Unido tradutor Português
780 parallel translation
Adams, bu eyalette partiyi bir arada tutmam lazım.
Adams, preciso manter o partido unido neste estado.
Lem Smoot'un demiryolu taraftarı olması çok adice.
Não me posso esquecer do Smoot, ter-se unido àquela gente!
Umarım ona karşı bize katıldığınız için üzülmezsiniz.
Espero que não se arrependa de se ter unido a nós contra ele.
Majesteleri, bu Ekselansları Sör John Hay Büyük Britanya Birleşik Krallığı'nın saygıdeğer temsilcisi.
Vossa Majestade, apresento Sua Excelência, Sir John Hay mui honrado representante do Reino Unido da Grã-Bretanha.
Saygıdeğer Majesteleri, Victoria'ya Birleşik Krallık ve İrlanda Kraliçesi beşeri dünyanın, tüm İngiliz kolonilerinin güçlü hükümdarına.
À Sua Graciosa Majestade, Victoria Rainha do Reino Unido e da Irlanda poderosa soberana das colônias inglesas em todo o mundo habitado.
Yaşanan bazı olaylara rağmen biz ayrılmaz bir çiftiz.
Pode não parecer, mas formamos um casal muito unido.
Bir ineğe nasıl bağlanıp kalırsın?
Nunca teria imaginado que um dia poderia estar tão unido a uma vaca.
Kuzey ve Güney birbirinden bu denli kopmaya başlamış iken Doğu ve Batı, tarihteki en zorlu posta güzergâhı yüzünden karşı karşıya gelmişlerdi.
Mesmo quando o Norte e o Sul estavam distantes o Leste e o Oeste tinham-se unido pelo Pony Express a rota mais audaz do correio em toda a sua história.
Ülkeler onlara karşı savaşacaklarına bence bir araya gelip, saf dışı bırakılmaları için ortak bir güç oluşturmalılar.
Em vez das nações lutarem por causa deles devia haver um esforco unido para os eliminar.
İmparatorluğumuzu bir arada tutan şey nedir?
E o que foi que manteve o nosso império unido até agora?
Birkaç taş yıkıldı ama ülkemiz güçlü, birleşik, kararlı ve hiç olmadığı kadar üretken.
Foram derrubadas algumas pedras mas o nosso país é forte, unido, determinado e mais produtivo do que nunca.
Krallığın anahtarını sana vereceğim. Yeryüzünde yasaklayacağın her şey cennette de yasaklanmış olacak.
Eu te darei as chaves do reino... e o que quer que unas na terra... estará unido no céu.
Hanover Kraliyet Sarayında bile tekerlek vardır efendim.
Até a Casa Real de Hanover teve a roda ( wheel = poder do Reino Unido ), senhor. - Nunca vi nada assim.
Biz de derhal o şekilde yapacağız, bayım, ama ilk önce, uluslararası kanunlar altında, Büyük Britanya'ya ait bir kameranın içinde bulunan Birleşik Devletler hükümetinden alınmış film makarasını çıkaracağız.
Fá-lo-emos directamente, mas, antes, segundo a Lei internacional removeremos o filme que foi roubado aos EUA e que estava numa câmara pertencente ao Reino Unido.
Sonradan, cadılar meclisinin Birleşik Zihin Gücünün, seçilen kurbanını kör, sağır edip, felç yapıp, öldürebileceği ortaya kondu.
Desde então, descobriu-se que o Poder Mental Unido do convénio pode cegar, ensurdecer, paralisar e matar a vítima.
Bu Birleşik Zihin Gücü'ne bazen cadılar meclisi denir.
Este uso do Poder Mental Unido é conhecido por um convénio.
Bu gezegen birleşmeli.
Este planeta tem de ser unido.
Öyle olsaydı, eğilimleri göz önüne alınırsa, iki üç kişi birleşerek Parmen'i iktidardan düşürürlerdi.
Se fosse, tendo em conta as tendências platonianas, dois ou três teriam unido forças e deposto o Parmen.
- Ned ile birlik olduğunu sanıyoruz.
- Cremos que está unido a Ned.
Size asla çözülmez bir bağla bağlıyım.
Estou unido a vós por um laço indissolúvel.
Sizi temin ederim bayanlar ve baylar bu kesinlikle Batı İngiltere'de kalan son Wonka çikolata kolisi.
Posso garantir... que esta é a última caixa de Chocolates Wonka... no Reino Unido.
Romanya ve Macaristan'ın Mihver devletler safına katılması haberine Ruslar çok büyük tepki gösterdi.
Quando as notícias revelaram que a Romenia e a Hungria, tinham se unido ao Eixo, os russos reagiram bruscamente.
Sanırım genel olarak halk, beyzbol terimiyle ifade edersek Avrupa'yı ve Britanya'yı büyük lig gibi görüyordu.
Penso que a opinião pública sentia, como se diz no basebol, que o jogo decisivo era na Europa e no Reino Unido.
- İngiltere içinde tatilde olabilir.
- Pode estar de férias no Reino Unido.
İNGİLTERE .. açılış konuşmasında Genel Sekreter tarafından ustalıkla belirtildi.
REINO UNIDO... foi habilmente referido pelo Secretário-Geral nas suas observações iniciais.
Uçaklar artık Kuzey Amerika'dan İzlanda'dan ve İngiltere'den uçabiliyordu.
Agora havia aviões de escolta vindos da América do Norte, da Islândia e do Reino Unido.
