English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ T ] / Tütün

Tütün tradutor Português

862 parallel translation
Tütün ürünü şu bölgede azalıyor.
A produção de tabaco decaiu muito nessa área.
Aslında, 1998'den beri federal hükümet çiftçilere tütün yetiştirmemeleri için para ödüyor.
Desde 1998, o Governo paga aos agricultores para não cultivarem.
Tamam ama şu an hâlâ bir sürü tütün çiftliği var.
Mas ainda há muitas quintas a produzir.
Önceden tütün yetiştiricilerine tarım ilacı sağlayıp, daha sonra mısır üreticilerine dönen fabrikayı arıyoruz.
Estamos à procura de um fabricante de pesticida que abastecia produtores de tabaco, mas que passou a produzir milho.
Hey, Lopez! Bir müddet sonra tütün suyunu çekecek.
López, dentro de pouco estas coisas acabarão.
Pipo, tütün, kibrit.
Cachimbo, tabaco, fósforos.
Tütün torbasıyla haritayı da getirsin.
Diz-lhe que traga o tabaco e o mapa das estradas.
Nerede tütün dükkânım, köşedeki kafem
Minha loja de tabaco, meu café da esquina
Hanna. Tütün tabakamı getirir misin?
Podes trazer o meu tabaco?
Tütün almalısınız.
Precisa comprar tabaco. Onde vais?
Tütün yolu.
Estrada do Tabaco.
Sana tütün çiğnemeyi öğretti mi?
Que tal como o velho California? Ensinou-a a mascar tabaco?
Savannah Nehrine kadar 25 kilometre uzanır tüm Güney'in en zengin pamuk ve tütün tarlalarını aşar Lesterların bizzat yapıp içinde yaşadığı büyük evleri geçerdi.
Estendia-se por 24 quilómetros pela encosta até ao rio Savannah, pelo meio de ricas plantações de algodão e tabaco de todo o Sul, junto a grandes casas construídas pelos próprios Lester.
Bu yolu onlar yaptı, 25 kilometre aşağıda nehir kıyısına tütün balyaları taşırken.
Construíram esta estrada a transportar barris de tabaco 24 quilómetros pelas margens do rio.
Ben Türk'üm, tütün satıyorum.
Eu sou turco, eu vender tabaco.
Ancak tütün hakkında çok şey bilir.
Tobacco mas ele conhece bem.
Bir şey bilmem, fikrim yok. Ben tütün satarım.
Eu não sei nada, não tenho opinião, eu vender tabaco.
Tütün mü?
A partir de tabaco?
Neden? Bize tütün satmaya çalışmıyor ki.
Nós não somos seus clientes.
Ben tütün bağımlısıyım.
Sou um viciado em nicotina.
Şeyh tütün ticaretini de kontrol etmemi kabul etti.
O Sheik concordou que também devia de controlar o comércio do tabaco.
Tütün ister misin?
Queres fumar? Tu?
Sevdiğiniz bir tütün markası varsa sizin için seve-seve stoklayabilirim.
Se tiver um tabaco favorito, terei prazer em encomendá-lo.
Deniz kuvvetlerinde tütün alışkanlığına yakalanmadın mı?
Não apanhaste o vício do tabaco na marinha?
Şu tütün.
Esse tabaco.
Elde kalan para ile, baharda toprağa ekmek için biraz tütün tohumu alıcam.
Com o dinheiro que sobra, vou comprar sementes de tabaco para colher na primavera.
Tütün tohumu.
Sementes de tabaco.
Bamya ekmek artık hakkımız. Tütün Börülce, patates, yeşillik.
Para o tabaco... grão, batatas, legumes.
Şu tütün fidanları büyüdüğü zaman, daha az suya ihtiyacımız olacak.
Quando estas plantas de tabaco crescerem, já não precisamos carregar a água.
- ve tütün fidelerini suladım.
- E reguei as plantas do tabaco.
Tütün fidelerini yetiştirmek için ne kadar çok vakit harcadık.
Poupámos durante tanto tempo para poder comprar as sementes de tabaco.
Ona biraz tütün ver.
Dá-lhe algum tabaco.
Bir akşam biraz tütün almak için odama çıktığımda orgdan yükselen o melodiyi duydum.
Uma noite subi ao meu quarto, em busca de tabaco, e ouvi a melodia do harmónio.
Hayır efendim, ne tütün çiğnerim ne de kağıt oynarım.
Não, meu Capitão. Não masco nem jogo cartas.
Tütün çiğnemek kötü bir alışkanlık.
Mascar tabaco é um hábito horrível.
Hastaneye git, tütün al ona, ne isterse al.
Vai ao hospital, leva-lhe tabaco, tudo o que ele queira.
Mekke'den kahve... Lazkiye'den tütün... Bülbül sesli şarkıcılar, nergis gibi dansçılar keyif arayanları bekliyor.
Tenho café de Mocca, fumo de Latakia, cantores que são rouxinóis e bailarinas como flores.
Von Richter, İsviçre pasaportu taşıyor ve kendisini Rudolph Hodler isimli, İsviçre-Bern'den gelen bir tütün tüccarı olarak tanıtıyordu.
Von Richter levava um passaporte suiço identificando-o como Herr Rudolph Hodler negociante de tabaco de Berna, Suiça.
İçki ile karıştırılmış tütün.
Tabaco, misturado com rum.
Görebildiğim bol bol kakao, portakal, ve limon ağaçları, şeker kamışı, tütün, ve muz.
Encontrei grandes quantidades de cacau, laranjeiras e limoeiros, cana-de-açúcar, tabaco, e bananeiras.
Eğer uslu olursan bir gün sana da öğretirim tütün içmesini.
Algum dia, se tu fores bom, ensinarei-te a fumar.
Tütün içmek.
Fumar.
Harika bir tütün.
Que belo tabaco!
Tütün çiğnemeye ne dersin?
Querem tabaco para mascar?
Tüm yaptığı tütün teklifi...
Só lhes oferecemos tabaco para...
- Pekala, bu iyi bir tütün. - İyi, öyle mi?
- É tabaco muito bom.
Şu kadarı yemeğe, şu kadarı içkiye, tütün ve diğer zevklere falan.
Tanto a comida, a bebida, o tabaco e outros relaxamentos.
İçinde tütün var.
Vamos, acenda!
Ben bu arada biraz daha tütün bulayım. Sanırım bu iki pipoluk bir sorun.
Creio que este é um problema para dois cachimbos.
Sende tütün mü var?
Oh, tu tens tabaco!
Çok hava, az tütün.
Muito ar e pouco tabaco.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]