Uzaklaştır tradutor Português
2,523 parallel translation
Görevden uzaklaştırılmayla karşı karşıyayız.
Estamos a pensar em suspensão...
Uzaklaştırılmakla meşgul olmasaydınız siz onu nasıl bulurdunuz?
Como é que o encontravam se não estivessem ocupados a ser suspensos?
Uzaklaştırılma sadece, gözden geçirilmeyi bekliyor.
Suspensos, revisão pendente.
- Yaradan uzaklaştır.
- O que estás a... Esperem.
Yani bu elemanları Maaskant'tan uzaklaştırırsak, her şey normale döner mi?
Então se nos livrar-mos destes gajos de Maaskant, tudo volta ao normal?
Şimdi o şeyi benden uzaklaştır.
E agora, afaste isso de mim.
- Onu uzaklaştırın.
- Tirem-na daqui.
Tamam, lokantaya bir gideyim, biraz erken gelip onun randevusuymuş gibi yaparım, onu oradan uzaklaştırıp ona durumu açıklamaya çalışırım.
Muito bem. Vou até ao restaurante, chego lá cedo, faço-me passar pelo tipo do encontro, tiro-a de lá, e tento explicar-lhe o que se está a passar.
Bence, ben koruyucuları uzaklaştırınca, sen kazmaya başlarsın.
Eu distraio os guardas, e tu começas a cavar.
Çabuk bir şekilde onun uzaklaştırılmasını istiyorsun.
Precisas dela onde é fácil de chegares.
"Muhakemesi etkilenmeye başlamışsa çatışmadan uzaklaştırılır ki ölü sayısı, birden ikiye çıkmasın."
Se o seu julgamento for afectado, é retirado de combate para que um soldado abatido não se transforme em dois.
Magdelena'yı Fransa'dan uzaklaştırıldığına dair bilgilendirdik.
Nós informamo-la que está proibida de entrar em França.
Aktif görevden seni iki haftalığına uzaklaştırıyorum.
Vou dar-te duas semanas de suspensão.
Başkan Luthor'un uzaklaştırılmasını umut ettiğini ifade etti... Bu zaman barış ve huzur için yeni bir devir olabilir.
Fez votos de que a remoção do Presidente Luthor... desse vez a uma nova era de paz e tranquilidade.
Uzaklaştırıldım mı?
Fui suspensa?
Uzaklaştır onu!
Afasta-o!
Pekala, dikkatini kalabalıktan onu indirmeye yetecek kadar uzaklaştır.
Tira a atenção dele das pessoas o tempo suficiente para o pararmos.
Fishman buraya gelir gelmez seni uzaklaştıracaktır.
A Fishman vai prendê-lo quando chegar aqui!
Bugün itibariyle maaşı kesilmeksizin uzaklaştırma almıştır. Sonuçların...
A partir de hoje, está suspensa com vencimento a aguardar os resultados de uma investigação independente.
Onları uzaklaştırın.
- Temos que tirá-los de lá. - Se fizermos isso...
Şef, bir ay önce görevden uzaklaştırıldı.
- Chefe, ele foi suspenso há um mês.
Grace, Sutton'ın uzaklaştırılmasına neden olan iki yıl önceki kazayı araştırabilir misin?
Grace, podias verificar o incidente onde o Sutton foi suspenso há dois anos atrás? Obrigado.
Aşırılık yapanları uzaklaştırmaya alışkın da.
Ele afasta os malucos.
Onları o penis geçidinden uzaklaştırdım ve ahır bölmelerine götürdüm.
Então passo com elas pelo desfile de pênis até a cabine, o Shangri-La da cabine que...
Evinizdeki kötü ruhlar sonsuza dek uzaklaştırıldı.
Está. O mal que assombrou esta casa desapareceu.
Bu yavaş teknede, kendi sebep olduğum suç mahalline doğru gittiğim her saniye onu benden daha da uzaklaştırıyor.
Cada segundo que perco neste barco lento a caminho da minha própria cena de crime afasta-a cada vez mais de mim.
Bugün itibariyle maaşı kesilmeksizin uzaklaştırma almıştır.
