Uzaylı tradutor Português
6,479 parallel translation
Ve hepsinin sebebi Coulson'ı bir şehir aramaya sürükleyen kendi yazdığı şu uzaylı yazılar.
E tudo por causa da busca do Coulson por uma cidade que as suas letras alienígenas o levaram a encontrar.
En azından Fury ona uzaylı DNA'sı enjekte etmeden önce.
Pelo menos era até o Fury lhe injetar ADN alienígena.
Hayır ama çılgın babası tarafından deprem güçleri kazanmak için uzaylı bir şehre gitmesi istenen ilk kişiyim.
Não, só a primeira cujo pai louco a levou para uma cidade alienígena para ter poderes de terramoto.
Bir de damarlarını uzaylı kanıyla doldurdu.
Encheu-lhe as veias de sangue alienígena.
Weaver senin bir uzaylı türü için bir tür elçi olduğunu düşünüyor.
A Weaver diz que é um mensageiro de uma raça alienígena.
Uzaylı şehrinde ne oldu Phil?
Que aconteceu na cidade alienígena?
Porto Riko'ya uzaylı şehrini yok etmeye ve Dr. Whitehall'u durdurmaya gittim ve bunu yaptık.
Fui ao Porto Rico destruir a cidade e travar o Dr. Whitehall. - E foi isso que fizemos.
Uzaylılar tarafından mı kaçırıldı?
Foi raptada por extraterrestres?
Uzaylı yazı dürtülerimi konuşabileceğim tek terapist oydu.
Era o único psiquiatra com quem podia falar sobre os meus impulsos de escrita alienígena.
Uzaylı yeteneklere sahip olup deneylerimizin bu aşamasını geçebilen hiç kimse olmadı daha.
Ninguém com melhorias alienígenas passa desta fase das experiências.
Peki ya hangi uzaylı dünyasından geldiğini veya ne işe yaradığını bilen var mı?
E alguém faz ideia de que mundo alienígena veio? Ou o que sequer faz?
Fury sizi ölümden döndürdü ve bunun için uzaylı kanı kullandı.
O Fury trouxe-o dos mortos. E usou sangue alienígena para o fazer.
Uzaylılardan ben de nasibimi aldım ve anlamadığım şeylere karışmamam gerektiğini öğrendim.
Eu próprio tive um encontro com algo alienígena. E sei que não me devo meter com o que não entendo, mas você ainda não aprendeu isso.
Yük ambarındaki uzaylı şeysi ne olacak?
E a coisa alienígena no porão? Pode ser a razão de tudo isto.
Bahse varım uzaylıları da orada tutuyorlardır. - Ben de seninle geliyorum.
Deve ser onde estão os extraterrestres.
Oyunlardaki uzaylılardan mı korkuyorsun?
Não, dos irmãos de Tess.
Uzaylı parazitler lise öğretmenlerini tehlikeli ceset hırsızlarını çevirir.
Parasitas alienígenas transformam os professores do liceu em cruéis ladrões de cadáveres.
Bir şehre uzaylıların saldırması da öyleydi ama gerçekleşti.
Tal como para a cidade ser atacada por alienígenas, mas aconteceu.
O mutantı gözlerimle görmek istedim, acaba uzaylı insan nasıl oluyormuş diye.
Ver como tentaram fazer, um humano parecido com eles.
İnsanlar üzerinde silah kullanımı olmayacak ve uzaylılar üzerinde olacak sadece.
Desaparecer com as armas que usamos em humanos. Manter as armas usadas nos Aliens.
Oraya uzaylıların yüzyıllar önce indiğine dair eski bir efsane var.
Um antigo mito diz que os aliens desembarcaram lá há séculos.
- Bizi bitirmek isteyen uzaylıların dünyamızı bastığını unuttun mu?
Esqueceste que fomos invadidos por aliens hostis?
- Birileriyle... kurmaya... çalış büyük bir uzaylı aktivitesi var...
Ando a tentar... Qualquer um com actividade alienígena...
Uzaylı onlar.
