Tç tradutor Português
1,367 parallel translation
O yüzden üçkağıtçılık yapıyorum
Por isso, empurro
Üç kağıtçı!
Impostor!
Bir üçkağıtçı ve bir kırma.
Um vigarista... e uma mestiça.
- Bunların hepsi üçkağıtçı..
São todas más.
Sen bir üçkağıtçısın.
Seu magico da tanga.
O üçkağıtçıyı kitap gibi okuyabiliyorum!
Para mim, o meia-leca é um livro aberto.
Sen ne üçkâğıtçı kötürümsün.
És uma aleijada perversa.
"Vakitlice" üçkâğıtçılık demek.
"Atempadamente" significa quando lhes apetecer.
Üçkâğıtçı seçmenler konusunda... "ikamet süresi" şıkkını koymak iyi bir yöntem olur, akıllarını karıştırır.
Quanto a concorrentes ilegais, o "período de residência" deve tratar deles.
Sorun değil, tamam mı, dinle, o da bir üçkâğıtçı...
Está tudo bem, está bem, ouve, ele é um vigarista...
- Üçkağıtçı değilsin. Sus. Sus.
- Cala-te, cala-te...
O anlaşma senin üç kağıtçılığın nedeniyle çöpe gitti.
Esse acordo foi por água abaixo com a formação da nova empresa.
Seni üçkâğıtçı puşt. Jimmy'nin poposunu yarıp oraya 7 kilo eroin sakladın, demek.
O merda aí cortou o Jimmy e enfiou sete quilos de heroína no traseiro dele.
Üç kâğıtçı, pasaklı, yanlış adamlarla takılan.
Duvidoso, franzino, misturado com o tipo errado de pessoas.
"Üç kâğıtçının çocuğunu ilgilendirin." dedi.
Ele disse, "Põe o puto interessado na arma."
"Üç kâğıtçının çocuğunu ilgilendirin."
"Põe o puto interessado na arma."
Elinde doğru düzgün alet edevatı olmayan, o cahil şopar üçkağıtçılar bunu tamir etmeye çalıştılar.
Aqueles vigaristas estavam a trabalhá-la com ferramentas inadequadas e sem conhecimentos técnicos.
Boktan ailen uyuşturucu veya en azından üç kağıtçılık gibi güneyli işlerden yakasını kurtaramamış.
A tua família anda a atacar como chatos nos projectos Southy, três por minuto na melhor das hipóteses.
Çoğu dolandırıcı, katil ve üçkağıtçı.
Geralmente trapaceiros, assassinos e traidores.
Siz çok, çok üçkağıtçısınız.
Você é muito, muito matreiro.
Bu üç kağıtçı yapınızla baş etmek için, fazladan çaba göstermem gerekiyor gibi.
Estou a ver que vou ter de me esforçar ainda mais para contornar os seus modos matreiros.
O üçkağıtçı değil mi?
Ele não é matreiro?
- Üçkağıtçı.
- Matreiro.
Dinle üçkağıtçı.
Ouça, Matreiro.
Üçkağıtçı, ağacın altına bak.
Matreiro, veja debaixo da árvore.
İnsanlar kasabadan böyle üçkağıtçı bir adam çıkmasından son derece gururlular.
As pessoas tinham orgulho de ser de New Hampshir, se alguma coisa.
PT, PTT, INR ve trombosit sayımları normal.
Todas as contagens para TC, PTT, RIN, plaquetas estavam estáveis.
Senden daha üçkağıtçıyım.
Sou mais astuto.
Ama gömleği, bıyığı, Detroit Tigers şapkasını, Ferrari'sini, Audi'sini, şarap mahzenini, malikaneyi, Rick'i, TC'yi ve helikopteri elinden aldın mı bir şey benzemez.
Tirando a camisa, o bigode, o boné do Detroit Tigers, a Ferrari, o Audi, a adega, as propriedades de Robin Masters, Rick, TC e o helicóptero...
Nörolojik semptomu yoktu.
A primeira TC foi negativa, sem sintomas neurológicos.
İstasyondan TC'yi alacak.
Foi buscar o TC à estação de comboios.
Neler oluyor? TC mi geliyor?
O que raios aconteceu?
Neden geliyor ki?
O TC vem? O que é que o TC vem aqui fazer?
- TC'yi hiç kimse sevmez.
Ninguém gosta do TC!
Kıçına bas tekmeyi TC.
que se foda! adiante!
Benzet onu TC.
É o que queres Mikey... luta!
Sustur onu.
- Arrebenta-lhe com o cu, TC!
Tamam anlaşıldı. TC'ye bir tane bira verin.
Que tal oferecer uma bebida ao TC imediatamente.
TC ye içelim, TC eve geldi.
Hei, atira!
Bende istiyorum. Bak bu boş görüyor musun?
TC regressa a casa.
TC ve Pauli'ye.
Paulie!
İstemiyor musun TC?
é divertido.
Balık tutarken orda öyle duruyor ve aptal gibi görünüyorsun.
Não vens, TC? Há uma linha ténue entre pescar... e ficar sentado no barco com cara de idiota, está bem?
Onun sesi köpek uluması gibi.
De qualquer modo, a voz do TC soa a cão.
Eminim TC sözleri biliyordur.
"ser caçada por roubar"'? Aposto que o TC conhece essa.
Umurumda değil TC.
Eu realmente estou-me cagando para isso, Tc.
TC'nin neden kartımı aldığını biliyorum. Bana söyledi.
Eu sei porque é que o TC me tirou o cromo.
Arkadaşım TC. 3 yaşımdan beri arkadaşım ve hayatımı zorlaştırıyor.
quem é teu amigo? Este é o meu amigo Tc, tem sido meu amigo desde a infância agora dá-me só problemas, tal como tu.
Sana bir sorayım.
Deixa-me perguntar-te uma coisa, TC.
TC evli misin?
és casado?
Eğer gitmek istiyorsan, git TC!
Se queres foder tudo, força, fode!