Tüyo tradutor Português
544 parallel translation
Demek istediğim, içine bir his doğmadı birisinden bir tüyo falan almadı, ha?
O que quero dizer é se ele tinha algum palpite ou alguma dica?
Besinci kosuda tüyo ister misiniz?
Quer uma dica para a quinta corrida?
Para olsa. Tüyo aldim.
Se tivéssemos dinheiro.
Yariºlara tüyo satarim.
Vendo dicas.
Sicak bir tüyo var, garanti.
Hoje sei que cavalo näo vai perder.
Biliyorsan bana birkaç tüyo ver.
Seja um cara legal! Me dá uma pista!
Sana bir tüyo vereceğim.
Ouve, vou fazer-te um favor. Vou dar-te uma informacão. ,
Tüyo için sağ ol.
Obrigado pela informação.
Eğer fal bakacaksak... Belmont yarışları için tüyo isterim.
Se isto é uma sessão espírita, quero uma dica para a quarta corrida em Belmont.
Ama sonra, bu tüyo sayesinde....
Mas então com está tive esta dica, e...
Ben de hiç tüyo vermeyeceksin sanıyordum.
E eu pensei que nunca irias falar, filho.
Burayı bulmak için nereden tüyo aldınız, evlat.
Muito bem, descobrirá muito breve, garoto.
Sıcak bir tüyo verelim.
Aqui tens uma dica quente.
Bu sabah büro şefinden şifreli bir tüyo aldım.
Recebi uma dica em código do chefe de departamento esta manhã.
- Önümüzdeki hafta Palmetto hipodromunda. - Kesin bir tüyo.
Hipódromo Palmetto, na próxima semana.
Ama sana kesin bir tüyo olduğunu söylemiştim.
- Já disse que é certo.
Onları borsada zengin yapacak bir tüyo vermeyi teklif etti.
Oferece então uma dica para o mercado de ações, que irá torná-los ricos.
Bütün 125 kişiye farklı bir tüyo verdi.
Deu a cada uma das 125 pessoas uma dica diferente.
Biraz önce bir tüyo aldık.
Acabámos de receber uma dica.
Bir tüyo verseniz.
Dê-nos uma chance.
- Tüyo için teşekkürler, patron.
- Obrigado pela notícia.
Bu arada karşıma çıkan zor vakalarda bana bir iki tüyo verirsiniz.
Ao mesmo tempo, você poderá ajudar-me com os casos difíceis.
Ekselansları, anneniz tüyo alınabilecek biri değil.
Ex.ª, vossa mãe não é mulher que se leia facilmente.
Bu sabah Alex Shipley diye birini aramam gerektiği konusunda bir tüyo aldım. Adam Tennessee Başsavcı asistanı.
Disseram-me que telefonasse a um tal Alex Shipley... delegado do procurador público do Tennessee.
Bizim FBI kaynağından bir tüyo aldım. Gizli para fonu Segretti'yi finanse etmiş.
- Bernstein, a nossa fonte no FBI disse-me que o fundo secreto financiou o Segretti.
Sığırlarla borsasıyla ilgili bir tüyo olmasın?
Uma dica de preço da cotação de carne?
Bay Fawlty'nin tüyo aldığı attan.
Apostei no palpite que deram ao Sr. Fawlty.
Sana bir tüyo vereceğim, korktuğun zaman güleceksin.
Vou-te ensinar uma coisa.
Sana birkaç tüyo verebilirim.
Eu podia dar-lhe umas indicações.
Karen, sana bir tüyo vereyim.
Karen, deixa-me dar uma ajuda.
Tüyo ister misin?
Queres uma pista?
Bir tüyo daha.
Mais uma pista.
Geçen hafta bana bir tüyo vermişti, sizin işinize yarayabilir, anlarsınız ya!
Deu-me uma informação na semana passada que vos pode ser útil, se é que me faço entender.
Noogman bize bir tüyo verdi bir depo dolusu anfetamin hakkında.
O bom do Noog deu-nos indicações de um carregamento de anfetaminas.
Size vereceğim bir tüyo var!
Tenho uma boa dica para vocês.
Bu yüzden polise tüyo verme fikrini kafamıza soktu.
Por isso nos meteu na cabeça a ideia de subornar os polícias..
Pepe Moya bize bu akşamki orta sıklet maçı için tüyo verdi.
O Pepe Moya falou-nos de um peso médio que vai combater esta noite.
Tüyo doğruymuş. Onları yakaladım.
El soplo era cierto.
Federal Meclis doğu Almanlara tüyo verenleri geniş capta araştırıyor.
O governo federal acha que uma investigação a larga escala serviria de aviso aos Alemães, assim, estamos encarregados dela.
Berberde at yarışı için bir at hakkında tüyo aldım.
Na barbearia, deram-me uma dica para um cavalo.
Peki, bu 50 dolara ne satın alıyorum, Al? Bu çok büyük bir tüyo.
E o que me compram os "vin... cinquenta dólares", Al?
Ona tüyo verdim.
Então dei-lhe uma dica.
- Yanlış bir tüyo mu?
Uma dica má?
Belki de bir tüyo alıp, buraya geldi ve onu harcamaya kalktılar.
Alguém lhe deu uma pista, ele veio ver, e tentaram matá-lo.
- "Tüyo" ne demek biliyor musun?
- Sabe o que é um'sinal'?
- "Tüyo" mu?
- Um'sinal'?
Nasıl? "Tüyo" veriyorsun.
Como? Tem um'sinal'.
Bu bir "tüyo" dur.
Entendeu? É um sinal.
Tüyo'sunu takip et.
Observa bem o sinal.
Bir "tüyo" daha bilmek ister misin?
Queres ver outro sinal?
Bu bir tüyo'dur.
Isso é um sinal.