A partir de hoje, está suspensa com vencimento.
İyi bir baba bu kızları olabildiğince uzaklaştırır.
Um bom pai levaria estas miúdas para longe daqui.
Geçen ay izin günlerini kullandığını söylemiştin ama aslında görevden uzaklaştırılmışsın.
No mês passado, quando disseste que ias tirar férias, estavas suspenso?
Hayır, yani, uzaklaştırılmayı demek istemiştim.
Referia-me a não ter dado alternativa.
Rachel, lütfen şu şeyi benden uzaklaştırır mısın?
Rachel, podes mover isso?
Şuraya ya da başka yere, fark etmez, lütfen uzaklaştır.
Para lá, em qualquer lugar. Por favor, move-o.
Çocukları uzaklaştır, olur mu?
Tira estas crianças daqui.
Ne kadar iyi inşa edersek edelim, ne kadar çok seversek sevelim, sebep ne olursa olsun diğer şeyler gibi, onları sizden uzaklaştıracak güçler vardır.
Não importa o quão bem feito construímos as coisas, não importa o quanto amamos, como todo o resto por algum motivo, existem forças que visam tirar tudo.
Şansı olsa, Pilatus beni ya uzaklaştırır ya da rütbemi indirtir.
Pilatos afastava-me ou despromovia-me, se tivesse a oportunidade.
İnsanları otobüslere bindirip kasabadan uzaklaştırıyorlar.
Estão a pôr as pessoas no autocarro e a levá-las daqui.
Ailenle 20 dakika geçirince, kız mahkemeden uzaklaştırma emri çıkarır.
Ou seja, 20 minutos com a tua família e ela pede uma providência cautelar.
Evet. Hayır ama Whole Foods'da onları delice uzaklaştırıyorlar.
Não, mas estão a vender muito no supermercado.
Görevden uzaklaştırıldınız.
Foi expulsa desta missão.
Parti üyeleri zaman kaybedilmeksizin merkezi ve yerel devlet dairelerinden hastane, üniversite, okul ve diğer kamu kurumlarından uzaklaştırılacaktır.
Os membros do partido serão sumariamente despedidos dos departamentos centrais e locais do estado, hospitais, universidades, escolas e outras instituições públicas.
İki yıldır beni hep kendinden uzaklaştırdığını hissediyorum Seni seviyorum Paul, ama daha fazlasına ihtiyacım var.
Senti que me estavas afastar nos últimos dois anos. Eu amo-te, Paul. Mas...
İki yıldır beni hep kendinden uzaklaştırdığını hissediyorum.
Senti que me estavas afastar nos últimos dois anos.
Hayır kafa dinlemek, çocukları evden uzaklaştırmak için geldim.
Não, vim dar uma volta com as miúdas.
Şimdi mümkünse sizden ricam Bayan Parkinson ve Slytherin Evi'nin diğer öğrencilerini salondan uzaklaştırın.
Se não se importa, queria pedir-lhe que levasse daqui a Miss Parkinson e o resto dos Slytherin.
Güney Kaliforniya'da tahliyeler başladı. sahil şeridinden uzaklaştırılıyor.
Estão em curso evacuações no sul da Califórnia, a fim de transferir a população para longe da faixa costeira.
Mara, avlanmayı öğrenmeden önce uzaklaştırılmıştı.
A Mara fora expulsa antes de aprender a caçar.
İnternet beni dünyaya yaklaştırsa da, bir o kadar da hayattan uzaklaştırıyor.
A Internet me aproximou do mundo, mas me distanciou da vida.
Bayanı buradan uzaklaştırın!
Levem-na!
Şuradaki kadın beyaz bir minibüsün kaldırımın kenarından hızla uzaklaştığını söyledi.
Aquela mulher viu uma van branca sair cantando os pneus.
Müziğin ondan uzaklaştığını hissettiğinde büyük hayal kırıklığına uğruyor ve etrafındakilere zarar veriyor.
Quando sente a música escapar-se-lhe, fica extremamente frustrada.
Karımdan uzaklaştığımda, telefonumu kapatırım.
Quando viajo, desligo o telefone.
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş buradan 43
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş buradan 43