O sıralarda İngiltere krallığında huzursuzluk hüküm sürüyordu. Fransızların istilasından... korkuluyordu.
Nesta altura reinava grande excitação no Reino Unido... ante a ameaça generalizada... duma invasão francesa.
Ama İngiltere'deki meslektaşlarım aracılığıyla yaptığım araştırmalarca,... Bay Newton'ın geçmişi pek temiz değil.
Mas na investigação que os meus colegas do Reino Unido fizeram, não é claro... quanto ao passado do Sr. Newton. - Quero o Tommy.
Tanrı'nın birleştirdiği bu çifti kimse ayıramasın.
Aqueles quem o Deus tem unido, não deixe nenhum homem pôr à parte. In nomine patri et filii et spritus sanctus.
Hatta buradan söyleyebilirim ki bütün Birleşik Krallık vatandaşları 1 Eylül'den itibaren kendi dosyalarını inceleme ve hükümetteki bilgilerini kontrol etme hakkına sahip olacaklardır.
Aliás, esta noite posso dizer que a partir de 1 de Setembro, cada cidadão do Reino Unido terá o pleno direito a inspeccionar o seu ficheiro pessoal e verificar toda a informação que tenha fornecido ao Governo.
"Buranda Başkanı'nın resmi Birleşik Krallık gezisi". Buranda nerede?
"Visita oficial do Presidente do Buranda ao Reino Unido."
Planıma göre İskoçya İngiltere ile eşit ortaklığa sahip.
- Mas o meu plano dá a entender que a Escócia tem o mesmo peso que nós no Reino Unido.
Önümüzdeki hafta İngiltere'ye resmi bir ziyarette bulunması beklenen... Başkan Alam'ın durumu belirsiz.
Não se sabe o que aconteceu ao anterior presidente, Alam, que deveria visitar o Reino Unido na semana que vem.
Polip olup kendilerini okyanus tabanına sabitleyip beslenmek için suyu filtre ettiler, daha sonra küçük uzantılar geliştirip besinleri direkt ilkel ağızlarına götürebilecek tentaküller geliştirdiler.
Tornaram-se, um pólipo unido ao solo do oceano, filtrando comida da água, e desenvolvendo pequenos tentáculos, para dirigir a comida a uma primitiva boca.
Ama kara deliklerde ya da galaksilerin arasındaki görünmeyen sıcak gaz bulutlarında bizim algımızın ötesinde madde bulunuyorsa bu Hinduların kozmosun döngülerle açılıp kapanarak sonsuz evrenler yaratması senaryosunu doğrulayan bir tablo.
Mas se houver mais matéria do que a que podemos ver escondida por exemplo nos buracos negros, ou em gás quente mas invisível entre as galáxias, o universo manter-se-á gravitacionalmente unido, e participará de uma sucessão de ciclos muito indiana, com expansão seguida de contracção, cosmos após cosmos, universos sem fim.
Peki bu durumda çekirdeği bir arada tutan nedir?
Então como é que o núcleo se mantém unido?
Nötronlar, elektriksel kuvveti değilde nükleer kuvveti kullandıklarından atomik çekirdeği bir tutkal gibi bir arada tutar.
Os neutrões que contribuem para as forças nucleares de atracção, e não para as forças eléctricas de repulsão, fornecem uma espécie de cola, que ajuda a manter o núcleo atómico unido.
Her seferinde bir proton eklediğimizde yada çıkardığımızda ve yeterince nötron, çekirdeği bir arada tutabilirse yeni bir kimyasal element oluştururuz.
De cada vez, que juntamos ou retiramos um ou mais protões e neutrões suficientes para manter o núcleo unido, fazemos um novo elemento químico.
Ben de bu yüzden gönüllü oldum. İmparatorluğun yıkılmasını engellemek için.
Foi por isso que fui voluntário, para ajudar a manter o Império unido.
"Üç güneş bir gibi parlayınca kopan ve bozulan bütün olacak, birleşecek iki parça Gelfling eliyle, kimse yapamaz ondan başka."
"Quando brilhar como um, o triplo Sol, o que foi separado e desfeito será unido novamente, os dois num só por mãos Gelfling ou por ninguém."
"Kopan ve bozulan bütün olacak, birleşecek iki parça."
"O que foi separado e desfeito será unido novamente, os dois num só."
Bana katılabilirdin.
Devias ter-te unido a mim.
Şunu anlayın. İngiltere için başka yol yok.
Tem que ser realidade ou não haverá sobrevivência para o Reino Unido.
Ben Birleşik Direniş örgütünden özgürlük savaşçısı.
Fala um comando de libertação da Resistência do Povo Unido.
267 nolu Beller uçağına, Birleşik Direniş örgütü tarafından el konuldu.
O Beller 2-6-7 foi dominado pela Resistência do Povo Unido.
Kendisi, birleşik gezegenimizi bilgelik ve iyilikle yönetir.
Ele que governa o nosso planeta unido, com benevolência e sabedoria.
aynı nehir boyunda yaşıyoruz. uzun süre önce evlilikler olmalıydı.
Vivemos no mesmo rio, deveríamos nos haver unido faz muito.
İngiltere'ye 80 megaton düştü.
80 MEGATONELADAS CAEM SOBRE O REINO UNIDO
İngiltere'ye toplamda 200 megaton düştü.
210 megatoneladas caem no Reino Unido.
BK
REINO UNIDO
Ama burada bizden önce gelmiş bir gemi nasıl olabilir? Arkturus-10, Birleşik Krallık.
Arcturius 10, Reino Unido.