Türkiye tradutor Português
483 parallel translation
Korsika'dayken, Türkiye'yi düşledim, Burada, Çin'i!
Na Córsega, me senti como se estivesse na Turquia. Aqui estou na China.
" Kopeikin firmamızın Türkiye temsilcisiydi beni eğlendirmesi gerektiğini sanıyor diye düşündüm.
Kopeikine é nosso representante na Turquia. Acho que ele tinha se sentem compelidos a me distrair.
Ben ortadan kalkarsam, yerime bir başkasının gelmesi ve Türkiye'nin yeni silahları alması çok daha uzun sürerdi.
Se eu desaparecer, ele vai trazer um substituto e Turquia ainda está esperando os braços.
Türkiye'den çıkmanın en emin yolu bu.
Esta é a maneira mais discreta para sair Turquia.
Uzun zamandır mı Türkiye'desiniz?
Você estava na Turquia?
Gazi'yle birlikte Türkiye'nin özgürlüğü için savaştım.
Eu lutei para libertar Turquia.
Gerçek bir casusluk olayını anlattığını iddia eden ve eski bir Alman askeri ataşesi tarafından yazılan bu kitap şaşırtıcı bir vakanın detaylarını ortaya koyuyor ve 1944 yılında Majestelerinin Türkiye Büyükelçiliği'nde Normandiya Çıkartması'nın planları da dahil yüzlerce gizli sırrın çalınarak Almanlara iletildiğini anlatıyor.
O conteúdo deste livro é um relato verídico sobre espionagem escrito por um antigo agregado militar alemão e revela os mais assombrosos detalhes de um caso ocorrido na Embaixada Britânica na Turquía em 1944 e na qual centenas de grandes segrêdos incluíndo planos para a invasão da Normândía, foram roubados e transmitidos aos alemães.
II. Dünya Savaşı'nın geniş cephelerinde meşakkatli çarpışmalar olurken güneş, tarafsız Türkiye'nin üzerinde huzurla parıldıyordu.
Foi um dia de duros combates na II Guerra Mundial mas o sol brilhava serenamente sobre a neutral Turquia.
Yer Ankara, tarafsız Türkiye'nin başkenti.
O local, Ankara, a capital da Turquia neutral.
Ve şu ana kadar bu paralar 3 yerde ortaya çıktı burada Brezilya'da, Türkiye'de... -... ve İsviçre'de.
E tanto quanto se sabe, apareceram em três lugares aqui no Brasil, na Turquia e na Suiça.
Türkiye'de, sultanın isteği üzerine, çıplak banyo yapmıştı...
Na Turquia, a pedido do sultão... ela banhou-se nua.
Annemim şerefi üzerine yemin edebilirim, sırf geçen sene bu gemi Türkiye ile Kıbrıs arasında 300 sefer yaptı.
Pela minha mãe, ele fez 300 viagens... de Chipre à Turquia com o seu antigo dono.
Berlin'de, Mihver Devletleri tarafsız Türkiye'yi kendi yanlarında savaşa sokmak için Ege Denizi'nde bir güç gösterisine karar vermişlerdi.
Em Berlim, o Alto Comando do Eixo quis mostrar poder no Mar Egeu a fim de obrigar a Turquia neutral a entrar ao seu lado na guerra.
Gösteri sahnesi, hiçbir askeri önemi olmayan ancak Türkiye kıyılarına yalnız bir kaç km uzaktaki Kheros olacaktı.
O palco da demonstração iria ser Kheros, em si sem valor militar, mas muito perto da costa da Turquia...
Ya Türkiye yanlış tarafta olursa?
E se a Turquia apoia o lado errado?
Ve Türkiye'ye karşı.
E contra a Turquia.
Türkiye'de Rus Kriptograf Bölümünde bir bayanın hizmetlerine ve... İngiliz Gizli Servisinin yardımına gerek duyacağız.
Para isto, precisamos dos serviços de um membro feminino da Secção de Criptografia Russa na Turquia e... a ajuda dos Serviços Secretos britânicos.
Kız, Türkiye'deki Karakol T şefi Kerim Bey'le temasa geçip iltica etmek istediğini anlattığında makinayı bize vereceğini söylemiş.
Quando ela contactou Kerim Bey, chefe da Estação T, na Turquia, e lhe disse que queria desertar, ele disse que no-la entregava.
Türkiye'deki en büyük aile kadrosu.
A maior folha de salários familiar na Turquia.
Acaba Türkiye'deki maçta Jarrow daha fazla savunma konumu mu alacak?
Acha que o Jarrow vai adoptar uma postura mais defensiva para a primeira mão da próxima eliminatória na Turquia?
