Uzanıp tradutor Português
703 parallel translation
Uzun bir süre yatakta uzanıp okudum.
Estava na cama há algum tempo, a ler.
Sanki onlara uzanıp dokunabilirsin.
Parece até que podemos levantar um braço e tocar-lhes.
Şezlonga uzanıp kamarotun elinden et suyu çorbamı alırken hayal ederdim kendimi.
Me imaginava sentado numa cadeira, com o comissário me servindo uma sopa.
Geçerken uzanıp sakalını çekeceğim.
Vou poder tocar na barba dele quando passarmos.
Uzanıp şu şeyi bir tutsana.
Não quer esticar-se e segurar isto?
Git karanlık bir odada uzanıp uyu, evlat. Sabaha bir şeyin kalmaz.
Vá-se deitar num quarto escuro, meu rapaz.
Uzanıp biraz kendine geleceksin.
Vais deitar-te e sentir o cheiro de amoníaco.
Neden ıslak çimlere uzanıp biraz serinlemiyorsun?
Porque não se deita na relva e se acalma?
Kaliforniya'ya gidince, her canım istediğinde uzanıp bir portakal koparacağım.
Espera só até eu chegar à Califórnia. Colho laranjas sempre que me apetecer.
Uzanıp, toplamanın sırtımı ağrıtacağını tahmin etmezdim.
Não pensei que esticar os braços para apanhar fruta dava dores de costas.
Önce sıcak ve güzel bir banyo yapacaksın, sonra da uzanıp dinleneceksin.
Vais tomar um belo banho quente e depois vais deitar-te e descansar.
Arka koltuğa geçtim ve uzanıp beklemeye başladım.
deitei na parte atrás do carro e esperei.
Bir bulutun üzerinde olacağız, ikimiz üzerine uzanıp ve sohbet edeceğiz.
Tu estarás nesss, e nós ficamos á falar.
Oraya uzanıp, kendim hissettiğimde cevabı bilirim ancak.
Saberei a resposta quando sentir o mesmo, quando for a minha vez.
Kömür madeni dizisinde, yatağıma uzanıp, araştırma yapmadım, öyle değil mi?
Na série sobre as minas, não me sentei no quarto a fazer pesquisa.
Halkının yolu, senin ardında uzanıp gidiyor ve sen başsın ve sen kalpsin ve sen kansın.
O caminho do teu povo está estendido atrás de ti.. ... e tu és a cabeça e és o coração e és o sangue.
Senin gibi insanlar öylesine uzanıp ölemez.
Pessoas como tu não se deitam é espera da morte.
- Hayır, sanırım uzanıp yatacağım... Çok geç oldu.
Não, acho que me vou deitar... já é muito tarde.
Çabucak uzanıp manyetoya geç.
Alcança depressa e muda para mag. Quer dizer, magneto.
Belki oraya uzanıp onu boğabiliriz.
Podemos enfiar a pata a fazê-lo cair.
Çok şık olurdu, küvete uzanıp şampanya içmek.
Teria sido simplesmente elegante, na banheira, a beber champanhe.
Sonra dışarıdan uzanıp bize bunu yaptılar.
E depois eles chegaram a nós e largaram isto em cima de nós.
Acaba babam da dışarıda uzanıp bir yerlerden onlara bakıyor mu?
Pergunto-me se o pai estará na estrada... vendo-as também.
Şuraya uzanıp, durmalıyım.
"Tenho de ficar aqui deitada e aguentar."
Sadece Fransızca olarak, ve uzanıp beni kavrayacak.
"Apenas em francês, e vai aproximar-se e agarrar-me."
Onlar acıktıklarında ise uzanıp bir muz koparıyorlar.
Eles não. Se tiverem fome, esticam a mão e apanham uma banana.
Bazı geceler kendimi yalnız hissettiğimde, uzanıp ona dokunmak yalnızlığımı azaltıyor.
Às vezes à noite quando ela está bem solitária, | Eu abraço ele, então não pareço mais tão só.
Masanın üstünden ona uzanıp ellerine dokunurdum.
Estendia a mäo e tocava nas mäos dele.
Maya bana uzanıp, beni itecektir.
Maya apanhar-me-á.
Hala fırsatın varken, uzanıp biraz dinlen anne.
É melhor descansares enquanto podes.
Peki, ne yapayım şimdi? Uzanıp önünde tapınayım mı?
ok, o que faço agora, ajoelho-me e beijo o chão que ele pisa?
Orada uzanıp yatmak zorundaydım.
Tive que mentir.
Uzanıp yakalayamayacağın bir yıldız olamaz mı?
Näo vê estrelas brilhantes que näo pode alcançar?
Samanların üstüne bu şekilde uzanıp kokusunun beni sarması uykumu getiriyor.
Ficar deitados no feno assim... Com o perfume à minha volta... Eu fico * * *.
Ama güçlü değilse, uzanıp bizim tanrımıza dokunursun.
Caso não o sejam, conseguiria tocar em Wotan.
Adamlarım döğüşürken, Ben uzanıp sarhoş oldum.
Eu liderei os meus homens enquanto estava bêbado.
"Kız başını bir santim daha kıpırdatırken adam uzanıp" sol elini Carol'ın...
"Ela levantou a cabeça até ao... " ele pôs a mão esquerda em Carol...
Senin uzanıp, dinlenmeni istiyorum.
Agora, deite-se e repouse.
Uzanıp almayı denemem gerek.
Acho que vou ter de tentar agarrá-lo.
Hiç uyanıkken uzanıp, nasıl olduğunu düşünmedin mi?
Não fica acordada a matutar como será?
Çavuş, öğleden sonra izin yapacağım ve çadırımda uzanıp, her şeyi düşüneceğim.
Sargento, vou tirar a tarde de folga, deitar-me na tenda e pensar na vida.
Hemen uzanıp, fişleri toplayacağım.
Vou-me chegar e juntar.
Yatakta uzanıp dergi-kitap okumayı tercih ederim.
Prefiro ficar na cama, lendo revistas, romances...
Açıkcası ben ve çocuklar düşündük de... şöyle bir oralara uzanıp yoklamak istiyoruz.
E nós gostávamos de ir até lá, ver como as coisas estão.
O tarafa uzanıp iki üçhafta boyunca etrafı yoklayacağız.
Nós vamos até lá ver como é, são duas ou três semanas.
Siz uzanıp dinlenin, ben elçiliğe gideyim.
Vê se dormes uma boa sesta e eu vou até à embaixada.
Uzanıp sana dokunabilmek...
Poder sentir-te e tocar-te...
- İstersen biraz uzanıp kestirebilirsin.
- Podes dormitar, se quiseres.
Savannah Nehrine kadar 25 kilometre uzanır tüm Güney'in en zengin pamuk ve tütün tarlalarını aşar Lesterların bizzat yapıp içinde yaşadığı büyük evleri geçerdi.
Estendia-se por 24 quilómetros pela encosta até ao rio Savannah, pelo meio de ricas plantações de algodão e tabaco de todo o Sul, junto a grandes casas construídas pelos próprios Lester.
Kelepçelerden uzanıp alamıyorum.
As algemas incomodam-me
Gerçekten düşmüş gibi yapıp, yere kütük gibi uzanırlar.
Atiram-se para o chão e ficam deitados como se estivessem mortos.