor era boa pessoa. Perdeu a vida a tentar fazer um mundo melhor.
Trevor, eşim senin otopsi raporunu inceledi. Düşer düşmez ölmüşsün.
Trevor, o meu marido viu o relatório da tua autópsia.
Aman Tanrım, Trevor!
Meu Deus. Trevor.
Trevor'a, suçluluk hissetmemesini söyleyin. Yaşıyorum!
Diga ao Trevor para não se sentir culpado.
Trevor, kapa çeneni.
Trevor, cala a boca.
Tanrı aşkına Trevor, kapa çeneni ve koş!
Por amor de Deus, Trevor, cala-te e foge!
Futbolcular öyle kıskanıyordu ki ne benim, ne de arkadaşlarım Trevor, Scotty ve Ling'in partilerine katılmasına izin vermiyorlardı.
Os jogadores tinham ciúmes e não deixavam os meus amigos, o Trevor, o Scotty e o Ling, ir às festas deles.
Kurbanın adı, Trevor Beck.
A vítima chama-se Trevor Beck.
Trevor yakın zamanlarda yaralanmış mıydı?
O Trevor magoou-se recentemente?
Birisi Trevor'ın ölümüne sebep olacak bir şey mi yapmış?
Alguém fez algo ao Trevor que o matou?
Ama Trevor'un son zamanlarda takıldığı yerleri yazdığı bir günlüğü varsa, faydası dokunabilir.
Mas ajudaria se tivéssemos um diário do que o Trevor fez na última semana. Isso seria bom.
Trevor ödev yapmadığı vakitlerde arabasıyla uğraşırdı.
Quando o Trevor não estava a fazer o seu trabalho escolar, estava a trabalhar no seu carro.
Saat 9 : 00 gibi Trevor'un odasına çıktılar.
Vejamos, eles subiram para o quarto do Trevor por volta das nove.
Trevor Beck öldükten sonra onu gören kimse olmamış.
Ninguém a viu desde a noite anterior à morte do Trevor Beck.
Tam olarak, Trevor'ın başına gelenin hemen öncesinden beri.
Na verdade, antes do que o que aconteceu com o Trevor.
- Trevor ile sorunun neydi?
- Qual era o teu problema com o Trevor?
Benim gördüğüm, Cindy'i tekrar elde etmek için Trevor ile kavga ettin ve o da sana dersini verdi.
O que eu acho é que te envolveste numa luta com o Trevor para recuperar a Cindy, e depois o Trevor deu-te uma tareia.
Trevor seni patakladıktan sonra nereye gittin?
Agora, onde foste depois de o Trevor ter-te embelezado a cara?
- Annesinin dediğine göre Trevor aniden sinirli bir yapıya bürünmüş.
De acordo com a mãe, o Trevor andava irritadiço.
Trevon aynı zamanda antidepresan ve çok etkili sakinleştiriciler kullanıyormuş.
O Trevor andava a tomar antidepressivos, inibidores da monoamina oxidase.
Son geceki sürüşü evinden okula, Trevor arabayı yaklaşık 22 km, motoru hiç istop etmeden 1 saaat 15 dakika sürmüş.
Na noite antes da sua última viagem, de casa para a escola, o Trevor conduzir cerca de 22 quilómetros durante hora e meia sem desligar o motor.
Hayır, ceset buraya sonradan atıldıysa ve Trevor'un ölümü bir tür Karma ise o zaman cesedi neden daha iyi saklamaya çalışmamış?
Não, se isto é um abandono de corpo, e a morte do Trevor é alguma retribuição diabólica do karma, então por que não fez melhor que isto para tentar esconder o corpo?
Sol taraftaki lastik izleri Trevor'un arabasındaki beş oluklu lastiklerle uyumlu.
As marcas na esquerda são de um fino pneu de 5 barras que é consistente com os do carro do Trevor.
Trevor'un kapısındaki sarı çiziklerle aynı boya.
E é a mesma tinta que as marcas amarelas que encontrámos na porta do Trevor.
Bu da neden Trevor'un arabasının ön kısmında hasar olmadığını açıklar.
Isso explicaria por que razão não há dano na parte da frente do carro do Trevor.
Belki Trevor'a ilaç satan kişi bu konuda bize yardımcı olur.
Talvez o traficante de droga do Trevor nos possa ajudar com isso.
Oğlu da dükkanda çalışıyor ve Trevor'la aynı okula gidiyor.
O filho dele trabalha no armazém e anda na mesma escola que o Trevor.
Trevor'dan hiç para almadım.
Nunca aceitei dinheiro do Trevor.
Ölümünden önceki gece Trevor kimle yarıştı?
Na noite antes de ter morrido, com quem estava o Trevor a correr?
Söylüyorum işte, Trevor yarışçı değildi.
Estou a dizer-vos. O Trevor não corria.
Trevor'ın Cindy Warner'ı öldüren sarı arabayla yarışmak için çölde olduğunu biliyoruz.
Sabemos que o Trevor estava no deserto a correr com um carro amarelo, que matou a Cindy Warner.
Trevor'a verdiğin ilaçlar ölümüne sebep oldu.
Os comprimidos que deste ao Trevor ajudaram a matá-lo.
Trevor mı o?
Aquele é o Trevor?
Trevor Marshall.
- Trevor Marshall.
Ona hâlâ değer mi veriyorsunuz?
Nunca mais verei o Trevor.
Trevor burada mı?
O Trevor está aqui?
Trevor!
Trevor? Trevor!
Trevor!
Trevor!
Trevor, sanırım o haklı.
- Trevor, acho que ele tem razão.
- Trevor kimseyle kavga etmez.
- O Trevor não se mete em brigas.
Trevor'ın deli-porsche'sinin diyagnostik modülü bize şu gördüğünüzü verdi.
- Ainda não sabemos o que lhe atingiu, ou quem, ou onde aconteceu. - Sim. Bem, os módulos de diagnóstico na aberração de Porsche do Trevor deram-nos alguma coisa.