Arsenal'in Türkiye şampiyonu Döt SK'ya karşı 1-0'lık zaferinde altı gölü de atan adam.
Ludovic Grayson, o homem que marcou seis golos na vitória do Arsenal por 1-0 ao campeão turco, FC Botty.
Türkiye savunma pozisyonunu sürdürdü, ancak Yunanistan'da birçok cesur askeri kaybettik. Birçoğu da esir düştü.
É verdade que a Turquia foi uma barreira na defesa, mas perdemos a Grécia e muitos homens, homens corajosos foram capturados.
Bulgaristan Türkiye'ye savaş ilan etmiş olsaydı?
A bulgária declarou guerra à Turquia?
- Türkiye'de buluştuğunuzu söyledi
Diz que lhe conheceu na Turquia.
Türkiye'de herşeyi tersten yaparlar.
Na Turquia é sempre tudo detrás para diante.
Türkiye'deki eroin kaçakçılığıyla ilgili bir sürü haber çıktı.
Tem sido grande o barulho devido à saída de heroína da Turquia.
Senin yakalanman Dünya'ya Türkiye'nin uyuşturucu ticaretiyle savaştığını gösterir.
Apanhar-te mostra ao mundo que a Turquia combate o tráfico de droga.
Türkiye'de insan ancak kazara masum olabilir.
Na Turquia só por acaso é que se é inocente.
Türkiye'de herşey mümkündür.
Na Turquia tudo é possível.
Türkiye'de dürüst avukat yoktur.
Na Turquia não há advogados honestos.
Türkiye'de domuz yoktur.
Não há porcos na Turquia.
Doğrudan Türkiye'den gelen ot var.
Eu tenho erva da Turquia
Türkiye'deki Müttefik istihbaratı bu bölgeyi izliyor.
O serviço de inteligência aliado na Turquia controla esta zona.
Mars'ın kızıl kumları birbirinden Türkiye ile Kuzey Kore kadar uzakta olan iki ayrı iniş alanında yedi sefer kazıldı.
As areias vermelhas de Marte foram escavadas, sete vezes em dois lugares diferentes de descida, tão distantes um do outro como Boston está de Bagdade.
Türkiye'den ithal havlular
Toalhas importadas da Turquia
- Evet, Türkiye'de.
- Estão, na Turquia.
Türkiye mi?
Na Turquia? !
- Türkiye, Almanların müttefiği.
- A Turquia é aliada da Alemanha.
Plan başarılı olursa, bir hafta içinde İstanbul'u alır... Türkiye'yi savaş dışı bırakırız.
Se o tiver, conquistaremos Constantinopla numa semana e poremos a Turquia fora da guerra.
Yakıt ikmal noktası tahminen ya Türkiye'nin bozkırlarında ya da Yunanistan'da bekleyecektir.
O ponto de reabastecimento será provavelmente, ou nos desertos da Turquia, aqui, ou na Grécia.
Türkiye'de mi demek istiyorsunuz?
Na Turquia?
B-52 bombardıman uçaklarından oluşan hava filosu A.B.D.'nin Türkiye'deki... üslerine gelmeye devam ediyor. Bunun yanısıra üç AWACS erken uyarı uçağı da...
Esquadrões de bombardeiros B-52 estão a chegar às bases americanas na Turquia, desde a passada terça-feira, juntamente com três aviões AWACS de aviso prévio.
( CIA Ajanı Dale Menton ) Eğer Narkotik Büro'da çalışırkenki anılarını hatırlatmamı istiyorsan.. ( CIA Ajanı Dale Menton ) Türkiye Cumhuriyetindeki kürt terör örgütü 1978'de PKK'ya Lao Li'nin elinden satılan ( CIA Ajanı Dale Menton ) tüm uyuşturucuları ve silahları deşifre ederek Bütün CIA politik çıkarlarını riske attın, Martin Castillo efendi!
E, caso não esteja informado sobre a História recente, esse é o último lugar a que temos acesso nessa parte do mundo.
- Hayır. Türkiye'de.
Ele está na Turquia.
Bir Türkiye hapishanesinde olsam biie seninle güzel vakit geçirirdim.
até numa prisão turca estava bem a teu lado.
Bu filmi Türkiye'de yapacaksın, değil mi?
Não vais mesmo fazer esse filme na Turquia? Sim, vou!
Türkiye'den bir şeyler getiririm.
Trago da Turquia algo para vocês.
- Türkiye'de.
- Jack, está na Turquia.
Türkiye'den arıyorum.
Não desligues. Estou ligando da Turquia.
Yunanistan ya da Türkiye sandım.
Achei que era grego ou turco.
- Araplar Türkiye'den mi?
É, meu!