Turkey tradutor Português
147 parallel translation
Efendim, Turkey.
Sim, Turkey?
Ben de seni çok özleyeceğim, Turkey.
E eu a tua, Turkey.
Yanılıyorsun, Turkey.
Foste enganado, Turkey.
İyi atıştı, Turkey.
Atiras bem, Turkey.
Turkey'in önüne geçmemiş olsaydım onu vurabilirdin.
Se eu não me tivesse posto à frente do Turkey, tinha-lo matado.
Turkey bayılmış olmalı. Geri dönmeliyiz.
O Turkey deve ter desmaiado.
Geri dönersek sığınağa giden yolu keserler.
Se formos atrás do Turkey, eles bloqueiam-nos o acesso ao covil.
- O fırsatı tepti.
- E como é que isso ajuda o Turkey? - Ele arriscou-se.
Turkey dönmek için elinden geleni yapacaktır.
O Turkey vai ter de se desenrascar como puder.
Şu mühendisin dediğine göre Turkey denerken yaralanmış.
O engenheiro jeitoso disse que o ruivo Turkey ficou ferido a tentar.
Hadi, Turkey. Anlat bize.
Vamos, Turkey, diz-nos!
Sadece sizden biri olduğunu söyle, Turkey ve özgür ol.
Diz que ela era uma das vossas, Turkey, e estarás livre.
Turkey'in ağzından duydunuz millet.
Ouviram-no da boca do Turkey, homens.
Vienna ve Turkey'i kasabaya götürüyorum ve mahkemeye kadar da içeri atacağım.
Vou levar a Vienna e o Turkey para a cidade e eles serão julgados.
Turkey'i götürebilirsin, şerif ama Vienna'yı değil.
Pode levar o Turkey, Xerife, mas a Vienna, não.
Bu Turkey'in atı.
É o cavalo do Turkey.
Turkey mi?
O Turkey?
Turkey'i asmışlar.
Enforcaram o Turkey.
Turkey'in.
São do Turkey.
Turkey ne yaptı? Acı çekti mi?
Como é que o Turkey reagiu?
İlk grubu Turkey köyüne götüreceğim.
Levo o primeiro para Turkey Creek.
Turkey köyünde Mangus ve kabilesi ile birlikte kalacak.
Fica em Turkey Creek com Mangus e sua tribo.
Turkey Köyünün yukarısında 50.000 dönüm, Bay Burns.
50.000 acres em Turkey Creek, sr. Burns.
Hindi Bir, burası Son Bir.
Turkey One, daqui Ultimate One.
- Hindi Bir, burası Son Bir.
- Turkey One, fala Ultimate One.
Hindi Bir, burası Son Bir.
Turkey One, fala Ultimate One.
Hindi Bir, beni duyuyor musunuz?
Turkey One, está a ouvir?
Burası Hindi Bir.
Daqui Turkey One.
Son Bir, burası Hindi Bir. Son Bir, burası Hindi Bir.
Ultimate One, fala Turkey One.
Çam Ağacı Lideri, Burası Hindi Kontrol.
Líder Pine Tree, daqui fala Controlo Turkey.
Hindi Kontrol, Çam Ağacı Lideri.
Controlo Turkey, Líder Pine Tree.
Çam Ağacı, burası Hindi.
Pine Tree, daqui Turkey.
Anlaşıldı, Hindi Kontrol.
Afirmativo, Controlo Turkey.
Sert içki, "Wild Turkey" olsun.
Um " "wild turkey" ".
Evet, ben viski içeceğim, Wild Turkey'i tercih ederim.
Sim, acho que vou querer um bourbon, de preferência Wild Turkey.
Senin satıcının sana verebildiği Jack Daniel örneğinden 35.50 dolar daha düşüğüne verebilirim.
Arranjo-te uma caixa disto por 35,50 dólares, menos do que na revenda pedem por uma caixa de Jack Daniel's. 45,50 dólares, menos do que Wild Turkey.
Bana biraz yabani hindi etiketi getirebilir misin?
- Sim. Arranjas-me etiquetas de Wild Turkey?
Snibcock Turkey, varlıklıların ve şişmanların terzileri.
Snibcock Turkey, Couturiers para os muito ricos e extremamente gordos.
HİNDİ BURNU
TURKEY POINT
Çok geç olmadan Hindi Burnu'ndan çıkın!
Saí de Turkey Point antes que seja tarde demais.
Hindi Burnu kulübü hizmete açılmıştır!
Turkey Point está aberto ao negócio!
- Daha önce Hindi Burnu'na gelmiş miydin?
- Já estiveste em Turkey Point?
Hindi Burnu'na ayak basan ilk Burjuva.
A primeira Square a pôr os pés em Turkey Point.
Hindi Burnu'na gel dostum, cesaretin varsa.
Venham a Turkey Point, se se atrevem.
Dün gece Hindi Burnu'ndaki kavganın ardından...
Depois dos distúrbios de ontem em Turkey Point,
- Hayır, sağ ol. Bir kadeh sek Wild Turkey viski ve yanında Kola.
Quero um bourbon Wild Turkey puro e uma Cola.
Torbaya bir kaç şişe da Wild Turkey koy, olur mu?
Meta também umas garrafas de Wild Turkey, está bem?
- Turkey nerede?
- Onde está o Turkey?
Bunun Turkey'e faydası ne?
- Não temos onde nos esconder.
- Turkey'i.
O Turkey.
Turkey'e gerçekten de düşkündüm.
Eu gostava muito do Turkey.