Eles são alienígenas.
Uzaylı oldukları için?
Porque são alienígenas?
Şu uzaylı, Karellen seninle babanın suretinde konuşurken- -
Quando esse alien, o Karellen... Quando ele falou contigo, como sendo o teu pai...
Uzaylıların adam kaçırması.
- Abdução alienígena.
Uzaylılar size bir şey verdi ve bu da sizi önemli hissettirdi.
Estou a perceber. Os alienígenas deram-lhe uma coisa que...
Bir de şöyle düşün Ricky, bu zamana kadar bu uzaylılar son derece dikte edici, gizemli ve tehditkarlardı.
Pense bem, Ricky. Até agora, esses aliens foram tão demonstrativos como secretos e ameaçadores.
Kötü uzaylılar ama liderleri "Elden ne gelir." mi diyecek?
Eles são alienígenas maus, mas o próprio líder diz "Hey-ho"?
Ricky, sen bir uzaylı ırkının yegane sözcüsüsün.
Ricky, é o único porta-voz da raça alienígena.
Uzaylın dağılmış.
O seu extraterrestre dissipou-se.
Bütün saygımızla başkentimizde bulunan uzaylı kaçağı yakalamak için gereken her türlü fikre açığız.
E, certamente... estamos abertos a quaisquer ideias que possa ter para capturar o extraterrestre à solta na capital.
Bir insanın kalbi ve aklı bana göre bir gizem değil. Ama uzaylı bir Süpermen...
Conheço os desejos dos homens, mas um Super-Homem extraterrestre...
- Başka bir uzaylı daha.
- Outro extraterrestre!
Bütün bunların senin gizli uzaylı planının bir parçası olmadığını nereden bileceğiz?
Não seria tudo parte do teu plano secreto extraterrestre?
Tamam, şimdilik senin şu küçük oyununu oynayacağım, uzaylı.
Alinharei por agora, extraterrestre.
Uzaylı kesinlikle ben farkında olmadan bana zihin kontrolü uyguluyor.
- Não! O extraterrestre tem poderes mentais que desconheço.
Millet uzaylılarla iletişim kurdu, biz üç tane turistle iletişim kuramadık.
Uns falam com alienígenas e nós nem entendemos turistas.
Cidden enkazda takılı kalıp galaksiyi istila etmiş mikroskobik uzaylı formuna benziyorlar.
Parecem formas de vida alienígenas microscópicas que habitaram o Universo ficando presas em escombros...
Umarım uzaylılardır. Hayır.
- Por favor, que sejam aliens.
O, uzaylı bir tehdit.
É uma ameaça alienígena.
Uzaylı tehdit yakalandı, azledildi.
A ameaça alienígena foi capturada... E contida.
Biliyorsun, eğer bu uzaylı orospu çocuklarını yenebilirsek,... toplumu yeniden inşa etmek gerekecektir. Bence baban da bu görevi isteyecektir.
Se e quando derrotarmos os extraterrestres filhos da mãe e reconstruirmos a sociedade, o teu pai vai querer o emprego.
Uzaylıların buraya çoktan gelmemesi çok şanslı olmanız.
Os alienígenas não apareceram porque teve sorte.
Uzaylı varlıkları tespit etmek için başının tepesinden, ayak parmaklarına kadar zihnen tarıyorsun.
Nós temos de fazer uma leitura mental completa para ver se conseguimos encontrar seres alienígenas.
Uzaylıların seni tutamayacağını bilmeliydim.
Devia saber que os alienígenas não o abatiam.
Ne zaman birisi şu lanet şeye dokunsa uzaylı büyüsüyle çarpılıyor.
Sempre que alguém toca nesta coisa, é atingido por uma descarga eléctrica.
Kötü bir uzaylı orostopolu olduğunu.
Que ele era um alien filho da mãe.
Bu şey uzaylıları mı vuruyor?
Essa coisa atira em alienígenas? O Comandante insistiu em veres o que compraste.
- Bu şey uzaylı yani.
Isto é alienígena?