English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ U ] / Utanmıyor musun

Utanmıyor musun tradutor Português

160 parallel translation
- Utanmıyor musun?
- Não tens vergonha?
Ivan Ivanovich, utanmıyor musun?
Ivã lvanovich, não tens vergonha?
Hiç utanmıyor musun?
Não tens vergonha?
Utanmıyor musun? Utanıyorum.
Não tens vergonha?
- Utanmıyor musun? - Hayır, efendim.
- Não tem vergonha?
Arliss, o adama taş atmaya utanmıyor musun?
Arliss, não se envergonha de jogar pedras no senhor?
Kuzenlerin arasını açmaya utanmıyor musun?
Que vergonha, colocando primo contra primo dessa maneira!
Utanmıyor musun?
Não tens vergonha?
Ciro utanmıyor musun?
Ciro, não tens vergonha?
Utanmıyor musun?
Não te envergonhas?
Hiç utanmıyor musun? Evet. Sen?
Só sei que americanos decentes defenderam a liberdade de expressão, da qual ainda não pude beneficiar.
Öğrencilerinin önüne böyle çıkmaktan utanmıyor musun?
Não te envergonhas frente aos discípulos?
Delirdin mi oğlum, babanın yanında böyle bir soru sormaktan utanmıyor musun?
Estás a envergonhar o teu pai ao fazeres uma pergunta dessas!
John Wayne filmleri görmediğin için utanmıyor musun?
Não te envergonha não ter visto um filme do John Wayne?
Hiç utanmıyor musun?
Estou admirado.
Kendinden utanmıyor musun?
Não tem vergonha de você próprio?
- Bu yaşında utanmıyor musun?
- Não tem vergonha, na sua idade?
Çocuklara kızmaya utanmıyor musun?
Não têm vergonha? A baterem até nas crianças!
Bu yaşta hiç utanmıyor musun?
Não tem vergonha, na sua idade?
Böyle bir arabanın içinde gitmekten utanmıyor musun?
Você não tem vergonha de andar numa coisa destas?
Kendinden utanmıyor musun?
Não tens vergonha?
Bu kadar yüksek sesle söylemek zorunda mısın? Bu kadar iddialı olduğun için utanmıyor musun?
Não tem vergonha de se pôr assim a pontificar?
Azize Katherine olmadığı belli. Utanmıyor musun?
- Não é Santa Catarina.
Hantyler'den hala deri çalmaya utanmıyor musun, Yerofei?
Voltaste a roubar os da terra, lerafei Pávlavitch. Näo tens vergonha?
Milleti sevişirken izlemeye utanmıyor musun sen?
Não é bonito espreitar os outros no truca-truca.
Kendinden utanmıyor musun sen?
Não tem vergonha de si mesmo?
Yaşlı anacığını böyle bir yere getirmeye... utanmıyor musun?
Devia ter vergonha de trazer a sua querida e velha mãe... para um local como este.
"Parlayan gözünü yana çevirip dedi ki, Utanmıyor musun, seni gidi uykucu?"
"Espreitou com os olhos a luzir e disse-me :'Já chega de dormir!"'
Utanmıyor musun?
Como se atreve.
Hiç utanmıyor musun?
Não tem vergonha?
Steve kendinden utanmıyor musun? Huh?
Steve, não tens vergonha de ti próprio?
Gününü gidip başka bir kadınla, geçirmekten hiç utanmıyor musun?
Não te parece de má educação deixar a tua gaja plantada para seduzir outra?
Annemin önünde bu şeyle uzanmaya utanmıyor musun?
Na frente da minha mãe... Na frente da minha mãe, tens coragem de vestir essa coisa?
Zina yapmaya utanmıyor musun?
Vou dar uma lição a essa rameira!
Taeko, onlara tezahürat yapmaya utanmıyor musun?
Nem te atrevas a torcer por ele!
Frufru'ya yaptıklarından utanmıyor musun?
Não tens vergonha do que fizeste com a pobre da Frufru?
Kendinden utanmıyor musun?
Não têm vergonha?
Bir bayanın önünde içki içmeye utanmıyor musun?
Não tens vergonha de beber à frente de uma rapariga?
Kendinden utanmıyor musun?
Não tens vergonha nenhuma?
Evimi temizlediğin için kendinden utanmıyor musun?
Não tens vergonha de ter limpo a minha casa?
Bundan utanmıyor musun? - Utanmak mı?
Não tens vergonha?
Yaptığın şeyden utanmıyor musun?
Não sentes vergonha pelo que fizeste?
Utanmıyor musun?
- Não tem vergonha?
Böyle içeri dalmaktan utanmıyor musun?
Não tens vergonha de entrar aqui assim?
Utanmıyor musun?
Canalha!
- Utanmıyor musun?
- Não, não, rogo-lhe isso!
Utanmıyor musun?
Até choras?
Hamile bir kadını kandırmaya utanmıyor musun?
Não è justo enganar uma mulher grávida.
Utanmıyor musun?
Não tem vergonha?
Utanmıyor musun?
Jean!
Hiç utanmıyor musun?
Acho que devias ter vergonha.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]