English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ U ] / Ucus

Ucus tradutor Português

4,743 parallel translation
-... uçuş kulübünün olmadığını biliyordum. - Harika, yine mi bu.
- Óptimo, outra vez isso, não.
Şimdi bana sizin şu ejderha uçuş kulübünden bahset.
Agora, conta-me sobre esse teu Clube do Voo.
Hatırlaman gereken ilk şey bir ejderha uçuş kulübünün olmadığıdır.
Bom, a primeira coisa que deves lembrar-te é que não há nenhum Clube do Voo.
Uçuş 408'in hacklendiğini doğruladılar.
Confirmaram que o voo 408 foi pirateado.
Uçuş manifestosu Moskova'ya gittiğinizi söylüyor.
O plano de voo tem como destino Moscovo.
Senin şirketin, onun otel ve uçuş masraflarını karşılayıp eline de nakit olarak 10 bin dolar verdi.
A tua firma pagou o hotel e a passagem aérea, e deu-lhe 10000 dólares em dinheiro.
Ve bir uçuş istiyorum Dominik Cumhuriyeti.
E, quero um vôo para a República Dominicana.
Bana astronot olmak istediğini söyledi ve ben bunun için dün gece 3 saat uğraştım o minicik, küçücük uçuş kostümüne parçalar diktim.
Por isso passei horas a fazer-lhe um traje.
- Ward, uçuş bröven var mı?
- Ward, sabe pilotar?
Bataryaları uçuş kontrollerine yönlendir.
Trocar de baterias para manter os controlos de voo.
Enerji tasarrufu için uçuş kontrollerinin gücünü kapatacağım.
Vou desligar os controlos de voo para poupar energia.
Uçuş 5-2-2... Kalkış yaptığı gayet açıktı ama Dulles'ten 27 dakika sonra kalkmış.
O voo 522 foi autorizado, mas demorou em Dulles mais 27 minutos.
Uçuş okulunda çok başarılıydım, sınıfımın en iyisiydım, ancak senin yüzünden, bana sürekli bayrakları indirtip kaldırttılar ve sürekli el sıkıştım.
Fui o melhor na escola de aviação, e por tua causa hasteei bandeiras e apertei mãos.
Omar Dresden... Uçuş 522'den alınan yolcu.
Omar Dresden, passageiro retirado do voo 522.
Aynı anda hangi uçaklar uçuş izni almış bunun izini sürebilirim. Harrison, Abby, sizden yerlerinin tespit edilmesini istiyorum....... her bir bakım görevlisinin, bagaj personelinin, yer personelinin, o gece kimin vardiyası varsa herkesin. İyi.
Posso ver os voos que saíram no mesmo horário.
Dünya çapındaki uçuş 5-2-2'yi hatırlıyor musun?
- Lembras-te do voo 522? - Claro.
Uçuş 5-2-2?
Voo 522?
Dünya çapındaki uçuş 5-2-2'de ölmeden önce,
Antes de morrer no voo 522 da Global World,
- 1143 numaralı uçuş.
Voo 1143.
Denver'a giden 1143 numaralı uçuş.
A caminho de Denver, voo 1143.
- Ama uçuş yasağı olduğuna göre... - Kamyonla taşınıyor.
- Se não houver aviões, eles usam...
Yıllar önce bu uçuş pistine Oaxaca altınının küçük sevkiyatlarını yapardım.
Há alguns anos, eu fazia contrabando de umas coisas das minas de ouro de Oaxaca por esta pista.
Cooper'a haber vereyim, uçuş yasağını kaldırsın.
Vou ligar para o Cooper, vai apanhar o avião.
Cross-Atlantic hava yolları, uçuş 733.
Companhia aérea Cross-Atlantic, vôo 733.
Uçuş sırasında aletler yer değiştirmiş olabilir.
O conteúdo poderá ter mudado de lugar durante o voo.
Uçuş görevlileri riayet edip etmediğinizi ve kalan bardakları toplamak için kabin içinde geziyor olacak.
EVE SAKS, MEDICINA INTERNA HOSPITAL DALLAS MERCY
Şimdi, odada ortalamanın altındaydın... ama uçuş sırasında yönlendirmeme iyi tepki verdin.
Foste medíocre na sala, mas reagiste bem à minha condução na parte aerotransportada.
Gemide işi olmayan tüm personelin F-6 statüsünde olanların ve Grup A'dan Grup E'ye kadar gruplara dâhil olanların yer değiştirme işlemleri için uçuş güvertesiyle iletişime geçmesi gerekmektedir.
Grupos de A a E... do pessoal não essencial F-6... apresentem-se no convés de voo para reencaminhamento.
Tekrar ediyorum ; F-6 statüsüne sahip gemide işi olmayan tüm personelin uçuş güvertesiyle iletişime geçmesi gerekmektedir.
Pessoal não essencial, classificado como F-6... apresente-se ao convés de voo.
Uçuş bir alemdi!
Só o voo para lá foi um bacanal!
- Uçuş kartlarınızı görebilir miyim efendim?
Posso ver os cartões de embarque?
- Uçuş kartlarımız var.
Nós temos.
Çünkü sonraki ay gerçekleştirilen altı gidiş dönüşlü uçuş ile Chantelle'in ailesi ve arkadaşları 20 milyon dolardan fazlasını tereyağından kıl çeker gibi kaçak olarak getirdiler.
Porque no mês seguinte, durante o período de seis viagens, a família e amigos da Chantalle fizeram o contrabando de mais de 20 milhões em dinheiro sem um único percalço.
- Baba, uçuş kartını al.
- Tome pai, aqui estão os bilhetes.
Gel, sana şimdi uçuş pistini göstereceğim.
Venha, eu mostro-lhe agora a pista.
Uçuş kayıtlarınızı gözden geçirmek isterim.
Eu gostaria de rever o seu voo registos.
Aynı pilotlar, aynı uçuş pistleri, aynı uçaklar silah ve uyuşturucuları aynı anda taşıyorlar ve insanlar bunu biliyorlar.
Mesmos pilotos, mesmas pistas de aterragem, os mesmos aviões. transportar armas e drogas, ao mesmo tempo. As pessoas sabiam que
Uçuş beni çok bozdu.
Este voo na verdade apanhou-me.
418 numaralı uçuş için yedi numaralı kapıdan yolcu alınmasına başlanmıştır.
Voo 418, embarque no Portão 7.
Bayım, bunun dört uçuş olduğunun farkında mısınız?
Deu-se conta que são quatro voos?
Ve son uçuş pek...
E o último voo não é propriamente...
Annem her yıI Noel için uçuş millerini bana veriyor.
A minha mãe oferece-me milhas todos os natais.
Kısa bir uçuş yapmış olması lazım geri geliyor!
Ele deve ter feito uma queda rápida e ele está de volta!
- Uçuş sistemleri hasarlı.
- Sistemas de voo danificados.
Uçuş yolu dolu.
O padrão está cheio.
ilk uçus.
É o primeiro voo do dia.
Kokpitteki uçuş planını gördüm.
Vi o vosso plano de voo no cockpit.
Kendi MIG'imiz olacak. Uçuş başvurusu yapacağız.
Se arranjarmos um MiG, candidatamo-nos a voar.
- Bu uçuş ne kadar sürer?
- Quanto tempo durou o voo? - Demasiado tempo.
- Uçuş sersemliği sürüyor.
Estou com jet-lag.
Uçuş arkadaşım sonunda kapı komşum olmuş.
- O meu asa fica com as sobras.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]