Ucuz tradutor Português
5,321 parallel translation
- Bence sadece ucuz olduğu için.
- Eu acho que é dos baratos.
Bunların hepsi ucuz, azgın şeyleri. Bunlardan daha iyisini hak ediyorsun.
Toda essa merda é desagradável coisas, barato.
Ucuz bir fahişe gibisin.
A prostituta barata que você é.
Nişanlımı görürsen, biranın buzdolabımızda daha ucuz olduğunu söyle, tamam mı?
Olhe, se vires o meu noivo lá, diga-lhe que a cerveja é mais barata no nosso frigorifico, está bem?
Akronlu ucuz bir el falcısıyla aşk yaşayan ben değilim!
Não fui eu quem teve um caso... E tu nunca saberias, se não fosses uma vidente!
Ucuz kurtardık.
Foi mesmo por um triz.
Ala, tabii ki. Hoş bir yüz asla ucuz bir üçkağıtçının canını yakmaz.
Claro, uma carinha laroca convém sempre a uma vigarista.
Dışarıdan getirmek daha ucuz.
Sai mais barato importá-lo.
- Burası çok ucuz.
- Este sitio é tão barato.
Bir de Mauvoisin'ya göre biraz fazla ucuz bir yer.
Um pouco mau para um Mauvoisin.
Evet Addison'da ucuz bir moteli varmış.
em Addison. Era bom conferir.
Jeanie'ye daha ucuz bir şey istediğini mi söylememi istiyorsun?
Queres que diga à Jeanie que queres algo mais barato?
Çok ucuz bir takım elbise.
É um fato reles.
Pekala, Öyleyse biz de daha ucuz yerlere gideriz.
Então vamos onde as casas são mais baratas.
Ucuz değil, Bay Carver.
Não é barato, Mr. Carver.
Çünkü biz asla en ucuz seçenek olmayacağız, yani en iyisi olmak zorundayız.
Porque... Nunca seremos a opção mais barata. Por isso, temos de ser a melhor.
Gerici uydurma romanlarin ucuz fikirlerini okumakla takipçileriniz vakit kaybetmis!
Sentimentos baratos de romances decadentes que as suas assistentes perdem tempo a ler.
Ama artık öyle para harcayamam, ucuz olanlardan al.
Está bem, mas não posso gastar mais. Pede as mais baratas.
- Ucuz olduğuna eminim.
- Só sei que é barato...
Beretta? Dinle, ucuz ama.
Ouve, faço baratinho.
Şuradaki bayanların ucuz bira içtiğini fark etmeden geçemedim.
Não pude deixar de reparar que aquelas raparigas estão a beber cerveja rasca.
Anlarsın işte, uçak biletinden daha ucuz.
É mais barato que um bilhete de avião.
Buzlu Margaritadan ucuz içkilere kadar...
Das Frozen Margaritas para uma mansão...
Gazeteler ve ucuz romanlar da işin içine girince ipini koparan zırdeli cinayeti itiraf etmeye geliyor.
Agora que os jornais e os semanários expuseram, temos lunáticos de todos os cantos a vir confessar.
Şu eski ucuz roman ; şeytani berber Sweeney Todd.
O velho Swenney Todd, o Barbeiro Demoníaco.
"Vampir Varney" Ucuz romanlar mı?
- Contos de cordel?
Bunlar sadece yara bandı tadında kaçınılmazı yavaşlatan ucuz şeyler.
São tipo pensos baratos que apenas retardam o inevitável.
İyi ve ucuz bir pansiyon biliyorum.
Eu sei de um bom, barato também.
Bay Butler için burası biraz ucuz kaçardı öyle, değil mi?
Não ficaria mais barato o Sr. Butler vir pessoalmente?
- Ucuz bir şey.
Algo barato.
- Ruhları kurtarmak ucuz değildir.
Salvar almas não é barato.
Hafiften daha güzel giysilerin olabilir ama onlar hariç hâlâ su önceden tanidigim ucuz küçük hirsiz iman var.
Bem, pode ter roupas melhores, mas, debaixo delas ainda está... aquele cheiro barato da pequena ladra que conheci.
Pekala. Ucuz bir dizi ürünü nasıl obje olur?
Como é que uma porcaria se transforma num artefacto?
Muhtemelen Kelly'nin büyük annesi alana kadar ucuz bir şeydi.
Provavelmente era só um broche até a avó da Kelly o ganhar.
Güneş'in enerjisini endüstriyel boyutlarda kullanabilmek için Pratik bir yöntem geliştirerek, güneş enerjisini kömürden daha bile ucuz hale getirmişti.
Inventara uma forma prática de aproveitar a energia do Sol à escala industrial, tornando a energia solar ainda mais barata do que o carvão.
Gümüş burada, çok ucuz, çok ucuz, bayım.
Prata bem barato, baratíssimo, senhor.
Bu ucuz şarap da ne?
O que é esse vinho barato?
Ne olmadığını da biliyorum. IBM olmayan her şeyin daha ucuz, hızlı ve iyi olduğunu, öyle tutunduğumuzu da.
E também sei o que não é, que é mais barata, rápida e melhor.
- IBM ile başa baş gidiyoruz ve fiyatımız daha ucuz.
- A IBM é a IBM. Mas estamos ela por ela e somos baratos.
Eğer Abaddon ucuz tavuk, bayat bira ve hastalık sevmiyorsa burada olacağından şüpheliyim.
A não ser que a Abaddon goste de asas a 10 cêntimos, cerveja, e gonorreia, dúvido que ela esteja aqui.
Bu ucuz bir numaraydı, cebinden aldım.
Um truque de mágico barato, tirei do seu bolso.
Ucuz içki ve ucuz kadınlardan uzak dur.
Apenas evita o whisky reles e as prostitutas baratas.
Ucuz kahve uzmanlık alanım.
Café barato é a minha praia.
Ucuz mu? Asla. Ama haddinden fazla da olmamalı.
Bem, forretas, não, mas, esbanjadores também não.
- Hiç de ucuz değiller Max.
Elas não são baratas, Max.
- Yine de Pepco Bill'den ucuz.
- É mais barato do que a conta de luz.
Yüzden dünyanın ucuz teröristler arıyorsun?
Procuramos os terroristas mais sovinas do mundo? A pesquisa diz...
Ucuz, hızlı, kimlik gerektirmiyor.
Barato, rápido e não tem identificação.
Ucuz bir uyuşturucu.
Uma droga barata.
- Ucuz olanlar...
- Coisas baratas...
Oldukça ucuz.
É vulgar.