Uykuya daldı tradutor Português
379 parallel translation
Nöbet bittiğinde ağır ve derin bir uykuya daldılar.
Pesado e sombrio é o sono daquele que está de folga.
Doktorun yasakladığı tüm şeylerden yemiştim ve sonra şey, uzun lafın kısası şöyle diyeyim, farkına varmadan uykuya daldım.
Comi tudo que o médico proibiu, e então... bem, para encurtar a conversa... diríamos, adormeci sem perceber.
Eğer tam olarak uykuya daldığın dakikayı, uyandığın dakikayı, ve arada uyandıysan ne kadar süre uyanık kaldığını söylersen tam olarak söyleyebilirim.
Se souberes dizer-me o minuto exacto em que adormeceste e o minuto exacto em que acordaste, quanto tempo estiveste acordada entre isso e quanto tempo estiveste levantada, posso dizer-te exactamente...
Sekiz kaşık dolusu, sonra da uykuya daldı.
Oito colheradas, e depois adormeceu.
Diyelim ki uykuya daldınız, ve ani bir duraksama oldu.
Digamos que ia dormir, e havia uma paragem súbita.
Uykuya daldım ve bir anlık uyandığımda pencereden baktım.
Adormeci e, quando acordei, olhei pela janela.
Gece nihayet uykuya daldığımda rüyamda düğünü görmüştüm.
Lamento, mas é preciso. Não se preocupem. Dará tudo certo amanhã.
Ayakta durmayı tercih ederim. Bacaklarım uykuya daldı.
Se não te importas, fico de pé, tenho as pernas dormentes.
- Uykuya daldı.
- Ela está a dormir.
Limonata beni de derin mi derin, harika bir uykuya daldırır mı, anne?
A limonada vai deixar-me num sono maravilhoso e profundo, mamã?
Bu gece, bu gece tüm dünya uykuya daldığı zaman.
esta noite esta noite quando o mundo inteiro adormecer
bu gece, bu gece bütün dünya uykuya daldığında tutabileceğin bir yıldız bulacağız.
esta noite esta noite quando o mundo inteiro adormecer vamos encontrar uma estrela que será sempre tua
Gece biz uykuya daldıktan sonra onun yanına gitmesi benim için sürpriz olmaz.
Não me surpreenderia se fosse ter com ele a meio da noite... enquanto nós dormimos.
Uykuya daldıktan sonra kendi odana git.
Depois de ele adormecer, vá para o seu quarto.
Uykuya daldı.
Ele adormeceu.
Çarçabuk uykuya daldı ve çocukluğuna dönerek Afrika'yı hayal etti.
Ele adormeceu logo... e sonhou com | África, com a sua infância.
Birden uykuya daldığını sandım.
Pensei que tinhas adormecido.
Sen uykuya daldığında, şu tünelden geçip gitti.
Enquanto você esteve a dormir, ele seguiu caminho por aquele túnel.
İki saniyeye kalmadan uykuya daldı.
Em menos de dois minutos começou a dormir.
Kötü bir rüya görüp uyandım fakat sonra yeniden uykuya daldım.
Tive um pesadelo e acordei e depois voltei a adormecer.
Bebek uykuya daldı.
O bebé está adormecido.
Tekrar ediyorum, bebek uykuya daldı.
Repito, o bebé está adormecido.
Bütün dünya uykuya daldı
Embora o mundo todo Ja esteja dormindo
Yorgunduk ve hemen uykuya daldık.
Estávamos muito cansados e adormecemos logo.
Sonra, dört ay boyunca bu iş için çalışan Dr. Hunter, Kimball ve Kaminsky'yi melodramatik bir şekilde uykuya daldırmak.
E o toque melodramático de pôr a bordo os Drs. Hunter Kimball e Kaminsky já em hibernação após 4 meses de treino separado.
Arkaya binip uykuya daldım.
Eu fui para trás e dormi.
Augustus derin bir uykuya daldı.
Augusto caiu num sono profundo.
Oğlum gelene dek uyanık kalmak istemişti oğlumun dönüşüyle, rahatça uykuya daldı.
Tentou manter-se acordado até o meu filho chegar e depois, confortado pelo seu regresso, adormeceu.
Onu gece uykusundan alıp, sonsuz uykuya daldıracak olan ufacık bir adım.
É um passo tão pequeno. Pô-lo a dormir à noite, ou pô-lo a dormir para sempre.
Kıpırdadı, ama yeniden uykuya daldı!
Disseste viva! ? Ela mexeu-se, mas voltou a adormecer!
Cinayet gecesi derin bir uykuya daldım.
Na noite do crime dormi profundamente.
100 Brahma yılı sonunda tanrının derin bir uykuya daldığı ve evrenin de bu uykuda gördüğü rüya olduğuna inanılıyor.
Possui a noção profunda e interessante, de que o universo não passa do sonho do deus que ao fim de 100 anos de Brama, se dissolve num sono sem sonhos, e o universo se dissolve com ele.
Kim de çoktan uykuya daldı.
E a Kim já adormeceu.
Muhteşem atış tekniğimle avladığım ördekleri düşleyerek yavaşça uykuya daldım.
Gradualmente, comecei a adormecer, disparando contra patos, com tiros espectaculares.
- Başkan uykuya daldığında...
- Quando o Presidente adormecer...
Ama uykuya daldığımda, düşlerimde sana bakıyorlar.
Mas, quando adormeço, surges em meus sonhos,
Quinn uykuya daldı ben de Loren ve Bette'yi aramaya karar verdim.
Quinn adormeceu e decidi procura a Loren e a Bette
- Adam uykuya daldı.
- Ele adormeceu.
İçimden bir his onun uykuya daldığını söylüyor.
Tenho um pressentimento que ele voltou para o dormitório.
Hiç bir şey hallolmadı - - Çünkü sen uykuya daldın.
Não ficou nada resolvido. Tu adormeceste.
Bir gece, tatlı hayallerle uykuya daldım uyandığımda bir itfaiyecinin suratına öksürüyordum.
E uma noite eu fui dormir a sonhar os sonhos mais doces, e quando acordei, dei de caras com um bombeiro.
Mark uykuya daldı.
O Mark adormeceu.
Her zaman konuşurduk. Ama hayatımızda ilk kez Marge benden önce uykuya daldı.
Nós falávamos sempre disso, e pela primeira vez na nossa vida a Marge adormeceu antes de mim.
Uykuya daldığım zaman, süzülerek düşen bir yaprak gördüm.
Quando estava a adormecer, vi uma folha a flutuar.
- Yılan uykuya daldı galiba!
- Acho que a cobra adormeceu!
Julian uykuya daldı.
Julian dormiu.
- Sorun nedir? Uykuya mı daldın?
Foste dormir?
Sadece dua ettiler, daldılar yine uykuya.
- Um gritou "Deus nos abençoe"... e o outro : "amém". Mas eles fizeram suas orações, e preparam-se para dormir de novo.
Uykuya mı daldın?
Estás a dormir?
Orgun... orgun müziğini kestiler çünkü müzisyen uykuya daldı o... o o... uykuya daldı müzisyen...
Tiraram a música... Do órgão... Porque...
Zamanını geçirdi, işin ortasında uykuya filan mı daldı?
Ele levou muito tempo. Deixou-se dormir a meio?