Uçunu tradutor Português
712 parallel translation
Sahteyse epey iyi yapılmış çünkü okun ucunu görüyorsun ya kavisli.
Bem, se é apenas uma estaca, está realmente bem feita porque estás a ver a extremidade. São curvas.
Tutsana şunun ucunu?
Agarra-me isso.
Hortumun ucunu kara sokarsın, eritir ve çocuğu çıkarırsın.
Meteu a mangueira, deu à bomba e aspiraram-no cá para fora.
Kızıl bıyıklı, burnunun ucunu zor gören biriydi.
Tinha um bigode vermelho e era um pouco cego.
Şu işe bak. Pantolonumun ucunu tutuyor.
Imaginem, a segurar-me as calças!
Hangi ucunu öldüreceğiz?
Começamos em que ponta?
Amacım kanatlarının ucunu biraz kesmek.
Apenas quero aparar-lhe as asas.
Burnumun ucunu göremiyorum.
Não vejo a ponta do nariz.
Personelim bu akşam ipin ucunu kaçırdı biraz.
O meu pessoal estava algo agitado esta noite. Desculpe. - Merecem divertir-se como todos!
Ucunu sivrilttim.
Para corrigir ed um ponto no final.
- Burnumun ucunu göremem, bilirsin.
Mas sabes como vejo mal.
Bu hattın diğer ucunu arıyoruz.
Na outra ponta desta linha está o que procuramos.
Yaklaşın. " Kanat ucunu diğerinin dibine kadar sok.
Feche. " Apetecia-me dar-lhe uma resposta torta.
Herkes arada bir içkinin ucunu kaçırır.
Homens tomam um gole de vez em quando.
- Ucunu tut şunun. - Buyur.
Deixe isso comigo.
Ucunu şu boşluğa sokun.
Coloquem à frente, debaixo da barra.
Durun biraz, yoksa ipin ucunu kaçıracağım.
Só um momento, antes que perca o fio à meada.
Fiske, Vicente, tepenin şu ucunu izleyin.
Fiske, Vicente, vigiem este lado do cume.
Bana dağın ucunu alamazsın demiştin.
Você disse que... eu não conseguiria atingir o lado de uma montanha.
- Bu telin diğer ucunu kesin.
- Corta a outra ponta deste arame.
Tüfegin hangi ucunu hedefe dogrultacagini bilmeyen adamlarla mi?
Com homens que tinham de aprender que lado da arma se aponta?
Kollarım onu tutmak için acı çekti ama giysisinin ucunu bile tutmaya cesaret edemedim.
E os meus braços ansiavam abraçá-lo, mas não me atrevia nem a tocar na bainha do seu manto.
Etmezse sana bu bıçağın ucunu vereceğim!
Senão, dar-te-ei a ponta desta lâmina!
Dört parmağının ucunu boyayıp aynı şekilde transfer edeceğiz.
Pomos a tinta na ponta dos dedos e fazemos a mesma coisa. Está bem?
Ve hala sadece buzdağının ucunu görebiliyoruz.
Mesmo assim, nós apenas arranhamos a superfície.
Ucunu tuttunuz mu?
A caçarola. Quem tem a caçarola?
Etrafta fazla ışık yok. Burnunun ucunu bile zor görürsün
Uma vez você esteja sem essas luzes, você não será | capaz ver sua mão na frente de sua face.
Yanan ucunu elime bastırdın.
- Apagaste-mo na mäo.
İlişkilerinin fizyolojik boyutuna gelince ortada bir erkek ve kadın bir makine var ve boş zamanlarında ne yaptıkları konusunun ucunu açık bırakıyoruz.
Lhes dará a mais bizarra experiência, Em relação às extensões fisiológicas de sua relação. Que é um homem e uma mulher de máquina, E o que eles fazem em seu tempo livre.
Artık bu şeyler için tırnağımın ucunu bile vermem!
como?
Dallas bence ipin ucunu kaçırdın.
Dallas, aturei isto tanto quanto posso.
Burada burunlarının ucunu bile göremezler.
Não vêem um palmo diante do nariz.
Bahane değildi. Sana göre insanlar işin ucunu hep yatağa mı bağlamalı?
Vocês pensam que tem sempre que acabar na cama.
Çünkü burnunun ucunu göremiyorsun.
Não consegues ver um palmo à tua frente.
Mızrağının iki ucunu da sivrilt.
Afiem um pau em ambas as pontas.
Roger, mızrağının iki ucunu da sivriltti.
O Roger afiou um pau em ambas as pontas.
Öteki ucunu tut Kate.
Pegue do outro lado, Kate.
Burnumun ucunu göremediğimi mi sanıyorsun?
Acha que nao vejo o que esta debaixo do meu nariz?
Sonra o kadar çabuk kendine geldi ki kaşığın ucunu ısırdı.
E ela veio a si täo rapidamente que partiu a colher.
" Söylediğinde teyzesinin nasıl ısırdığını kaşığın ucunu
" Quando ela mencionou que a sua tia tinha partido a colher
Diğer ucunu bana ver.
Dá-me a outra ponta.
- Kimse işin ucunu bırakmış değil.
- Ninguém desistiu ainda.
Daha ucunu bırakmadık.
Não desistimos.
Haydi, namlunun ucunu tut.
Agarre na ponta do cano.
Tam ucunu.
Só na ponta.
İşin ucunu bırakmayız, bize dört aylık mesai borcu var.
Não saímos daqui. Garantiu-nos quatro meses de paga!
Ucunu kırdım.
Parti o bico.
- Bu gazete evin diğer ucunu nasıl geldi?
Como é que o jornal foi parar ao outro lado da casa?
Bir görünün bir kaybolun. İpin ucunu kaçırmayın ama.
Só fugidiamente, aqui e ali, mas näo muito...
Piggott, sen ve Hint bekçi Bu galerinin diğer ucunu.
Pickett, trás o Wendel contigo e bloqueia o outro lado da galeria. Sim!
Burnunun ucunu göremiyordu, Tripolina.
Estava completamente bêbado, Tripolina.